12 Temmuz 2011 Salı

Sen İçerdeyken Ben

Başlık yabancı değil.  "Aldırma Reis" şiirinde İbrahim Sadri sık sık tekrarlıyor bu dizeyi ve diğer dizelerinde dışarıda yaptıklarını sıralıyor bir bir. İbrahim Sadri'nin ve bu şiirin daha popüler olduğu zamanlarda interaktif internet sitelerinde [sözlükler, forumlar vb] şiirin bu dizesi sabit bırakılarak, devamına eklenen dizelerle yüzde tebessüm oluşturan "geyikler" yapılırdı. Şimdi, gönül verdiğimiz, aşığı olduğumuz, hayatımızın merkezine/kıyısına/köşesine koyduğumuz ve seneyi bir daha elde edilmesi güç bir başarıyla, 5 şampiyonlukla kapatan kulübümüzün başkanı olan Aziz Yıldırım içerde, biz dışarıdayız. Elbette ki elde edilen başarılar, Aziz Yıldırım' ın çok sevilmesi veya ondan nefret edilmesi ne masumiyetini ne de suçluluğunu gösterir. Bekleyip göreceğiz.

Üzerinde konuşulacak/konuşulması gereken asıl konu (veya düşünülmesi gereken soru) ise mevcut hukuki sürecin bilinçli olarak yönetilip, olan biten her şeyin merkezine Fenerbahçe'yi koymakla ilgili çabaların var olup olmadığı? Mahkemece suçu sabit görülüp hakkında mahkûmiyet kararı verilmeyen kişileri ve kurumları suçluymuş gibi göstermek tehlikesi asıl mevzu. Geldiğimiz noktada "milyonların başını öne eğmeye çalışıyor birileri" hissine kapılmamak elde değil. Şampiyonluğumuzu sorgulamak bu kadar mı basit? Deliller sabit olsa bile, nihai karar şike yapıldığı yönünde olsa bile, bu durum sahada savaşan 11 kişinin ve onlara eşlik eden 12. gücün de mahkûmiyetine sebep olacak korkusunu yaşıyorum şahsen. Sanki mahkeme sonuçlanır ve A.Yıldırım ve Ş.Mosturoğlu mahkûmiyet alırlarsa [ki inşallah böyle olmayacaktır] 50 yıldan fazladır devam eden ligde adalete yansımamış ama neredeyse tüm spor kamuoyunun vicdanı nezdinde aynı görüşle kabul görmüş nahoş durumlar ve şampiyonlukların faturası Fenerbahçe’ye kesilecekmiş gibi görünüyor. Bu hepimizi her şeyden daha çok yaralayacaktır.

Bizi, sporseverleri, Türk Futbolunu takımının önüne koyanları kurtaracak olan tek şey yasanın geriye dönük işlemesi mümkün olmasa dahi her şeyin açıkça ortaya serilmesi, bunun bir temiz eller operasyonuna dönüştürülmesi ve devam eden hukuki süreçte Fenerbahçe'nin suçlamaların merkezinden kurtarılması olacaktır. Aksi taktirde vicdan mahkemesinin aldığı kararlar, yasanın geriye doğru işletilememesi ilkesine yenik düşecek ve insanın oluşturduğu hukuki zemin, vicdanınkine karşı galip gelecektir. İnsanların koyduğu ilkeler, vicdanın ilkelerinden daha üstün olamaz, olmamalıdır. Kanunlara uygun, vicdana aykırı bir karmaşık süreç kişilerin hapis yatması, kulüplerin ceza alması vb gibi geçici durumlardan daha kötüdür. Eğer gerekirse kulübüm ve yetkilileri en ağır cezayı alsın, eğer gerekirse küme düşelim ama yeter ki cezamızı çeksek dahi, eski hükümlülerin "sabıkalı damgası" yediği gibi bir durum içine düşürülmeyelim, üzerimizde oyun oynanmasın...

Adını anmışken son sözü İbrahim Sadri'ye verelim.

Güzel günlere en kısa sürede kavuşabilmek umuduyla...

(...) Sen içerdeyken ben
Hiç oturup ağlamadım
Hiç karartmadım umudu
Hiç bulandırmadım onuru
Öyle dimdik durdum ortada
İşte burada ulan işte burada
Böyle burada
Hiç yıkılmadan
Hiç utanmadan
Ve hiç unutmadan (...)

2 yorum: