30 Aralık 2013 Pazartesi

5 Puan Beklentisine 5 Gollü Yanıt


Aradan önceki son lig maçından 3 puanla ayrılarak puan farkını koruduk. Devreyi 13 galibiyet ve 41 puanla bitirdik.

İlk 45 dakika 0-0 sonuçlanmasına rağmen takım olarak çok kötü değildik. Sadece bir an önce gol bulalım telaşı hissediliyordu. Bunun yanında bireysel performans düşüklükleri söz konusuydu. Örneğin Sow ve Caner belki de en kötü ilk 45 dakika performansıyla oynadılar. Açıkçası devrede Sow’un Webo ile değişmesini bekliyordum. İlk yarının en iyisi ise son haftaların en zayıf halkası Gökhan Gönül'dü. Sağ taraftan getirdiği toplarla tehlikeler bulduk fakat beklenen goller 2.devrede geldi. İlk 45 dakika en dikkatimi çeken pozisyon, Gökhan'ın sağdan ortaladığı anda rakip sahada birisi sol bek Caner olmak üzere 6 oyuncumuz vardı. Dörtlü savunmanın ilk prensiplerinden biri; bir bek çıkmışsa diğer bek kalır. Fakat Ersun Hoca bu tabuyu yıktı.

Günün iyi isimlerinden Baroni'nin penaltısından sonra yediğimiz golde Caner-Sow hatası söz konusuydu. Bu gole çok çabuk tepki verip arka arkaya goller bulduk. Sow ilk 45’deki kötü performansı ve yediğimiz goldeki hatasını affettirecek öyle güzel bir gol attı ki, hevesleri kursakta bıraktı. Bu golden sonra oynanan futbol ve atılan goller, "Fenerbahçe form olarak düşüyor" safsatasını da boşa çıkardı. Bir maçta 11'i isabetli 23 şut atan bir takım için söylenebilecek pek bir şey olduğunu sanmıyorum. 2-1’i bulup rahatladıktan sonra bile takım saldırmaya, gol aramaya devam etti. Şu an için ligimizde Fenerbahçe’nin fizik gücüne ve kondisyonuna yaklaşabilen bir takım yok. Bu fark da maçın sonlarında iyice ortaya çıkıyor. Mehmet Topal ve Caner  (anketimizde de açık ara önde) müthiş ilk yarı performanslarını güzel birer golle noktalamayı başardılar. Emenike de giderek takıma uyum sağladı ve şu anda takımımızın en formda ve güçlü oyuncusu durumunda. 2.devre çok daha iyi performans sergileyeceği kanaatindeyim.

Her ne kadar 2.devre çok iyi oynasak da bunda rakibin oldukça zayıf olması da etkendi. Kısa sürede sürklase olan Kayserispor, Erciyes ve Elazığ ile birlikte ciddi düşme adaylarından. Puan durumundaki yerleri de bunun ispatı. Bu performansları devam ederse ligin üstü gibi en altı da erkenden belli olabilir.

Balıkesir bölgesi hakemi İlker Meral ilk 17 maçımızda en başarılı 2 hakem performansından birini ortaya koydu. Kendisini tebrik ediyoruz. Başarısız yönetimlerine rağmen maçlarımızda tekrar tekrar gördüğümüz hakemler yerine İlker Meral gibi ön yargısız hakemleri görmeyi umuyoruz.

Puan farkını Avrupa'da olmamamıza bağlayan, attığımız her golümüzde (Caner’in muhteşem şutunda dahi) öncelikle Kayseri savunmasının hatalarını anlatan "bağımsız" vekilimize de buradan bir not; içinizdeki kinle baş edemiyorsanız tarafsız olması gereken yayıncı kuruluşta yorumculuk yapmayın. Hatırlarsanız, GS-Sivasspor maçında Selçuk İnan'ın penaltı  vuruşundaki güzelliği anlatan da aynı vekilimizdi. Fenerbahçe'de oyun olarak düşüş devam ediyor yorumu bir beklentinin sözcüklere tezahürü mü veya kendilerinin bu müstesna(!) yorumu hangi veriye dayanıyor? Fazlasıyla merak ettik.

Son olarak; özellikle ofsayt jokeri ile topladığı puanlara rağmen geçen haftaki yenilgimizle umutlanıp acaba 5 puanla biter mi diyen bir rakibimiz ve taraftarları için oldukça kötü bir Pazar akşamı olmalı.

Sevgiler, saygılar..

Not: “1.devrenin en iyi oyuncusu kim” anketimiz devam ediyor. Oyunuzu bekliyoruz.

26 Aralık 2013 Perşembe

2013 Yılı FB-GS Maçları-Düzeltme

12 Aralık 2013 tarihli yazımızda 3-0 hükmen kazandığımız bayan voleybol maçının bu sezon oynanan son derbi olduğu belirterek  aceleci davranmış ve bir hata yapmışız. Bu anlamda, yeteri kadar araştırmadan kaleme alınan o yazı için özür diliyorum. Meğer 2013 yılının bitimine bir hafta kala bir Galatasaray galibiyetimiz daha varmış. Kızlarımız dün akşam çok üstün bir oyun sonunda rakibini 79-67 mağlup etmeyi başardılar. Kendilerini tebrik ediyoruz.

Böylece bu yıl içerisinde oynanan 21 FB-GS müsabakasında rakibimize 14 defa üstünlük sağlayarak ikiye katlamışız. 2008 yılından bu yana yapılan müsabakalarda ise galibiyet sayılarında 90-35 gibi ezici üstünlüğümüz söz konusu.


2013 yılında oynanan 21 müsabaka

Futbol
  • 12.05.2013 Fenerbahçe:2 - Galatasaray:1  (2012-13 II.yarı maçı) C.Çakır
  • 11.08.2013 Galatasaray:1 - Fenarbahçe:0 uz.(2013 Süper K.)Kayseri B.Yıldırım
  • 10.11.2013 Fenerbahçe:2 - Galatasaray:0 (2013-2014 I.yarı maçı) B.Yıldırım
Basketbol Erkek 
  • 10.02.2013  Fenerbahçe 63-57 Galatasaray (2012-13 Türkiye Kup. Fin.-Eskişehir)
  • 14.04.2013  Galatasaray 66-53 Fenerbahçe (2012-13 sezonu 2. yarı maçı)
  • 09.11.2013 Galatasaray 72-62 Fenerbahçe (2013-2014 sezonu 1. yarı maçı)
Basketbol Kadın 
  • 06.01.2013 Galatasaray 74-72 Fenerbahçe (2012-13 Türkiye Kupası-Antalya)
  • 13.03.2013 Galatasaray 71-75 Fenerbahçe (2012-13 2. yarı maçı)
  • 24.04.2013 Fenerbahçe 59-64 Galatasaray (2012-13 play off final 1)
  • 26.04.2013 Fenerbahçe 55-52 Galatasaray (2012-13 play off final 2)
  • 29.04.2013 Galatasaray 70-71 Fenerbahçe (2012-13 play off final 3)
  • 02.05.2013 Galatasaray 72-56 Fenerbahçe (2012-13 play off final 4)
  • 05.05.2013 Fenerbahçe 70-62 Galatasaray (2012-13 play off final 5)
  • 16.10.2013 Fenerbahçe 63-53 Galatasaray (2013 Cumhurbaşkanlığı Kup.)Mersin
  • 25.12.2013 Fenerbahçe 79-67 Galatasaray (2013-2014 1.yarı maçı)
Voleybol Erkek
  • 26.01.2013 Galatasaray 0-3 Fenerbahçe (2012-13 sezonu II.yarı maçı)
  • 07.04.2013 Fenerbahçe 3-2 Galatasaray (2012-2013 play-off 1.tur 1. maç)
  • 10.04.2013 Galatasaray 2-3 Fenerbahçe (2012-2013 play-off 1.tur 2. maç)
  • 07.12.2013 Galatasaray 0-3 Fenerbahçe (2013-2014 sezonu 1. yarı maçı)
Voleybol Kadın 
  • 20.03.2013  Galatasaray 3-2 Fenerbahçe   (2012-2013 sezonu 2. yarı maçı)
  • 30.11.2013 Galatasaray 0-3 Fenerbahçe (2013-2014 sezonu 1. yarı maçı)

23 Aralık 2013 Pazartesi

Umar Ha Umar Umar...

Karabük deplasmanı birçok açıdan zor bir karşılaşmaydı. İki hafta önce yazmış olduğumuz yazıda da bu maçı 1 puan olarak düşünmüş ve devreyi 42 puan ile bitirebileceğimizi varsaymıştım. Nitekim birçok sporseverin(!) istediği oldu ve bu deplasmandan puansız döndük.

Maça ideal 11'imiz ile fakat durgun başladık. Emenike'ye atılan uzun toplarla gol arama düşüncemiz vardı. 15. dakika civarı son haftaların iyi oyuncusu Baroni'nin top kaybıyla 1-0 mağlup duruma düştükten sonra kontrolü ele aldık. Devre sonuna kadar da gayet iyi bir oyun ortaya koyduk. Verilmeyen nizami bir golümüze rağmen, 24 pas sonunda atılan mükemmel bir gol ile eşitliği yakaladık. 30 dakikalık oyun düşünüldüğünde 2.devre rahat bir galibiyet alacağımız görüntüsü vardı. Bu süreçte dönen topları alan, rakibini ileri doğru iterek ileride çoğalabilen klasik Fenerbahçe sahadaydı.

2.devrenin başında da ta ki penaltı pozisyonuna kadar bu görüntü çok farklı değildi. Ersun hoca da bu oyuna inanarak 63.dakikada klasik Potuk-Webo değişikliğine gitti. İlk 15 dakikadaki görüntü devam ediyor olsaydı bu değişikliği yapacağına inanmıyorum. Yani, bence oyunun gidişatı açısından hatalı bir değişiklik değildi. Zira 65'te hakem Bülent Yıldırım bomboş pozisyonda atağımızı kesmese belki yine bir Webo golüyle öne geçebilirdik ve hoca yine haklı olurdu. 69.dakikada Caner'in ceza saha içerisinde uzak mesafeli bir şuta kontrolsüz çıkmasıyla sebep olduğu penaltıdan sonra ise sahada tanınmayacak bir takım vardı. O dakikadan sonra tek pozisyonunuz olmadığı gibi  kalemizde de çok sayıda pozisyon verdik ve sezonun en kötü görüntüsünü ortaya koyduk. Özellikle Gökhan'ın karşısında oynayan Hamroun yıldızlaştı. Caner'in kanadında başlayıp, doğru hamleye Ahmet İlhan ile yer değişince oldukça etkili oldu. Kendisine en uçta oynayan Akpala da eşlik edince özellikle son 20 dakika iyi oynayan bir Karabük izledik. Bu maç özelinde, Sow, Kuyt ve Baroni  etkisiz olsalar da haftalardır zayıf karnımız maalesef en güvendiğimiz isimlerin başında gelen Gökhan Gönül. Bunun tedbiri teknik heyet tarafından bir an önce alınmalı.

Peki neden bu kadar kötü duruma düştük? Yanlış olmadığını düşündüğüm Webo değişikliği sonrasında geriye düşmemiz bizi psikolojik olarak bitirirken o ana kadar 1 puana razı Karabük'e müthiş bir moral kazandırdı. Rakip, orta sahadan 1 kişi eksilmenin de etkisiyle dönen tüm topları toplayıp, neredeyse tüm ikili mücadeleleri kazandılar. Burada Ersun hocaya eleştirimiz şu olabilir; Oyunun aleyhimize döndüğünü gördüğünde yani en geç 75'te 2 değişikliğe birden gidip oyundan düşen Baroni ve Sow'u kenara alabilirdi. Çünkü o anda ihtiyacımız olan şey topu tutmak ve özellikle 2.topları toplayabilmekti.

Maçın hakemi Bülent Yıldırım ve verilmeyen golde bayrağını tereddütsüz kaldıran Ekrem Kan için Fenerbahçe tribünlerinin görüşü sabittir. Nitekim kendileri de bu ünlerini doğrulayacak bir yönetime daha imza attılar. Rakiplerimizden birisi defalarca ofsayttan gollerle puanlar toplarken, bizim aleyhimize yapılan hatalar her hafta devam ediyor. Hakem demişken bir hatırlatmada bulunmak istiyorum; çeşitli maçlarda facia yönetimlere imza atan Halis Özkahya, Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus gibi hakemler maç almaya devam ederken, ligin 6.haftasında 29 Eylül 2013 tarihinde Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçında mükemmele yakın maç yöneten Serkan Çınar o günden bu yana ligimizde maç alamıyor. Yönetimimiz bu ve benzeri konuların takipçisi olmalıdır. 

