19 Şubat 2012 Pazar

Halkın Takımı Direniyor


Büyüklerimizden Cemil Turan'ı, Alparslan Eratlı'yı dinleyerek büyüdük, Selçuk Yula'nın penaltıları, rahmetli Kayhan'ın unutulmaz şutları, Schumhacher, Rıdvan-Aykut-Oğuz ile Fenerbahçe'yi sevdik. Çocukluğumuzun en güzel filmlerindeki kahramanlarla da çubuklu formaya hayranlığımız arttı. Mavi Boncuk filminde sarı-lacivert bereli Baba Yaşar ve diğerleri, Hababam Sınıfı'nın tamamı. Hababam'ın Fenerbahçe Stadı kaçamakları, Turist Ömer'in kazanda kaynarken "O zaman bağırın lan Fenerbahçe çok yaşa" sahneleri hala hafızalardadır. O özel karakterler hep Fenerbahçeliydi. Çünkü FENERBAHÇE HALKIN TAKIMIDIR.

Çocukluğumdan bu yana Fenerbahçe yenilince üzülür, sessizleşir, içime kapanırdım. Ama daha çok severdim. 85-89 ve 90-95 yılları arasında ligdeki kötü sonuçlar, Sigma, Cannes faciaları, Pendik yenilgisi, sonrasında 2 defa son hafta kaybedilen şampiyonluk ve yıllarca kazanılamayan Türkiye Kupası tutkumuzu arttırdı. Ama 3 Temmuz'dan bu yana yaşatılanlar  Fenerbahçe sevgimizi çok özel bir noktaya taşıdı. Artık saha içi sonuçlar hep ikinci planda. Milyonların takımı, halkın takımı Fenerbahçe'ye 3 Temmuz'dan bu yana bir oyun oynanıyor. Fakat bu oyunu hazırlayanlar Fenerbahçe sevgisinin sınırlarını hesap edemedikleri için çıkmaza girmiş durumdalar. 

Bunu okuyacak diğer takım taraftarları kibir olarak düşünmesin fakat; "ülkede bazı şeyleri sadece Fenerbahçe taraftarı yapabilir" Bugün Şükrü Saracoğlu'nda yaşanan olay, dünyanın herhangi bir stadında tekrarlanabilir mi emin değilim. Lig Tv'nin ısrarla 34 bin seyirci vurgusuna rağmen Şubat ayında ve soğuk havada Fenerbahçe, yaklaşık 45 bin kadın ve çocuk taraftarı tarafından yalnız bırakılmadı. Bunun kaliteli Türk basınında ne kadar yer bulacağını yarın hep birlikte göreceğiz. (Tabi içeriye sızmış erkek taraftar aramaktan fırsatları olursa). 34 bin olayına dönersek; stadın kapasitesinin 55 bin olduğunu düşünürsek, bu 21 bin boş koltuk anlamına gelir. Ben hiç bir kamera görüntüsünde o kadar boşluk göremedim. Kaldı ki 34 bin taraftarı büyük(!) rakiplerimizden hiç birisi bu yıl herhangi bir maçta bir arada göremedi. Geçenlerde seyircisiz maçta yaklaşık 3000 çocuk-kadın taraftara oynayan seyircisiyle ünlü (!) bir semt takımı, Fenerbahçe'nin 45 bin çocuk-kadın taraftara oynadığı 1. Yarıdaki Manisa maçı için, "ilkti ve olay tazeydi", "havalar sıcaktı" gibi bahaneler uydurmuş ve 3000 rakamının iyi olduğunu iddia etmişti. Herhangi bir yerde Fenerbahçe varsa taraftarı da oradadır. Sanırım bu senaryoyu hazırlayanlar bu acı gerçeği geç de olsa öğrendiler. Şampiyonlar liginden haksız şekilde men edilişimiz, rakibe giden haksız paralar vs. hepsini geçtim de bugünkü maçta soğuktan gözünden yaş gelen  fotoğraftaki bu miniğin hakkını nasıl ödeyecekler o vicdansızlar?!



Coşkulu taraftarının önünde maça iyi ve golle başlayan Fenerbahçe, ilk yarının 2. bölümünde üstünlüğü rakibine verdi. Bunun en önemli sebebi 2. topların Kadir ve Kıvanç ikilisi tarafından toplanmasıydı. Çok üst düzey oyuncular olmasalar da bu ikili oyunu iki yönlü oynayabiliyor Erman ile birlikte dikine çok iyi oynayabilen bir orta saha oluşturuyorlardı. Sivasspor, sağda Pedriel solda Grosicki ve en uçta Enaramo'dan oluşan hücum hattıyla ve birlikte oynama alışkanlığı kazanmış savunma dörtlüsüyle iyi bir takım görüntüsündeydi. Tek eksikleri savunmanın ön bölgeden yeterince destek alamaması olduğunu düşünüyorum. Zaten yedikleri 4 golün de sebebi buydu. Fenerbahçe'de Ziegler ve Mehmet Topuz'un formsuz halleri bu haftada devam etti. Ziegler sezon başındaki, Topuz geçen yılki hallerinden çok uzaktalar. Bun ikiliye bu hafta Dia da katıldı. Toparlanmazlar ise formu düşen Serdar'ın yediği kesik onların da başına gelebilir. Çok eleştirilmesine rağmen takımın fizik olarak en iyi oyuncularından birisi Baroni ve oyundan düşene kadar Emre sahanın en başarılı oyuncularındandı. Fakat umutlar azalırken attığı usta işi golle skoru direk etkileyen oyuncu yine ALEX oldu. Sow özellikle 2. yarıda etkili gözüktü. Bekir haftalardır oynamamasına rağmen çok kötü değildi.

Emre'ye sürekli yakın çekim yapan, penaltıyla ilgisi olmayan Enaramo'nun pozisyonu defalarca gösteren maçın yönetmeni keşke aynı hassasiyetin onda birini söz konusu pozisyonun öncesinde gösterseydi (zira ofsayt olabilir) ya da faulle kesilen, avantaja bırakılmayan pozisyonda Baroni'nin vuruşunun nasıl sonuçlandığında. O şutu hiç bir görüntüde görme şansımız olmadı. Fakat taraftarın gol çığlığını kesemedi sevgili Musa Çözen!

Bu arada Fatih Terim'in dün GS-MİY maçından sonraki açıklamalarının play off ile ilgili olan kısmı ilginçti. Yüce imparator ilk kez play off sistemini eleştirerek saçma olduğunu ifade etti. Biz de eleştiriyoruz fakat bunu 9 puan önde olduğun anda yapman aslında niyetini ortaya koyuyor. Ulu sinyör, şampiyonluk yolunda önünde çakıl taşı dahi istemiyor. Aykut Kocaman'a basın toplantısında bu soruyu soran gazeteciye hocamız kendisine yakışan cevabı vererek tutarlığını ortaya koymuştur.

Kadıköy'deki yenilmezlik serimizi geriye düştüğümüz ve çok da iyi oynamadığımız bu maçta da sürdürdük.

Sırtına saplanan hançere rağmen, her türlü desteği arkasına alan rakibiyle mücadele etmeye çalışan takımımızın sonuç ne olursa olsun arkasındayız.

Fenerbahçeli olmak ne güzel bir şey..

Sevgilerimle...

7 Şubat 2012 Salı

Japon Bayrağı



Fenerbahçe taraftarı, İnönü'deki maça müze kapısından da olsa girince yasağa rağmen centilmence Beşiktaş taraftarını Kadıköy'e davet etmişti. Hatta maç günü de GFB tribün lideri Sefa Kalya ve Çarşı gurubu lideri Alen Makaryan yemekte bir araya geldiler. Dostluk mesajları verildi. 

Gerçekten olaylar çıkmayacak mıydı? Tabi ki hayır! Beşiktaş'ın meşhur taraftar gurubu ortalığı birbirine katıp terör estirmeye Zincurluya'daki metrobüs duraklarında başlamış, statta devam etmişlerdi. Lig Tv'de maç sırasında Beşiktaş taraftarlarının tuvaletlerden söktükleri rezervuarları tel örgülere asması aklıma Tarantino'nun kült filmi "Rezervuar Köpekleri" ni getirdi. Beşiktaş taraftarının olduğu tribünler, medya tarafından sürekli pohpohlanan sevimli(!) taraftar gurubu tarafından harabe haline getirilmişti. Aslında bir kaç sosyal olayda boy gösterip kaliteli(!) medyamızın hoşuna giden mesajlar verseler de gerçekler ya da olayı yakından bilenler için durum hiç de göründüğü gibi değil. Bu "sempatik" taraftar gurubunun CV'si epey kötü; Beşiktaş'ın büyük başkanı Süleyman Seba'ya ağza alınmayacak küfürlerle istifaya davet etmek,  FB taraftarının statta olduğu anda Kadıköy'de masum kadın ve çocuklara saldırmak, Kadıköy'deki her maçta İstiklal marşındaki sessizliği fırsat bilerek başkanımız Aziz Yıldırım'ın ölmüş annesine küfürler etmek, yıllarca takım kaptanlıkları yapan Samet Aybaba'ya her maç galiz küfürler etmek... şeklinde uzar gider. 



Evet, Kadıköy'de en son 22 Şubat 2010'da kaybetmişiz. Ayrıca, Kadıköy'de 16 yıldır Trabzon'a, 13 yıldır Galatasaray'a, 7 yıldır Beşiktaş'a yenilmiyoruz. Takımlarının bu seriyi bitireceğini düşünen çarşı grubu, Kadıköy'e Japon bayraklarını o malum, yakışıksız ve bayat espri amacıyla getirmişti. Sahi, ne oldu o bayraklar?!

Maça gelirsek; 

FB beklenen kadrosuyla sahadaydı. BJK'de ise Ersan ve Holosko sürprizleri vardı. Tanju sağ bekte, Ersan Gülüm sol bekte, İbrahim Toroman orta sahada ve Holosko ise hücum hattının sağında maça başladılar. FB beklendiği şekilde maçın başında topa sahip olan ve oyunu yönlendiren takımdı. Bir ara toplama oynama % 70-30 şeklindeydi. Fenerbahçe, bir köşe vuruşu ile golü bulduktan sonra devre sonuna kadar oyunun hakimi görüntüsündeydi. Fakat maçın başında FB'nin attığı 2 köşe vuruşu kendi kalesinde tehlike yarattı. Bu durum hemen hemen her hafta tekrarlanmaya başladı ki Aykut Hoca bunu mutlaka görüyordur. Daha önceleri köşe vuruşlarında Gökhan Gönül seri müdahale özelliğiyle en geride kalırdı. 14. dakikada, Yobo'nun golünde topu arkaya aşırtan Gökhan'dı. Golden sonra da FB, Stoch ile Tanju'nun savunduğu kanattan tehlikeler yarattı,  Baroni, Alex ve Sow ile pozisyonlar bulsak da 2. golü atamadık ve 2. devre oyunun seyri değişti. Beşiktaş topa daha fazla hakim olmaya başladı. Ernst'in orta sahadaki oyunu dikkat çekiciydi. Konuk ekip beraberliği yakalamak adına yüklenmeye çalıştı fakat Ernst'in pozisyonu dışında pozisyona girmekte zorlandı. 

Maçtan sonra Carvalhal'ın saha içinde oyuncularımızın elini tek tek sıkarak tebrik etmesi örnek bir davranışken, maç sonu mikrofanlara yaptığı açıklamalarının bazı bölümleri hayli ilginçti. Özellikle de Yobo'nun topu net şekilde dokunarak uzaklaştırdığı pozisyona "penaltımız verilmedi" yorumu pek inandırıcı olmadı. Zira o pozisyona çok fanatikler dışında "penaltıydı" diyebilecek Beşiktaş taraftarı olduğunu sanmıyorum. 

Emre Belezoğlu'nun 43. dakikada sarı kart gördüğü pozisyon oldukça ilginç bir ana sahne oldu. Emre oldukça sinirliydi. Oyun faul atışıyla başlamasına rağmen Lig Tv'nin son derece tarafsız(!) yönetmeni yaklaşık 30 saniye Emre'ye yakın çekim yaptı. O sırada spikerin sesinden Holosko ile bir Beşiktaş tehlikesi yaşanmakta olduğunu duyduk ama değerli yönetmen golü kaçırma pahasına Emre'yi zumlamaya devam etti. Fakat Emre küfretmeyince amacına ulaşamadı. Bu durumun medyamıza yansımaması en az yaşanan olay kadar ilginçti. 

Maçın en güzel anı ise hiç kuşkusuz Caner'in harika pasıyla Sow'un boş kaleye attığı golde Alex'in yedek kulübesinde yaşadığı sevinçti. O soğukkanlı, olgun adamın o sevinci görülmeye değerdi. 

Düzeysiz sohbetlerde "şikeci" takım diyerek çeşitli basit espriler yapanlara ve buna maruz kalanlara bir hatırlatma; bu takım son 28 derbi maçında yalnızca 3 kez yenildi.

Sevgilerimle..





6 Şubat 2012 Pazartesi

Sow Must Go On

Yarının gazetelerini hazırlamak için ofislerinde harıl harıl çalışan gazeteciler de muhtemelen içinde Sow geçen kelime oyunlu manşetler üzerinde tartışıyorlardır an itibariyle. Ben de bu tarife uyan bir başlık atmasaydım içim hiç rahat etmeyecekti. Aslında "o golü dedem de atardı" diye tabir edilebilecek bir golden başka takıma çok katkısı olmadı Sow' un. Kaldı ki yoğun bir trafiğin ardından ayağınının tozuyla yeni takımıyla ilk maçına çıkan bir oyuncuyu da eleştiri konusu edecek değilim zaten.

Henüz Türkiye'ye geldi Sow. Adamakıllı antreman yapmadı. Belki de 18 kişilik kadrodaki diğer 17 kişiden çoğunun adını bile bilmiyor. Mevkilerini, özelliklerini... Aykut'un, henüz takıma katılmış, fiziksel olarak hazır olsa bile takım arkadaşlarıyla antreman yapmamışi takımı tanıyacak vakti olmamış birini derbide ilk 11'de oynatmasının iki sebebi olabilir. Böyle kritik bir maçta Sow'dan beklentilerinin üst seviyede oluşu ya da diğerlerinden umudunu kesmesi.

90 dakikayla ilgili de bir iki cümle sarfedelim. Birbirinden farklı iki Fenerbahçe vardı sahada. İlk 45 dakika oyunu yönlendiren, ikinci 45 dakika da rakibin topu ayağında tutmasına müsade eden. Bu, birkaç maç haricinde son bir yıldır alışık olmadığımız bir görüntü. Geçtiğimiz sezonun ilk yarısının son maçıyla başlayan istikrar sürecinin en önemli unsuru topla oynama yüzdemizdi bence. Topu ayağında tutan bir Fenerbahçe, tribünleri ve ekran başındakileri rahatlatırken, rakibin de dengesini bozuyordu. Şu zor günlerde de can simidimiz olan özellik buydu. Bu kadar karanlık bir ortamda liderin 3 puan gerisindesin ve en ciddi şampiyonluk adaylarındansın. Bu istikrarı sağlayan da elbette istikrarlı ön liberolar, gemiyi yürüten Kaptan, Caner, Stoch, Topuz gibi dönüşümlü de olsa parlayan, maç kurtaran destek kuvvetleri idi. İstikrar, şartlar ne olursa oslun vasatın altına düşmeyen oyuncu performansları, kim oynarsa oynasın bozulmayan, oturmuş bir oyun düzeni gibi saha içi faktörler ile taraftar desteği, özenilesi kurumsal yapı vb. gibi saha dışı faktörlerin etkisiyle bir yıldır devam ediyor(du). Çok kötü oynayıp yenildiğimiz Galatasaray maçı başta olmak üzere, diğer puan kayıplarımızda, bazen Kocaman'ın bazen diğer unsurların hataları oldu, olmaya da devam ediyor.

Daha düne kadar dost meclislerinde sarfedilen "kötü oynuyoruz" eleştirilerine karşı görüşüm, "belki de son kez kötü oynuyoruz" şeklinde oluyordu. Çünkü artılarımız, eksilerimize tahammül edecek kadar çoktu. Dilerim bu son 45+45 dakika, bir iyi oynayıp bir kötü oynadığımız, ama nihayetinde kötü oyunu düşündürtmeyecek skorlar ve sportif başarılar elde ettiğimiz bazı dönemlerin göstergesi olmasın. Bu son olsun... İstikrar da Sow da devam etsin...

Sevgilerimle...

5 Şubat 2012 Pazar

Kadıköy'de Derbi




















Kadıköy'de bugün oynanacak derbiden önce 54 puanlı GS'nin arkasında FB 48, BJK ise 45 puanda. Yani play-off'a dezavantajlı girmemek adına iki takımda mutlaka kazanmak zorunda. Derbide ilk dikkat çeken Beşiktaş'ta Rüştü, Fernandez, Quresma, Hilbert, İsmail, Almeida ve Aurellio'nun oynayamayacak olması. Bu durum maçın mutlak favorisini ilk bakışta Fenerbahçe yapıyor gözükse de bu durumun Beşiktaşlı oyuuncuları ekstra motive edeceği de aşikar. Eksiklere kısaca göz atacak olursak; Fernandez ve İsmail dışındaki eksiklerin Beşiktaş'ın lehine olduğunu düşünüyorum. Almeida, Rüştü ve Quresma ismi büyük oyuncular olsa da şu an için yerlerine oynayacak oyunculardan daha iyi durumda değiller. 
Carvalhal'ın bu maç için deplasmanda savunma futboluyla kazandığı Trabzon maçını referans alacağı düşüncesindeyim. O maça Almeida ve Quresma dışında genelde savunma ağırlıklı oyuncularla çıkmış, geride bekleyerek o günün sürprizi Ekrem, Quresma ve Almeida ile hızlı hücumlar denemişti. Gazeteler genelde Edu, Simao  ve Mustafa üçlüsü ile 11 oluştursalar da ben Carvalhal'ın bu oyunculardan ikisini kullanacağını düşünüyorum. Holosko ve Edu'yu maçın 2. bölümüne saklamayı düşünebilir. İlk hedef olarak takım halinde topun arkasına geçip, maçı son bölüme kadar kadar berabere götürüp hızlı kanat adamlarıyla sürpriz gol bulmak isteyecektir. Egemen, İbrahim Toraman, Sivok'un defans hattında, Ernst'in orta sahadaki kaliteleri  de düşünülürse Fenerbahçe karşısında beklemediği dirençli bir rakip bulacak diye düşünüyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi Fernandez ve İsmail'in eksikliği oldukça önemli. Orta sahada pas yapma ve oyunu yönlendirme konusunda hiç de yeterli olmayan 3 oyuncu sebebiyle top genelde Fenerbahçe'de kalacak gibi gözüküyor. Sol bek mevkinde de kim oynarsa oynasın zorlanacaktır. Zira İsmail Köybaşı takımın değişmez oyuncularından birisi. Mustafa Pektemek 'in yeni dönemde milli takımın önemli oyuncularından birisi olacağını düşünüyorum. Çok yetenekli ve Almeida'dan daha yararlı bir forvet olduğu kanısındayım. Bence Simao ile Beşiktaş'ın en büyük silahı olacak. Genel olarak savunma yönü çok güçlü, top kullanmada biraz zayıf bir takım izleyeceğiz. Hızlı ataklarla gol bulmaya çalışacaklar. Formsuz Ziegler'in kanadında maçın son bölümünde kullanabilecekleri Holosko avantajları olabilir.

Fenerbahçe cephesinden bakarsak; Beşiktaş ile ilgili düşündüklerimizi Aykut Hoca da düşünüyordur tabi ki ve önlemlerini alacaktır. Fenerbahçe'de Sezer dışında oynayamayacak oyuncu yok gibi gözükse de formsuz oyuncuların fazla olması düşündürücü. Stoch veYobo dışındaki oyuncular eski görüntülerinden uzaktalar. Ziegler, Mehmet, Serdar gibi isimler formsuz olsalar da maç tecrübelerinden dolayı 11'de yer alacaklardır ve bu maçların havası başka olur. Beşiktaş'taki durumun aksine bu maçta Emre, Gökhan, Sow ve Dia'dan da yararlanma şansı olacak Aykut Kocaman'ın. Fenerbahçe'nin maça yukardaki 11 ile başlayacağını oyunun gidişatına göre Dia, Bienvenu, Özgür Çek, Caner hatta Selçuk'tan yararlanabilir. Orta sahada Emre, Baroni, Mehmet ile top genelde Fenerbahçe'de olacak ve Alex ve Stoch'un yaratıcılığı ile gol arayacaklar. Ben Aykut Hoca'nın Beşiktaş'ı kanatlardan yıkmaya çalışacağını düşünüyorum. Özellikle savunma yardımı nispeten az olan Simao'nun kanadı FB için pozisyonlar getirebilir. Beşiktaş'ın oyunun göbeğini kalabalık tutacağı düşünülürse oyunu kanatlara yıkmak mantıklı olacaktır. FB, kanatlardan Stoch, Gökhan, Mehmet Topuz ve maçın ikinci bölümünde de Dia etkili olacaktır. Cuma günü takıma katılan Sow'un performansı ise merak konusu. Ben bu transferin takıma çok yarar sağlayacağını düşünüyorum. Bu oyuncunun adı veya oyun stili ile ilgili değil takımımızdaki forvetlerin form durumları ile ilgili.

Kadro durumu, saha avantajı ile maçı Fenerbahçe'nin kazanacağını ama karşısında beklenenden çok daha sert bir ekip bulacağını düşünüyorum. 

Sevgiler, saygılar...

4 Şubat 2012 Cumartesi

Hırs Bitti mi?


29 Ocak Pazar günü oynanan Mersin İdman Yurdu maçı ile tarihimizdeki 1000. galibiyete ulaştık. Kolay geçmesini beklediğim maçın 2. yarısı beklenilenin aksine çok zor geçti. Kadıköy, son yılların belki de en soğuk akşamını yaşamasına rağmen yine boş kalmamıştı. Dondurucu soğuğa rağmen taraftar Fenerbahçesini yalnız bırakmadı. Maça istekli ve golü isteyerek başlayan takımımız golü erken buldu. Oyunu istediği gibi kontrol etti, 2. golü de bulduktan sonra fark beklentileri arttı. Bunda ilk yarıda ceza sahasına belki hiç giremeyen Mersin'in pasif oyunu da etkili olmuştu. Bienvenu geldiğinden bu yana belki de en iyi 45 dakikasını oynadı. Mehmet Topuz'daki düşüş devam ediyor. Ziegler şu anda sanırım takımın formsuz ismi. Sağda oynayan Özer'in taraftarlarla yıldızı bir türlü barışmadı ve bundan sonra da işi oldukça zor. Geçmişte Hakan Tecimer, daha sonra Kemalettin Şentürk iyi niyetli mücadelerine rağmen benzer tepkileri alıyorlardı. Özer fizik olarak güçlü, çok koşuyor, Aykut Hoca'nın bence isteği doğrultusunda sağda çakılı kalmayıp, göbeğe hatta sola kayıyor. Her şeyi yapmak istiyor ama bugüne kadar stresle başa çıkabilmiş değil. 
Maçın başından itibaren Sezer, Orhan ve Semih ısınma hareketlerini hemen önümüzde yapıyorlardı. 59. da sakatlanan Gökhan Gönül'ün yerine oyuna Orhan Şam girince ısınmaya 3. oyuncu olarak Gökay İravul geldi. Sezer oyuna girdikten sonra sakatlanınca  Ahmet İlker'in  "bir tek ciddi ısınan Gökay" yorumu aklıma geldi. Sezer büyük umutlarla alınmasına rağmen şu ana kadar hiç bir katkı sağlayamadı bundan sonra da sağlayabileceğini düşünmüyorum. 
Nurullah Sağlam'ın takımlarında görmeye alıştığımız pas oyunu 2. yarı etkili olmalarını sağladı. Nitekim 4 gün sonra İnönü'de Beşiktaş'ı mağlup etmeyi başardılar.
Her maç önünde ve sonunda zevkle yürüdüğümüz Saraçoğlu-Kadıköy arası o akşam  dondurucu hava sebebiyle bitmedi!!
Perşembe günü oynanan Samsun maçında, son haftalardaki düşen mücadele gücü nedeniyle puan kaybı bekliyordum aslında. Fakat maça etkili başlayıp son dönemin belki de tek formda oyuncusu Stoch ile golü erkenden bulunca önemli bir deplasman galibiyeti aldığımızı düşündüm. Üstelik Alex'i de Beşiktaş derbisi için dinlendiriyorduk. Devrenin sonuna kadar oldukça keyifliydik. Fakat yazılarımızda çok övdüğümüz Serdar Kesimal'in Gekas'a yaptığı hiç gereği olmayan penaltı sonucu soyunma odasına 1-1 gittik. 60. dakikada Alex, 2-1 mağlup duruma düşünce Semih oyuna girdiler fakat her ikisi de etkili olamadı. Gekas'ın 3 golüyle ağır bir yenilgi aldık. Maç 1-1 devam ederken paniklemeye gerek olmadığını düşünüyorum. 2 yıl önce Kadıköy'de oynadığımız Bursa maçı halen hafızalarda. Galibiyet için saldırmasak o maç berabere biter ve ligin sonu farklı olabilirdi. Dolayısıyla bu tarz maçlarda yenilmemek de çok önemli olabiliyor. 
Samsunspor Mesut Bakkal ile ilk maçında 3 puan alsa da bu maça aldanmamalılar diye düşünüyorum. Akaragücü'nden sonra düşmeye aday 2-3 takımdan biri olacaklar. Gekas'ın iyi oyunu her zamanki gibi basınımızın tarafından göklere çıkarılsa da bunu Serdar'ın çok kötü gününde olmasına bağlıyorum. Tüm takım kötü oynamasına rağmen Ziegler, Topuz, Serdar, Baroni daha kötülerdi. Kaybedilen 3 puandan ziyade yenilen gollere saha içinde bir tepki verilmemesi ve mağlubiyeti kabullenmiş hal biz taraftarlar için hayal kırıklığıydı. Saha içindeki başarının bu yıl çok önemli olmadığını düşünüyorum fakat yapılan haksızlıklara mücadele ederek, saha içinde ve dışında savaşarak cevap vermeliyiz.

Sevgiler, saygılar 12. ADAM

Ezeli Rekabet (64-2-19)

Bugün Abdi İpekçi'de maç boyu edilen küfürlere rağmen rakibini son çeyrekteki oyunuyla eze eze yenen kızlarımızla gurur duyuyoruz. 
Futbol (5-2-1)

  • 27.04.2008 Galatasaray:1   Fenerbahçe:0  (2007-08 II.yarı maçı) Nonda
  • 09.11.2008  Fenerbahçe:4 – Galatasaray:1  (2008-09 I.yarı maçı) Deivid
  • 12.04.2009  Galatasaray:0 – Fenerbahçe:0  (2008-09 II.yarı maçı) Kavga
  • 25.10.2009  Fenerbahçe:3 – Galatasaray:1  (2009-10 I.yarı maçı) Guiza topuk
  • 28.03.2010 Galatasaray:0 – Fenerbahçe:1  (2009-10 II.yarı maçı) Selçuk-Leo
  • 21.07.2010  Fenerbahçe:1 – Galatasaray:0  (Gurbet kupası-Almanya)  Santos
  • 24.10.2010 Fenerbahçe:0 – Galatasaray:0  (2010 -11 I.yarı maçı) Sabri üçlü
  • 18.03.2011  Galatasaray:1 – Fenerbahçe:2 (2010-11 II. yarı maçı) TT Arena
  • 07.12.2011  Galatasaray:3 – Fenerbahçe:1 (2011-12 I. yarı maçı) TT Arena


Basketbol Erkek (11-5)

  • 26.03.2008    Fenerbahçe:76- Galatasaray:72  (2007-08 II.yarı maçı)
  • 03.01.2009    Galatasaray:78- Fenerbahçe:62  (2008-09 I.yarı maçı)
  • 24.04.2009    Fenerbahçe:89- Galatasaray:62  (2008-09 II.yarı maçı)
  • 15.11.2009     Galatasaray:0 -  Fenerbahçe:20  (2009-10 I.yarı maçı)
  • 27.02.2010    Fenerbahçe:81- Galatasaray:77  (2009-10 II.yarı maçı)
  • 29.12.2010    Galatasaray:67- Fenerbahçe:56  (2010-11 I.yarı maçı)
  • 11.02.2011     Fenerbahçe:77- Galatasaray:70  (Türkiye Kupası yarı final -Kayseri)
  • 20.04.2011    Fenerbahçe: 83 Galatasaray:80 (2010-11 II.yarı maçı)
  • 04.06.2011    Fenerbahçe 81-59 Galatasaray (2010/11sezonu finali ilk maç)
  • 06.06.2011    Fenerbahçe 95-84 Galatasaray (2010/11sezonu finali ikinci maç)
  • 09.06.2011    Galatasaray 97-93 Fenerbahçe (2010/11sezonu finali üçüncü maç)
  • 11.06.2011    Galatasaray 74-85 Fenerbahçe (2010/11sezonu finali dördüncü maç)
  • 14.06.2011    Fenerbahçe 71-72 Galatasaray (2010/11sezonu finali beşinci maç)
  • 17.06.2011   Galatasaray 88-91 Fenerbahçe (2010/11sezonu finali altıncı maç)
  • 12.10.2011    Fenerbahçe: 97 -103 Galatasaray (2011 Cumhurbaşkanlığı-Kayseri)
  • 30.12.2011   Fenerbahçe 80-79 Galatasaray (2011/12 sezonu I.yarı maçı)

Basketbol Kadın  (24-9)


  • 03.03.2008  Fenerbahçe 96-94- Galatasaray  (2007-08 sezonu II. yarı maçı)
  • 05.04.2008  Fenerbahçe 67-52 Galatasaray   (Türkiye Kupası yarı finali- Adana)
  • 30.04.2008  Fenerbahçe 88-92 Galatasaray   (2007-08 sezonu play-off final 1.maçı)
  • 03.05.2008  Fenerbahçe 82-72 Galatasaray   (2007-08 sezonu play-off final 2.maçı)
  • 07.05.2008  Galatasaray 73-74 Fenerbahçe   (2007-08 sezonu play-off final 3.maçı)
  • 11.05.2008  Fenerbahçe 71-62 Galatasaray   (2007-08 sezonu play-off final 4.maçı)
  • 11.10.2008  Fenerbahçe 55-71 Galatasaray   (Cumhurbaşkanlığı Kupası- Ankara)
  • 15.11.2008  Galatasaray 58-66 Fenerbahçe   (2008-09 sezonu I. yarı maçı)
  • 14.02.2009  Fenerbahçe 82-55 Galatasaray   (2008-09 sezonu II. yarı maçı)
  • 14.04.2009  Fenerbahçe 63-60 Galatasaray   (Türkiye Kupası finali-Kayseri)
  • 22.04.2009  Fenerbahçe 82-72 Galatasaray   (2008-09 play-off yarı final 1.maçı)
  • 25.04.2009  Galatasaray 76-66 Fenerbahçe   (2008-09 play-off yarı final 2.maçı)
  • 27.04.2009  Galatasaray 64-68 Fenerbahçe   (2008-09 play-off yarı final 3.maçı)
  • 30.11.2009  Galatasaray 77-84 Fenerbahçe   (2009-10 sezonu I. yarı maçı)
  • 07.03.2010  Fenerbahçe 76-62 Galatasaray   (2009-10 sezonu II. yarı maçı)
  • 28.03.2010  Fenerbahçe 55-57 Galatasaray   (Türkiye Kupası finali-Bandırma)
  • 06.05.2010  Fenerbahçe 57-51 Galatasaray   (2009-10 sezonu play-off final 1.maçı)
  • 08.05.2010  Fenerbahçe 61-56 Galatasaray   (2009-10 sezonu play-off final 2.maçı)
  • 11.05.2010  Galatasaray 78-82 Fenerbahçe   (2009-10 sezonu play-off final 3.maçı)
  • 21.10.2010  Fenerbahçe 75-58 Galatasaray   (2010 Cumhurbaşkanlığı Kupası)
  • 28.11.2010  Fenerbahçe 74-68 Galatasaray   (2010-11 sezonu I.yarı maçı)
  • 01.02.2011  Fenerbahçe 77-58 Galatasaray   (Euroleague Women Top16 I. maç)
  • 04.02.2011  Galatasaray 51-73 Fenerbahçe   (Euroleague Women Top16 II. maç)
  • 12.02.2011  Galatasaray 76-66 Fenerbahçe   (2010-11 sezonu II.yarı maçı)
  • 13.03.2011 Galatasaray 63-60 Fenerbahçe   (2010-11 Türkiye Kup. yarı final)
  • 10.04.2011 Galatasaray 74-77 Fenerbhçe   (2010-11 play off final 1)
  • 12.04.2011 Galatasaray 84-69 Fenerbaahçe (2010-11 play off final 2)
  • 15.04.2011 Fenerbahçe 80-68 Galatasaray (2010-11 play off final 3)
  • 17.04.2011 Fenerbahçe 91-86 Galatasaray (2010-11 play off final 4)
  • 16.10.2011 Fenerbahçe 78-83 Galatasaray (2011 Cumhurbaşkanlığı Kupası)
  • 27.11.2011 Fenerbahçe 96-82 Galatasaray (2011-12 1. yarı maçı)
  • 08.02.2012 Galatasaray 65-81 Fenerbahçe (2011-12 2. yarı maçı)


Voleybol Erkek (6-4)

  • 08.03.2010  Galatasaray 1-3 Fenerbahçe   (2007-08 sezonu II.yarı maçı)
  • 17.11.2008  Fenerbahçe 1-3 Galatasaray   (Türkiye Kupası maçı)
  • 13.12.2008  Galatasaray 3-2 Fenerbahçe   (2008-09 sezonu I.yarı maçı)
  • 12.03.2009  Fenerbahçe 3-2 Galatasaray   (2008-09 sezonu II.yarı maçı)
  • 10.10.2009  Galatasaray 1-3 Fenerbahçe   (2009-10 sezonu I.yarı maçı)
  • 10.01.2010  Fenerbahçe 3-2 Galatasaray   (2009-10 sezonu II.yarı maçı)
  • 28.11.2010  Fenerbahçe 0-3 Galatasaray   (2010-11 sezonu I.yarı maçı)
  • 23.02.2011  Galatasaray 3-2 Fenerbahçe  (2010-11 sezonu II.yarı maçı)
  • 23.10.2011  Fenerbahçe   3-1 Galatasaray  (2011-12 sezonu I.yarı maçı)
  • 05.02.2012 Galatasaray  0-3  Fenerbahçe    (2011-12 sezonu II.yarı maçı)

Voleybol Kadın (18-0)

  • 14.12.2008  Fenerbahçe 3-1 Galatasaray   (2008-09 sezonu I.yarı)
  • 11.03.2009  Galatasaray 1-3 Fenerbahçe   (2008-09 sezonu II.yarı maçı)
  • 10.04.2009  Fenerbahçe 3-0 Galatasaray   (2008-09 sezonu play-off yarı final 1.maçı)
  • 13.04.2009  Galatasaray 0-3 Fenerbahçe   (2008-09 sezonu play-off yarı final 2.maçı)
  • 14.04.2009  Fenerbahçe 3-2 Galatasaray   (2008-09 sezonu play-off yarı final 3.maçı)
  • 18.10.2009  Galatasaray 0-3 Fenerbahçe   (2009-10 sezonu I.yarı maçı)
  • 23.12.2009  Galatasaray 0-3 Fenerbahçe   (Türkiye Kupası çeyrek final 1.maç)
  • 17.01.2010  Fenerbahçe 3-0 Galatasaray   (2009-10 sezonu 2.yarı maçı)
  • 16.03.2010  Fenerbahçe 3-1 Galatasaray   (Türkiye Kupası çeyrek final 2.maçı)
  • 24.04.2010  Fenerbahçe 3-0 Galatasaray   (2009-10 sezonu yarı final 1.maç)
  • 26.04.2010  Galatasaray 0-3 Fenerbahçe   (2009-10 sezonu yarı final 2.maçı)
  • 28.04.2010  Galatasaray 0-3 Fenerbahçe   (2009-10 sezonu yarı final 3.maçı)
  • 21.11.2010  Galatasaray 0-3 Fenerbahçe   (2010-11 sezonu I.yarı maçı)
  • 06.02.2011  Fenerbahçe 3-0 Galatasaray   (2010-11 sezonu II.yarı maçı)
  • 01.05.2011   Galatasaray 0-3 Fenerbahçe (2010/11 sezonu yarı final ilk maç)
  • 04.05.2011  Fenerbahçe 3-0 Galatasaray (2010/11 sezonu yarı final ikinci maçı)
  • 13.10.2011   Fenerbahçe 3-1 Galatasaray (2011/12 sezonu ilk yarı maçı)
  • 07.01.2012   Galatasaray 1-3 Fenerbahçe   (2011-12 sezonu I.yarı maçı)