4 Şubat 2012 Cumartesi

Hırs Bitti mi?


29 Ocak Pazar günü oynanan Mersin İdman Yurdu maçı ile tarihimizdeki 1000. galibiyete ulaştık. Kolay geçmesini beklediğim maçın 2. yarısı beklenilenin aksine çok zor geçti. Kadıköy, son yılların belki de en soğuk akşamını yaşamasına rağmen yine boş kalmamıştı. Dondurucu soğuğa rağmen taraftar Fenerbahçesini yalnız bırakmadı. Maça istekli ve golü isteyerek başlayan takımımız golü erken buldu. Oyunu istediği gibi kontrol etti, 2. golü de bulduktan sonra fark beklentileri arttı. Bunda ilk yarıda ceza sahasına belki hiç giremeyen Mersin'in pasif oyunu da etkili olmuştu. Bienvenu geldiğinden bu yana belki de en iyi 45 dakikasını oynadı. Mehmet Topuz'daki düşüş devam ediyor. Ziegler şu anda sanırım takımın formsuz ismi. Sağda oynayan Özer'in taraftarlarla yıldızı bir türlü barışmadı ve bundan sonra da işi oldukça zor. Geçmişte Hakan Tecimer, daha sonra Kemalettin Şentürk iyi niyetli mücadelerine rağmen benzer tepkileri alıyorlardı. Özer fizik olarak güçlü, çok koşuyor, Aykut Hoca'nın bence isteği doğrultusunda sağda çakılı kalmayıp, göbeğe hatta sola kayıyor. Her şeyi yapmak istiyor ama bugüne kadar stresle başa çıkabilmiş değil. 
Maçın başından itibaren Sezer, Orhan ve Semih ısınma hareketlerini hemen önümüzde yapıyorlardı. 59. da sakatlanan Gökhan Gönül'ün yerine oyuna Orhan Şam girince ısınmaya 3. oyuncu olarak Gökay İravul geldi. Sezer oyuna girdikten sonra sakatlanınca  Ahmet İlker'in  "bir tek ciddi ısınan Gökay" yorumu aklıma geldi. Sezer büyük umutlarla alınmasına rağmen şu ana kadar hiç bir katkı sağlayamadı bundan sonra da sağlayabileceğini düşünmüyorum. 
Nurullah Sağlam'ın takımlarında görmeye alıştığımız pas oyunu 2. yarı etkili olmalarını sağladı. Nitekim 4 gün sonra İnönü'de Beşiktaş'ı mağlup etmeyi başardılar.
Her maç önünde ve sonunda zevkle yürüdüğümüz Saraçoğlu-Kadıköy arası o akşam  dondurucu hava sebebiyle bitmedi!!
Perşembe günü oynanan Samsun maçında, son haftalardaki düşen mücadele gücü nedeniyle puan kaybı bekliyordum aslında. Fakat maça etkili başlayıp son dönemin belki de tek formda oyuncusu Stoch ile golü erkenden bulunca önemli bir deplasman galibiyeti aldığımızı düşündüm. Üstelik Alex'i de Beşiktaş derbisi için dinlendiriyorduk. Devrenin sonuna kadar oldukça keyifliydik. Fakat yazılarımızda çok övdüğümüz Serdar Kesimal'in Gekas'a yaptığı hiç gereği olmayan penaltı sonucu soyunma odasına 1-1 gittik. 60. dakikada Alex, 2-1 mağlup duruma düşünce Semih oyuna girdiler fakat her ikisi de etkili olamadı. Gekas'ın 3 golüyle ağır bir yenilgi aldık. Maç 1-1 devam ederken paniklemeye gerek olmadığını düşünüyorum. 2 yıl önce Kadıköy'de oynadığımız Bursa maçı halen hafızalarda. Galibiyet için saldırmasak o maç berabere biter ve ligin sonu farklı olabilirdi. Dolayısıyla bu tarz maçlarda yenilmemek de çok önemli olabiliyor. 
Samsunspor Mesut Bakkal ile ilk maçında 3 puan alsa da bu maça aldanmamalılar diye düşünüyorum. Akaragücü'nden sonra düşmeye aday 2-3 takımdan biri olacaklar. Gekas'ın iyi oyunu her zamanki gibi basınımızın tarafından göklere çıkarılsa da bunu Serdar'ın çok kötü gününde olmasına bağlıyorum. Tüm takım kötü oynamasına rağmen Ziegler, Topuz, Serdar, Baroni daha kötülerdi. Kaybedilen 3 puandan ziyade yenilen gollere saha içinde bir tepki verilmemesi ve mağlubiyeti kabullenmiş hal biz taraftarlar için hayal kırıklığıydı. Saha içindeki başarının bu yıl çok önemli olmadığını düşünüyorum fakat yapılan haksızlıklara mücadele ederek, saha içinde ve dışında savaşarak cevap vermeliyiz.

Sevgiler, saygılar 12. ADAM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder