19 Mart 2011 Cumartesi

3D; Derbi, Desibel, DEJA VU!


Maçtan önce TT Arena’da gerçekten komik bir durum vardı. Belirlenen 3 zamanda desibel rekoru kırma çalışması yapılacaktı. Organize olarak yapılmaya çalışılan bu tür basit şeyler hedefsizliğin sonuçları olsa gerek. Ayrıca, Lig Tv’nin de “rekor denemesi sayın seyirciler” diyerek ballandıra ballandıra anlatması ve Fenerbahçe’ye edilen küfürlerde sesin kısılmaması bakalım gündeme gelecek mi? Takımlar seremoniye gelirken Bursa lehine yapılan tezahürat ise büyük olduğunu iddia eden bir takımın taraftarına hiç yakışmadı.



Maça Galatasaray açısından bakarsak; Hagi’nin çıkardığı kadro yanlış değildi. İlk yarıda da sertlik kullanarak ve çok koşarak Fenerbahçe’yi sindirdiler. Özellikle Santos’un laubaliliği sonrasında gelen golden ilk yarının sonuna kadar Fenerbahçe’yi oynatmamayı başardılar. Alex’e top aldırmamaları bunda etkili oldu. İkinci yarıyla beraber ise oyunu geride kabul edip hızlı ataklarla gol aramak istediler.  İkinci yarının 10 dakikalık bir bölümü hariç oyunun kontrolünü Fenerbahçe’ye pek bırakmadılar.  Yan toplardan yedikleri 2 golle maç öncesi tahminlerimizi doğrulamış oldular.  Maç içersinde Culio ve Yekta’nın duran topu kullanma tartışmaları, maçtan sonra Baros’un bilerek gördüğü kırmızı kart takımdaki disiplin problemini ortaya koyuyordu. Hagi geldiğinde “Florya’ya disiplin geldi”, “takımı toparlar, 2.yarıda da yeni statla beraber şahlanırız” düşüncelerini ortaya atanlar bugün Hagi’yi en çok istemeyenler. 26 maçta 13 mağlubiyetlik performans ve tek hedef maçın kaybedilmesi bir yıkım yaratacaktır kuşkusuz.

Fenerbahçe kadro:
Volkan Demirel: 7- Golden önceki pozisyonda başarılıydı ama golde yapabileceği bir şey yoktu. Cana’nın çok uzaklardan çektiği şut dışında pek fazla iş düşmedi. Attığı takla ile yine gündeme gelebilir.

Diego Lugano: 7- Savunmayı toparlayan isimdi. Kritik müdahaleleri oldu.

Joseph Yobo: 6- Kazım’ın golünde Santos hatası ön planda olsa da Yobo da kusurluydu. Maçın devamında risksiz oynadı.

Gökhan Gönül: 8- İlk yarıda etkili değildi. Ayakta duramadı. İkinci yarıda sağ kanada ağırlığını koyup galibiyet golünün asitsini yaptı.

Andre Santos: 5- Yaptığı çok basit hata mağlubiyete neden olabilirdi. İkinci yarıda toparlanıp sol taraftan etkili olmaya çalıştı.

Selçuk Şahin: 5- İlk yarıda oyunda kaldı. Orta sahada rakibin baskısı sonucu top kayıpları yaptı.

Christian Baroni: 8- İlk yarıdaki çok kötü takımın iyilerindendi. Maç boyunca çalıştı ve başarılıydı.

Mehmet Topuz: 6- İlk yarıda çok etkisizdi. Maç boyunca mücadele etmeye çalışsa da son haftalardaki formda görüntüsünden uzaktı.

Özer Hurmacı: 7- Çok eleştirilse de ilkyarıda dikine gitmeye çalışan tek pozisyonu bulan oyuncuydu. Ayrıca Kazım’ın golden sonraki pozisyonunda onu rahatsız ederek 2.golü önledi. Top ezip çok top kaybetmesinin sebebi risk alıp bişeyler yapmaya çalışması.

Alex: 9- Bir gol bir asist ile maça yine damgasını vurdu. Başka bir şey söylemeye gerek var mı? Sene başında benzer ilk yarılar sonunda oyundan alınıyordu.

Mamadou Niang: 5- Oyunda kaldığı süre içersinde mücadele etse de çok etkili değildi. İstediği topları alamadı. 2. yarıda Semih girince sol tarafa geçti ama silikti. Oyundan düşünce yerini Stoch’a bıraktı.

Semih Şentürk: 7- Mükemmel ortaya mükemmel bir kafa vuruşu yaparak galibiyetin yolunu açtı. Hücumlarda Niang’ın yapamadığı duvar olma işini yaptı.

Miraslov Stoch: 7- Sol tarafa hareket getirdi. Bunu yapabileceğini geçen hafta göstermişti. Daha önce girebilirdi.

Bekir İrtegün: 88’de Alex’in yerine oyuna girdi. Çok gereksiz bir faul yaparak tehlike yaşanmasına sebep oldu.



Fenerbahçe maça beklenildiği gibi kontrollü başladı. Orta sahayı ele geçirmek üzereyken yediği gol her şeyi tersine çevirdi. Golden hemen önce Gökhan’ın Alex’in mükemmel pasında sağdan ceza alanına  girip, boştaki Lugano ve Niang’a çıkarmak yerine kaleyi düşündüğü pozisyon maçın seyrini değiştirebilirdi. Pozisyon yokken Santos’un topu taca atmak yerine topa sahip olmak adına yaptığı affedilmez hata ve devamında da Kazım’ı takip etmeyip pozisyonu izlemesi sonucunda gelen gol oyunun üstünlüğünün Galatasaray’a geçmesini sağladı. Bu arada Kazım’ın gol sevincinde Aykut Kocaman’a yaptığı terbiyesizlik, seviyesini gösterdi. Zaten maçtan sonra Aykut Kocaman kendisine yakışır şekilde kibar açıklamasını yaptı. 22. dakikada Kazım’ın pozisyonunda çok iyi yetişen Özer belki de maçın dönmesini sağlamıştı o anda. Galatasaray özellikle Santos’un bölgesinden etkili olmaya çalıştı. Son 10 dakikada kontrol Fenerbahçe’ye geçse de istenen gol pozisyonları üretilemedi. Ben maç önü yazımda Emre’nin yokluğunun lehimize olacağını düşünmüştüm fakat yanılmışım.  Baroni-Selçuk ikilinden birisinin yerine Stoch veya Dia’nın oynaması ve Mehmet Topuz’un göbekte görev yapması daha doğru bir tercih olabilirdi diye düşünüyorum.

Devre arasında Stoch ve Semih’in girmesi gerektiğini yazmıştım bir sosyal paylaşım sitesine. Önce Semih girdi ileride top tutulabilmesi açısından bu değişiklik çok iyi olmuştu fakat Niang solda da çok etkisizdi ve oraya da Stoch’un girmesiyle oyun tamamen Fenerbahçe’nin kontrolüne geçti. Fakat rakibin iyi kapanması gerekli sertliği ortaya koyması ile pozisyon üretilemedi. Kazım sakatlandığında Pino değişikliği arkasında boş alan bırakan Fenerbahçe savunması için daha tehlikeli olabilirdi. 65’e kadar süren baskı gol getirmeyince Culio ve Cana’nın iyi performanslarıyla oyun dengelendi ve maçın bu şekilde sonuçlanacağı izlenimini doğurdu. Duran top sonrası her iki taraf için de klasik olan gol sonrası, Fenerbahçe çok daha diri ve istekliydi özellikle soldan Stoch ile çok etkili olmaya başladı. Baroni’nin akıllıca boş Gökhan’ı görmesi sonrasında çok iyi ortasına mükemmel bir kafa vuruşu yapan Alex için söylenecekler kesinlikle boş kalır. 1.75 boyundaki KAPTAN o kafa vuruşunu 1.90’ın üzerindeki 2 stoper, 1.85’in üzerindeki 2 bek arasından vurdu ve Manisa, Beşiktaş Gençlerbirliği maçlarından sonra üst üste 4. dış saha maçından da mağlubiyetten dönüşte baş rolü oynadı.

Galibiyet golünden sonra sahaya atılan 2 şişe vardı ki bunlardan birisi Volkan Demirel’i ciddi şekilde yaralayabilirdi. Büyük ihtimalle bu şişeler localardan atıldı çünkü normal taraftarın içeriye bozuk para dahi sokamazken içki şişesi sokması düşünülemez. Açılışta ıslıklayanları kamerayla tespit ettiren Adnan Polat bu konuda neler yapacak önümüzdeki günlerde göreceğiz.

75.dakikadan sonra Fenerbahçe taraftarının TT Arena’daki şovu mükemmeldi. Dakika dakika desibel rekoru deneyip ve bu rekoru üstün başarıyla kıran (!) Galatasaray taraftarı maç 1-1 olmasına rağmen şaşkınlık içersinde yaklaşık 3000 kişinin şovunu izliyordu. Lig TV’nin çok tarafsız spikerlerinin ise gollerden sonra desibelleri düşmüş, mağlup duruma düşülen 4. deplasman galibiyetini sükunet içersinde anlatmayı tercih etmişlerdi yine. Maç sonrası seyirci-taraftar bütünleşmesini ise yayıncı kuruluştan değil başka bir kanaldan izlemek zorunda kalmamız da oldukça ilginçti.

Maç sonrası yaşanan sevinç ve verilen demeçler Kadıköy’de alınan beraberlik sonrasındaki sevinç gösterilerine göre oldukça ölçülü ve sempatikti.

Sanırım ilk şokun atlatılmasından sonra ve özellikle olası bir Trabzon puan kaybından sonra hakem hataları gündeme getirilecektir. Oysa ki Galatasaray’ın verilmeyen gollerinin hiçbirisinde tartışılabilecek bir nokta yok. Ama ben yaratıcı yönetici ve yazarlarımızdan dahiyane fikirler bekliyorum.


Çok kötü oynadığımız ilk yarı ve genelde kötü bir 90 dakika performansına rağmen gelen bu galibiyet şampiyonluğun habercisi. Milli maç arasına girdik ve bu ara sakatlarımızın iyileşmesi açısından iyi olacak. Dönüşte en az bu maç kadar kritik Bursa maçına çıkacağız. Ama ben yolumuzun çok açık olduğunu, sinir bozucu bir performansımız olduğunu görüyor ve çok mutlu oluyorum.

3 yorum:

  1. Fb-gs maç yazını çok beğendim, futbolcu puanlamalarından seyirci ve lig tv tespitlerine kadar tüm noktalara hemfikirim. Tebrikler.

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim, düşüncelerimi paylaşmaya çalışıyorum. Eleştiri ve yorumlarını her zaman beklerim.

    YanıtlaSil