Fenerbahçe
taraftarı, İnönü'deki maça müze kapısından da olsa girince yasağa rağmen
centilmence Beşiktaş taraftarını Kadıköy'e davet etmişti. Hatta maç günü de GFB
tribün lideri Sefa Kalya ve Çarşı gurubu lideri Alen Makaryan yemekte bir araya
geldiler. Dostluk mesajları verildi.
Gerçekten olaylar
çıkmayacak mıydı? Tabi ki hayır! Beşiktaş'ın meşhur taraftar gurubu ortalığı
birbirine katıp terör estirmeye Zincurluya'daki
metrobüs duraklarında başlamış, statta devam etmişlerdi. Lig Tv'de maç
sırasında Beşiktaş taraftarlarının tuvaletlerden söktükleri rezervuarları tel
örgülere asması aklıma Tarantino'nun kült filmi "Rezervuar
Köpekleri" ni getirdi. Beşiktaş taraftarının olduğu tribünler,
medya tarafından sürekli pohpohlanan sevimli(!) taraftar gurubu tarafından harabe haline
getirilmişti. Aslında bir kaç sosyal olayda boy gösterip kaliteli(!) medyamızın
hoşuna giden mesajlar verseler de gerçekler ya da olayı yakından bilenler için
durum hiç de göründüğü gibi değil. Bu "sempatik" taraftar gurubunun CV'si epey
kötü; Beşiktaş'ın büyük başkanı Süleyman Seba'ya ağza alınmayacak küfürlerle
istifaya davet etmek, FB taraftarının statta olduğu
anda Kadıköy'de masum kadın ve çocuklara saldırmak, Kadıköy'deki her
maçta İstiklal marşındaki sessizliği fırsat bilerek başkanımız Aziz Yıldırım'ın
ölmüş annesine küfürler etmek, yıllarca takım kaptanlıkları yapan Samet Aybaba'ya
her maç galiz küfürler etmek... şeklinde uzar gider.
Evet, Kadıköy'de
en son 22 Şubat 2010'da kaybetmişiz. Ayrıca, Kadıköy'de 16 yıldır Trabzon'a, 13
yıldır Galatasaray'a, 7 yıldır Beşiktaş'a yenilmiyoruz. Takımlarının bu seriyi
bitireceğini düşünen çarşı grubu, Kadıköy'e Japon bayraklarını o malum, yakışıksız ve
bayat espri amacıyla getirmişti. Sahi, ne oldu o bayraklar?!
Maça
gelirsek;
FB beklenen
kadrosuyla sahadaydı. BJK'de ise Ersan ve Holosko sürprizleri vardı. Tanju sağ
bekte, Ersan Gülüm sol bekte, İbrahim Toroman orta sahada ve Holosko ise hücum
hattının sağında maça başladılar. FB beklendiği şekilde maçın başında topa
sahip olan ve oyunu yönlendiren takımdı. Bir ara toplama oynama % 70-30
şeklindeydi. Fenerbahçe, bir köşe vuruşu ile golü bulduktan sonra devre sonuna kadar
oyunun hakimi görüntüsündeydi. Fakat maçın başında FB'nin attığı 2 köşe vuruşu
kendi kalesinde tehlike yarattı. Bu durum hemen hemen her hafta tekrarlanmaya
başladı ki Aykut Hoca bunu mutlaka görüyordur. Daha önceleri köşe vuruşlarında
Gökhan Gönül seri müdahale özelliğiyle en geride kalırdı. 14. dakikada,
Yobo'nun golünde topu arkaya aşırtan Gökhan'dı. Golden sonra da FB, Stoch ile
Tanju'nun savunduğu kanattan tehlikeler yarattı, Baroni, Alex ve Sow ile
pozisyonlar bulsak da 2. golü atamadık ve 2. devre oyunun seyri değişti.
Beşiktaş topa daha fazla hakim olmaya başladı. Ernst'in orta sahadaki oyunu
dikkat çekiciydi. Konuk ekip beraberliği yakalamak adına yüklenmeye çalıştı
fakat Ernst'in pozisyonu dışında pozisyona girmekte zorlandı.
Maçtan sonra Carvalhal'ın
saha içinde oyuncularımızın elini tek tek sıkarak tebrik etmesi örnek bir
davranışken, maç sonu mikrofanlara yaptığı açıklamalarının bazı bölümleri hayli
ilginçti. Özellikle de Yobo'nun topu net şekilde dokunarak uzaklaştırdığı
pozisyona "penaltımız verilmedi" yorumu pek inandırıcı olmadı. Zira o
pozisyona çok fanatikler dışında "penaltıydı" diyebilecek Beşiktaş
taraftarı olduğunu sanmıyorum.
Emre Belezoğlu'nun
43. dakikada sarı kart gördüğü pozisyon oldukça ilginç bir ana sahne oldu. Emre
oldukça sinirliydi. Oyun faul atışıyla başlamasına rağmen Lig Tv'nin son derece
tarafsız(!) yönetmeni yaklaşık 30 saniye Emre'ye yakın çekim yaptı. O sırada
spikerin sesinden Holosko ile bir Beşiktaş tehlikesi yaşanmakta olduğunu duyduk
ama değerli yönetmen golü kaçırma pahasına Emre'yi zumlamaya devam etti. Fakat
Emre küfretmeyince amacına ulaşamadı. Bu durumun medyamıza yansımaması en az
yaşanan olay kadar ilginçti.
Maçın en güzel anı
ise hiç kuşkusuz Caner'in harika pasıyla Sow'un boş kaleye attığı golde Alex'in
yedek kulübesinde yaşadığı sevinçti. O soğukkanlı, olgun adamın o sevinci
görülmeye değerdi.
Düzeysiz
sohbetlerde "şikeci" takım diyerek çeşitli basit espriler yapanlara
ve buna maruz kalanlara bir hatırlatma; bu takım son 28 derbi maçında yalnızca
3 kez yenildi.
Sevgilerimle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder