Maçtan önce TT Arena’da gerçekten komik bir durum
vardı. Belirlenen 3 zamanda desibel rekoru kırma çalışması yapılacaktı.
Organize olarak yapılmaya çalışılan bu tür basit şeyler hedefsizliğin sonuçları
olsa gerek. Ayrıca, Lig Tv’nin de “rekor denemesi sayın seyirciler” diyerek
ballandıra ballandıra anlatması ve Fenerbahçe’ye edilen küfürlerde sesin
kısılmaması bakalım gündeme gelecek mi? Takımlar seremoniye gelirken Bursa
lehine yapılan tezahürat ise büyük olduğunu iddia eden bir takımın taraftarına
hiç yakışmadı.
Maça Galatasaray açısından bakarsak; Hagi’nin
çıkardığı kadro yanlış değildi. İlk yarıda da sertlik kullanarak ve çok koşarak
Fenerbahçe’yi sindirdiler. Özellikle Santos’un laubaliliği sonrasında gelen
golden ilk yarının sonuna kadar Fenerbahçe’yi oynatmamayı başardılar. Alex’e
top aldırmamaları bunda etkili oldu. İkinci yarıyla beraber ise oyunu geride
kabul edip hızlı ataklarla gol aramak istediler. İkinci yarının 10 dakikalık
bir bölümü hariç oyunun kontrolünü Fenerbahçe’ye pek bırakmadılar. Yan
toplardan yedikleri 2 golle maç öncesi tahminlerimizi doğrulamış oldular.
Maç içersinde Culio ve Yekta’nın duran topu kullanma tartışmaları, maçtan
sonra Baros’un bilerek gördüğü kırmızı kart takımdaki disiplin problemini
ortaya koyuyordu. Hagi geldiğinde “Florya’ya disiplin geldi”, “takımı toparlar,
2.yarıda da yeni statla beraber şahlanırız” düşüncelerini ortaya atanlar bugün
Hagi’yi en çok istemeyenler. 26 maçta 13 mağlubiyetlik performans ve tek hedef
maçın kaybedilmesi bir yıkım yaratacaktır kuşkusuz.
Fenerbahçe kadro:
Volkan Demirel: 7- Golden önceki
pozisyonda başarılıydı ama golde yapabileceği bir şey yoktu. Cana’nın çok
uzaklardan çektiği şut dışında pek fazla iş düşmedi. Attığı takla ile yine
gündeme gelebilir.
Diego Lugano: 7- Savunmayı toparlayan isimdi. Kritik
müdahaleleri oldu.
Joseph Yobo: 6- Kazım’ın golünde
Santos hatası ön planda olsa da Yobo da kusurluydu. Maçın devamında risksiz
oynadı.
Gökhan Gönül: 8- İlk yarıda etkili
değildi. Ayakta duramadı. İkinci yarıda sağ kanada ağırlığını koyup galibiyet
golünün asitsini yaptı.
Andre Santos: 5- Yaptığı çok basit
hata mağlubiyete neden olabilirdi. İkinci yarıda toparlanıp sol taraftan etkili
olmaya çalıştı.
Selçuk Şahin: 5- İlk yarıda oyunda
kaldı. Orta sahada rakibin baskısı sonucu top kayıpları yaptı.
Christian Baroni: 8- İlk yarıdaki
çok kötü takımın iyilerindendi. Maç boyunca çalıştı ve başarılıydı.
Mehmet Topuz: 6- İlk yarıda çok
etkisizdi. Maç boyunca mücadele etmeye çalışsa da son haftalardaki formda
görüntüsünden uzaktı.
Özer Hurmacı: 7- Çok eleştirilse de
ilkyarıda dikine gitmeye çalışan tek pozisyonu bulan oyuncuydu. Ayrıca Kazım’ın
golden sonraki pozisyonunda onu rahatsız ederek 2.golü önledi. Top ezip çok top
kaybetmesinin sebebi risk alıp bişeyler yapmaya çalışması.
Alex: 9- Bir gol bir asist ile maça
yine damgasını vurdu. Başka bir şey söylemeye gerek var mı? Sene başında benzer
ilk yarılar sonunda oyundan alınıyordu.
Mamadou Niang: 5- Oyunda kaldığı
süre içersinde mücadele etse de çok etkili değildi. İstediği topları alamadı.
2. yarıda Semih girince sol tarafa geçti ama silikti. Oyundan düşünce yerini
Stoch’a bıraktı.
Semih Şentürk: 7- Mükemmel ortaya
mükemmel bir kafa vuruşu yaparak galibiyetin yolunu açtı. Hücumlarda Niang’ın
yapamadığı duvar olma işini yaptı.
Miraslov Stoch: 7- Sol tarafa
hareket getirdi. Bunu yapabileceğini geçen hafta göstermişti. Daha önce
girebilirdi.
Bekir İrtegün: 88’de Alex’in yerine oyuna
girdi. Çok gereksiz bir faul yaparak tehlike yaşanmasına sebep oldu.
Fenerbahçe maça beklenildiği gibi kontrollü
başladı. Orta sahayı ele geçirmek üzereyken yediği gol her şeyi tersine
çevirdi. Golden hemen önce Gökhan’ın Alex’in mükemmel pasında sağdan ceza alanına
girip, boştaki Lugano ve Niang’a çıkarmak yerine kaleyi düşündüğü pozisyon
maçın seyrini değiştirebilirdi. Pozisyon yokken Santos’un topu taca atmak
yerine topa sahip olmak adına yaptığı affedilmez hata ve devamında da Kazım’ı
takip etmeyip pozisyonu izlemesi sonucunda gelen gol oyunun üstünlüğünün
Galatasaray’a geçmesini sağladı. Bu arada Kazım’ın gol sevincinde Aykut
Kocaman’a yaptığı terbiyesizlik, seviyesini gösterdi. Zaten maçtan sonra Aykut
Kocaman kendisine yakışır şekilde kibar açıklamasını yaptı. 22. dakikada
Kazım’ın pozisyonunda çok iyi yetişen Özer belki de maçın dönmesini sağlamıştı
o anda. Galatasaray özellikle Santos’un bölgesinden etkili olmaya çalıştı. Son
10 dakikada kontrol Fenerbahçe’ye geçse de istenen gol pozisyonları üretilemedi.
Ben maç önü yazımda Emre’nin yokluğunun lehimize olacağını düşünmüştüm fakat
yanılmışım. Baroni-Selçuk ikilinden birisinin yerine Stoch veya Dia’nın
oynaması ve Mehmet Topuz’un göbekte görev yapması daha doğru bir tercih
olabilirdi diye düşünüyorum.
Devre arasında Stoch ve Semih’in girmesi
gerektiğini yazmıştım bir sosyal paylaşım sitesine. Önce Semih girdi ileride
top tutulabilmesi açısından bu değişiklik çok iyi olmuştu fakat Niang solda da
çok etkisizdi ve oraya da Stoch’un girmesiyle oyun tamamen Fenerbahçe’nin
kontrolüne geçti. Fakat rakibin iyi kapanması gerekli sertliği ortaya koyması
ile pozisyon üretilemedi. Kazım sakatlandığında Pino değişikliği arkasında boş
alan bırakan Fenerbahçe savunması için daha tehlikeli olabilirdi. 65’e kadar
süren baskı gol getirmeyince Culio ve Cana’nın iyi performanslarıyla oyun
dengelendi ve maçın bu şekilde sonuçlanacağı izlenimini doğurdu. Duran top
sonrası her iki taraf için de klasik olan gol sonrası, Fenerbahçe çok daha diri
ve istekliydi özellikle soldan Stoch ile çok etkili olmaya başladı. Baroni’nin
akıllıca boş Gökhan’ı görmesi sonrasında çok iyi ortasına mükemmel bir kafa
vuruşu yapan Alex için söylenecekler kesinlikle boş kalır. 1.75 boyundaki
KAPTAN o kafa vuruşunu 1.90’ın üzerindeki 2 stoper, 1.85’in üzerindeki 2 bek
arasından vurdu ve Manisa, Beşiktaş Gençlerbirliği maçlarından sonra üst üste
4. dış saha maçından da mağlubiyetten dönüşte baş rolü oynadı.
Galibiyet golünden sonra sahaya atılan 2 şişe
vardı ki bunlardan birisi Volkan Demirel’i ciddi şekilde yaralayabilirdi. Büyük
ihtimalle bu şişeler localardan atıldı çünkü normal taraftarın içeriye bozuk
para dahi sokamazken içki şişesi sokması düşünülemez. Açılışta ıslıklayanları
kamerayla tespit ettiren Adnan Polat bu konuda neler yapacak önümüzdeki günlerde
göreceğiz.
75.dakikadan sonra Fenerbahçe taraftarının TT
Arena’daki şovu mükemmeldi. Dakika dakika desibel rekoru deneyip ve bu rekoru
üstün başarıyla kıran (!) Galatasaray taraftarı maç 1-1 olmasına rağmen
şaşkınlık içersinde yaklaşık 3000 kişinin şovunu izliyordu. Lig TV’nin çok
tarafsız spikerlerinin ise gollerden sonra desibelleri düşmüş, mağlup duruma
düşülen 4. deplasman galibiyetini sükunet içersinde anlatmayı tercih etmişlerdi
yine. Maç sonrası seyirci-taraftar bütünleşmesini ise yayıncı kuruluştan değil
başka bir kanaldan izlemek zorunda kalmamız da oldukça ilginçti.
Maç sonrası yaşanan sevinç ve verilen demeçler
Kadıköy’de alınan beraberlik sonrasındaki sevinç gösterilerine göre oldukça
ölçülü ve sempatikti.
Sanırım ilk şokun atlatılmasından sonra ve
özellikle olası bir Trabzon puan kaybından sonra hakem hataları gündeme
getirilecektir. Oysa ki Galatasaray’ın verilmeyen gollerinin hiçbirisinde
tartışılabilecek bir nokta yok. Ama ben yaratıcı yönetici ve yazarlarımızdan
dahiyane fikirler bekliyorum.
Çok kötü oynadığımız
ilk yarı ve genelde kötü bir 90 dakika performansına rağmen gelen bu
galibiyet şampiyonluğun habercisi. Milli maç arasına girdik ve bu ara
sakatlarımızın iyileşmesi açısından iyi olacak. Dönüşte en az bu maç kadar
kritik Bursa maçına çıkacağız. Ama ben yolumuzun çok açık olduğunu, sinir
bozucu bir performansımız olduğunu görüyor ve çok mutlu oluyorum.
Fb-gs maç yazını çok beğendim, futbolcu puanlamalarından seyirci ve lig tv tespitlerine kadar tüm noktalara hemfikirim. Tebrikler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, düşüncelerimi paylaşmaya çalışıyorum. Eleştiri ve yorumlarını her zaman beklerim.
YanıtlaSilcok sey ogrendim
YanıtlaSil