Sonuç olarak; Tolunay Kafkas'ın Fenerbahçe maçlarına verdiği özel önem yanında 15 haftadır yenilmeden ligi domine ediyor olmamız rakibimize ekstra bir motivasyon sağlamıştı. Buna karşılık takımımız ise bu deplasmana yeteri kadar konsantre değildi. Sahanın en iyilerinden Mehmet Topal'ın maç sonundaki zemin bahanesine katılmıyorum. Zira, çok iyi oynadığımız bir 30 dakika var. Takımımızın kesinlikle bahsedildiği gibi kötü bir durumda olduğunu düşünmüyorum. Bir takım hep kazanamaz. Bu deplasmanda da kaybetmemiz için birçok şey bir araya gelmişti.

Son 20 dakikada mağlubiyete bir tepki vermeyişimiz ve sezon başından beri vermediğimiz kadar pozisyon vermemiz birçok kişiyi oldukça memnun etmiş görünüyor. Akşam göz gezdirdiğim tüm spor programlarının ortak fikri "Fenerbahçe son dakika golleriyle alarm veriyordu...Karabük tarihi farkı kaçırdı...Düşüş devam eder, rakipler de gayet iyi geliyor" şeklindeydi. Ama "umut" işte rahmetli Cem Karaca'nın dediği gibi: 

"...umar ha umar umar..."

Saygılar, s
evgiler...




14 Aralık 2013 Cumartesi

Fenerbahçe Nasıl Yenilir?



15.haftada 12.galibiyet. İştahlı ve tempolu futbol devam ediyor. Puan kaybedilen 3 maç; 2-0'dan saçma sekilde kaybedilen Konya maçı, çok iyi oynamamıza rağmen 1 puanla yetinilen Trabzon ve, 60 dakika 10 kişi oynayarak galibiyeti kaçırdığımız Beşiktaş maçı.

Akhisar takımı dolayısıyla galibiyetimiz spor basınımız tarafından dünden bu yana küçümseniyor olsa da Akhisar Belediye, diğer büyüklerle oynadığı 3 maçtan 7 puan almayı başarmış bir takım.

Ersun Yanal'ın sistemi öyle güzel işliyor ki, maçların son bölümlerinde de takımımızın, ligin çok üzerindeki fizik gücü ve dayanılmaz temposu da devreye girince ortaya yenilmez bir takım çıkıyor. Spor camiasının önde gelen isimlerinin de maç öncesi yorumlarının ana fikri; "Fenerbahçe nasıl mağlup edilir" üzerine oluyor. Her defasında, kendi kafalarında Fenerbahçe'yi çözdüklerini düşünüyorlar fakat kağıt üzerinde zaten herkesin görebildiği şeyler uygulama hiç de öyle olmuyor.

Diğer yorumcularda da bazı benzer görüşler olsa da, futbol analizleriyle Türkiye'ye futbolun taktik kısmını öğreten Rıdvan Dilmen'in yazdıklarını önemsiyorum fakat bugünkü yazısında bazı bölümlere katılmıyorum. Hasan Ali maç eksiğine rağmen hiç de kötü oynamadı. Ayrıca, Caner, Mehmet Topal, Kuyt, Sow hepsi değerli oyuncular. Fakat Ersun Hocanın sisteminde Fenerbahçe için sadece 2 stoperi alternatifsiz ve vazgeçilmez diye düşünüyorum. Sebeblerini daha önceki yazılarımızda açıklamaya çalışmıştım.  Dolayısıyla 4-0 galip durumdayken maçın 89.dakikasında Alves'in sarı kart görmesi çok gereksizdi ve dün için tek olumsuzluktu.
 
Baroni, geçen hafta da yazdığım gibi orta sahanın ve takımın lideri olma yolunda hızla ilerliyor. Dün de kusursuz bir futbol oynadı. Dünkü maç özellikle de kırmızı karttan sonra Alper'in maçı pek değildi. Dolayısıyla formsuz, güçsüz olduğu şeklindeki yorumlara katılmıyorum. Dün için Baroni ile birlikte maçın en iyi oyuncusu tartışmasız Emenike'ydi. Güçlü ve süratli. Pas organizasyonlarında da artık daha başarılı. Webo, geçen yıl geldiğinde çok da mutlu olmamıştık.  Fakat Webo, futbol aklıyla takımın önemli parçalarından biri haline geldi. Kenara ısınırken yerine oynayan Emenike'nin gol sevincini paylaşması, şampiyonluk için ilk şart olan takım ruhunun güzel bir göstergesiydi.

Ersun Yanal 4 forvet oyuncumuzu çok iyi kullanıyor. Kağıt üzerinde Sow ve Kuyt kanatlarda görünse de bir çok pozisyonda en uçtaki santrafor rolünde olabiliyorlar. Bunun sırrı çok koşmak, fiziksel güç ve şu an için çok iyi işleyen görev paylaşımı. Gerektiğinde dördünü de aynı anda kullanabiliyor ki bu önemli bir antrenörlük başarasıdır. 15.hafta itibarıyla 27 gole ulaştılar ve daha önemlisi bu 4 ismin gol sayıları, görev paylaşımlarıya paralel şekilde birbirlerine çok yakın.

Rakiplerin ve artık düşüşe geçmemizi bekleyenlerin tutunacakları tek dal; "Ersun Yanal'ın takımları iyi başlar, sonlarda düşüşe geçer" inanışı. Zira, şu anki tablo onlar adına oldukça karamsar.

Gelecek hafta ligin formda takımlarından Karabük ile deplasmanda karşılaşacağız. Dün kazandıkları Konya maçından sonra Karabüklü Uğur Uçar'ın "haftaya final maçına çıkıyoruz" açıklaması Tolunay Kafkas'ın geçmiş yıllardan taşıdığı  anlamsız Fenerbahçe hırsını oyunculara da empoze etmekte ne kadar başarılı olduğunu gösteriyor (Dişe dokunur en önemli başarısı da bu aslında). Dolayısıyla Karabük her anlamda zor bir deplasman olacak ve oradan çıkacak 3 puan puan çok anlamlı olacaktır.
 
Son olarak, Cuma maçı olmasına ve soğuk havaya rağmen, takımımızı yalnız bırakmayan kadınlarımız ve çocuklarımız sonsuz teşekkürler.

 
Saygılar, sevgiler...

12 Aralık 2013 Perşembe

2013 yılı FB-GS Maçları

Bugün itibarıyla bayanlar voleybol maçında Fenerbahçe'nin maçı bitirmesine 2 sayı kala Galatasaray taraftarının çirkin tezahüratıyla yarım kalan maç 3-0 Fenerbahçe lehine tescil edilince 2013 yılındaki derbi karşılaşmaları sona ermiş oldu. Bu yıl içerisinde, ezeli rakipler 5 ana branşta toplam 20 defa karşı karşıya gelmişler. Bu karşılaşmalarda Fenerbahçe Galatasaray'a galibiyetlerde 13-7 üstünlük sağlamış durumda.

Psikolojik üstünlüğün kendilerine geçtiğini iddia ettikleri 2013 yılında da aranın açılmaya devam ettiği açıkça görülüyor. Bu blogda tüm maçları kaydetmeye başladığımız 2008 yılından bu yana ise Fenerbahçe'nin galibiyet sayısında rakibine  89-35 gibi ezici bir üstünlüğü söz konusu.


Futbol
  • 12.05.2013 Fenerbahçe:2 - Galatasaray:1  (2012-13 II.yarı maçı) C.Çakır
  • 11.08.2013 Galatasaray:1 - Fenarbahçe:0 uz. (2013 süper kupa) Kayseri B.Yıldırım
  • 10.11.2013 Fenerbahçe:2 - Galatasaray:0 (2013-2014 I.yarı maçı) B.Yıldırım
Basketbol Erkek 
  • 10.02.2013  Fenerbahçe 63-57 Galatasaray (2012-13 Türkiye Kupası Finali-Eskişehir)
  • 14.04.2013  Galatasaray 66-53 Fenerbahçe (2012-13 sezonu 2. yarı maçı)
  • 09.11.2013 Galatasaray 72-62 Fenerbahçe (2013-2014 sezonu 1. yarı maçı)
Basketbol Kadın 
  • 06.01.2013 Galatasaray 74-72 Fenerbahçe (2012-13 Türkiye Kupası-Antalya)
  • 13.03.2013 Galatasaray 71-75 Fenerbahçe (2012-13 2. yarı maçı)
  • 24.04.2013 Fenerbahçe 59-64 Galatasaray (2012-13 play off final 1)
  • 26.04.2013 Fenerbahçe 55-52 Galatasaray (2012-13 play off final 2)
  • 29.04.2013 Galatasaray 70-71 Fenerbahçe (2012-13 play off final 3)
  • 02.05.2013 Galatasaray 72-56 Fenerbahçe (2012-13 play off final 4)
  • 05.05.2013 Fenerbahçe 70-62 Galatasaray (2012-13 play off final 5)
  • 16.10.2013 Fenerbahçe 63-53 Galatasaray (2013 Cumhurbaşkanlığı Kupası) Mersin
Voleybol Erkek
  • 26.01.2013 Galatasaray 0-3 Fenerbahçe (2012-13 sezonu II.yarı maçı)
  • 07.04.2013 Fenerbahçe 3-2 Galatasaray (2012-2013 play-off 1.tur 1. maç)
  • 10.04.2013 Galatasaray 2-3 Fenerbahçe (2012-2013 play-off 1.tur 2. maç)
  • 07.12.2013 Galatasaray 0-3 Fenerbahçe (2013-2014 sezonu 1. yarı maçı)
Voleybol Kadın 
  • 20.03.2013  Galatasaray 3-2 Fenerbahçe   (2012-2013 sezonu 2. yarı maçı)
  • 30.11.2013 Galatasaray 0-3 Fenerbahçe (2013-2014 sezonu 1. yarı maçı)

8 Aralık 2013 Pazar

Cesur Yürekler




Maça, beklenen 11 ile fakat beklemediğimiz şekilde durgun başladık. Bu durgunluk 30 dakika sürdü, bu süre zarfında hücumda bir şey üretmezken kalemizde 1 gol 1 de net pozisyon gördük. Lig TV'de kaçan bu pozisyon ahlar tühlerle yorumlanmasına rağmen, sonrasındaki 60 dakikalık oyunumuz 2-0'ı dahi çıkarabilecek kalitedeydi. Baroni'nin devre biterken attıgı nefis serbest vuruş golünde, kaleci hatası arayan (ikinci devre kurtarışlarla maçı tutan kaleciden bahsediyoruz) vekilimizden vuruş kalitesinden de bahsetmesini beklemek bundan önceki yorumlarını da bildiğimiz için anlamsız!

Alves pozisyon alışta maçın başında hatalar yapsa da katettiği 10941 m. iyi analiz edilmeli. Defansif olarak haftalardır zaten kusursuz oynayan Egemen, 10339 m.koşmuş. Oyunun organizasyonunda iki stoperimiz son derece önemli görev üstleniyorlar. Top bizdeyken, sağ bek-sol bek gibi görev yapıyorlar. Dolayısıyla da bir orta saha oyuncusu kadar koşup, hücuma katkı sağlıyorlar. Fakat kupa maçında şunu gördük ki; alternatifleri olan Bekir, Yobo ve Serdar bu anlamda yeterli değiller.

Sezon başından bu yana ve bu maç özelimde de oynayan 11'in en zayıf halkası ise maalesef Gökhan Gönül. Savunmada ve özellikle hücumda eski Gökhan'ı mumla arıyoruz. İkili mücadelelerde fiziksel olarak mükemmel durumdaki takımın gerisinde olduğu çok açık görülüyor. Şansı veya şansızlığı mevkisi için tam bir alternatifinin olmayışı. Mehmet Topal ise Gökhan'ın aksine her geçen gün daha iyi duruma geliyor ve savunma kurgusu ve oyunu geriden organize etme görevini kusursuz yerine getiriyor. Kuyt için ise söyleyecek söz bulmak zor. Her maç aynı öz veriyi gösteriyor ve takımın en önemli ismi durumunda.

Sol bek mevkkinde Caner ise, Ersun hocanın oyun sistemine cuk diye oturmuş durumda. Kadlec transferini çok eleştirmemize rağmen, bu yanlış mükemmel bir sol bek kazanmamıza sebep oldu. Ceza, sakatlık durumlarında da o bölge Hasan Ali ile rahatlıkla yedeklenebilir.

Taraftarımızın en fazla eleştirdiği isimlerden Baroni dünkü maç özelinde tam bir lider gibi oynadı. Holmen'in yetersizliği ve Raul'un durumu, Emre'nin bitmeyen sakatlıkları düşünüldüğünde takımın önemli parçalarından birisi haline geldi. Kritik anlarda aldığı sorumluluklar, genç oyuncularla olan pozitif ilişkisi, Baroniyi beklenenin aksine önemli bir figür haline getirecek gibi gözüküyor.

Kendimizce bir kaç oyuncu profili analizinden sonra maça dönecek olursak; maçın her geçen dakikasında oyundaki üstünlüğümüz net olarak hissedildi. Bunun sebebi, rakip hocaların dahi takdir ettiği fizik-kondisyon üstünlüğümüz. Üstünlüğü ele geçireceğimiz pozisyonlarda Serkan Kırıntılı'nın başarısından sonra zor deplasman, mevcut puan farkı gibi faktörler düşünüldüğünde 1 puan da iyidiri düşünmeyen Ersun hoca çok ve faydalı koşan, her maç biraz daha faydalı oynayan Alper'in yerine yine Webo'yu oyuna aldı. Bu cesur hamle, takıma hedef 3 puan mesajıydı. Oyuncularımız da kendilerine güvenenleri mahcup etmeyerek 6.deplasman galibiyetine imza atarak sinirleri bozmaya devam ettiler.

Maçın hakeminden de kısaca bahsedecek olursak; klasik bir Yunus Yıldırım yönetimiydi. Hatalar yaptı tabi ki ama her takıma aynı standartı uyguladığı için acınacak hakemlerimiz arasından iyisi gibi gözüküyor. 1-1 devam ederken Kuyt'a yapılan penaltı belki puan kaybına sebep olabilirdi. Fakat Yunus Yıldırım, forma rengi gözetmeden benzer pozisyonları kimseye çalmıyor. Ne acı ki; bir hakem için standartı var diye, iyi diyebiliyoruz.

Bu galibiyetle devre arasına 3 hafta kala puanımızı 35 yaptık. Devreyi 42-44 puanla tamamlayabiliriz. Muhtemelen son yılların en iyi ilk devre performansı olacak.

Saygılar, sevgiler...

5 Aralık 2013 Perşembe

Bir Daha da Fethiye'ye Gitmem!


Memleketimin takımıyla, gönlümün takımının eşleşmesini bloğa yazmamak olmazdı. Bu maç Fenerbahçe açısından çok önemli olmasa da Fethiyespor için Fethiyeliler için yüzyılın maçıydı. Ve önem veren taraf mutlu oldu.

1986-1987 sezonu devre arası kampında Fethiye Şehir Stadında oynanan Fethiyespor-Fenerbahçe hazırlık maçı hayatımda gittiğim ilk maçtı. Tutkunu olduğu takımı ancak radyodan takip edebilen, 5 dakikalık TRT görüntüleri için akşamı zor eden 10 yaşında bir çocuk için şehrinin mütevazi 3. Lig takımına karşı Lukovcan’ı, Abdulkerim’i, Kayhan Kaynak’ı, İsmail Kartal’ı, Şenol Çorlu’yu izleyebilmek heyecanların en büyüğüydü. Maç, Şenol Çorlu, Dusan Pesic ve Kayhan Kaynak'ın golleriyle 4-0 sona erdi. Maç sonunda stat çıkışındaki çeşmeden taraftarla birlikte su içen Müjdat Yetkiner’e kaptanım “Şampiyon olabilecek miyiz?” sorusunu sorma cesaretini göstermiş ve “Tabi ki olacağız” cevabını almış ve mutlu olmuştum. Fakat o sezon sportif olarak en başarısız sezonlardan birisi olmuştu. Sanırım bizim kuşak o kara günleri yaşadığı için bugün yeni nesle göre çok daha itidalli olabiliyor.

Kuralar çekildiğinde hayatımda gittiğim ilk Fenerbahçe maçını hatırladım. Maçı izlerken de duygusal olarak gel-gitler yaşadım. İtiraf edeyim; her dakikasında gönlümün takımının yanındaydım. Ama bir itiraf daha; hazırlık maçında amatör küme takımlarını yenemeyince dahi üzülen ben hayatımda ilk kez bir Fenerbahçe mağlubiyetine üzülmedim. Maçın sonunda güzel kızım, benim üzülmememe hatta gülümseyerek Fethiyeli oyuncuların hafta içi, soğuk dinlemeden otobüslerle 850 km. yoldan gelen Beşkazalılarla yaşadıkları sevinçlerini izlememe sinirlenerek ve ciddi ciddi “Sen bir daha Fenerbahçe’yi tutma, Fethiye’yi tut, Ben de bir daha Fethiye’ye gitmeyeceğim” yorumunu yapınca aslında çok mutlu oldum. Kızım gerçek bir Fenerbahçeli olmuş.

Kısaca maçtan da bahsedersek; Fenerbahçe ilk 30 dakika önde Hasan Ali-Webo-Holmen arkalarında Selçuk-Salih-Baroni, geri dörtlüde Bekir-Yobo-Topuz-Kadlec ve kalede Mert ile sahadaydı. Ersun Hocanın müdahalesi ile Hasan sol beke, Kadlec stopere, Bekir sağ beke Topuz öne şeklinde köklü bir yerleşim değişimi yaşandı. Fakat isteksizlik ve konsantrasyon eksikliğinde hiçbir değişiklik olmadı. Böyle olunca maç da nizami 4 gol atan Fethiyespor’un 2-1 üstünlüğü ile sona erdi.

Oyuncu bazında sadece Kadlec ve Holmen ile ilgili yorumum olacak; İlk izlediğimdeki düşüncem hiç değişmedi. Kadlec, Fenerbahçe’nin sol beki veya stoperi olamaz. Bir an önce bu yanlıştan dönülmeli. Ersun Hoca'ya "Holmen neden oynamıyor" eleştirilerine en güzel yanıtı dün akşam Holmen'in bizzat kendisi verdi düşüncesindeyim. 

3 sene önce çok değerli olan kupa, 2 senedir değersizleşmişti, spor basınımızın gözü aydın ki bu yıl yine çok değerli hale geldi.

Fethiyespor'a yeni hocaları Engin İpekoğlu ile bundan sonraki zorlu 1. lig müsabakalarında başarılar. Bence sezon başındaki hoca yanlışından 14 haftada da olsa döndüler. Umarım geç olmamıştır.


Saygılar, sevgiler…

1 Aralık 2013 Pazar

NEREYE Tarık Ongun?


 
Bu da mı değil?!

Beşiktaş, Kadıköy'e Galatasaray ve Trabzon gibi korkak değil, futbol oynamak için gelmişti. Bu oyun anlayışı da hareketli ve zevkli bir maç izlememizi sağladı. Kadrolarda sürpriz sayılabilecek değişiklik; Ersun hocanın Webo yerine Emenike'yi tercih etmeseydi. Beşiktaş’ta ise geçen haftaki gibi Atiba'yı orta sahada değil Mota'nın yerine sol bekte izledik.


Kazanmak için ya da en azından 1 puan için gol atması gerektiği bilinciyle başlayan Beşiktaş, henüz 9. dakikada Almeida’nın Gökhan-Alves arasına attığı ara pasta Olcay'ın golüyle öne de geçtiler. Fenerbahçe'nin bu gole cevabı 3 dakika sonra soldan Caner'in pasına hareketlenen Sow'un şutunu tamamlayan Emenike ile geldi. Bu dakikadan itibaren iki tarafta gol aramaya devam etti. Takımımız Emenike ile net fırsattan yararlanamazken Beşiktaş orta sahada istekli görünmesine rağmen pozisyon üretemedi. Emenike’nin bu pozisyonda Atiba’yı sırtına alarak kaleye gitmeye çalışması, penaltı vb. arayışlar içinde olmayışı takımımızın futbol felsefesinin özetiydi aslında. Bence penaltı olan bu pozisyonun gündeme dahi gelmemesi de futbol basınımızın ayıbı. Fenerbahçe takım olarak önde basmaya çalışıyor ve rakibini çıkarmıyordu. Bu pozisyonların birinde Raul rakibinin baldırına basınca hakem kırmızı kartını tereddütsüz çıkardı. Maçın önüne geçmeyi çok seven bu elit hakemimizin durumunu bile bile Raul'un bu yaptığı affedilmez. Kariyeri boyunca üst düzey takımlarda başarıyla oynayıp (4 Premier Lig şampiyonluğu, CL şampiyonluğu, kıtalar arası şampiyonluk…) kırmızı kart görmeyip, Fenerbahçe’de 1 yıl içinde 3 kırmızı kart görmesi sadece kendisinin hatası olmasa gerek. Psikolojisi bozulmuş durumda. Bu duruma, olmayan tükürüğü rapor edebilen, olmayan “lan”ı duyabilen ama gözünün önündeki smaçı göremeyen başarılı hakemlerimizin de katkıları vardır herhalde.  
Eksik kalmamıza rağmen takımımız geri adım atmadı ve Emenike'nin asistinde Sow ile öne geçtik. Devre biterken yediğimiz 2 gol dün gece oynadığımız harika futbolun kusurlu 3-4 dakikasıydı. Yediğimiz 3 golde de ofsaytı bozan Gökhan'dı. Attıgı toplam 3 şut ile soyunma odasına rakibi eksik ve 3-2 galip giren Beşiktaş adına ilk devrenin öne çıkan isimleri Oğuzhan, Fernandez, Gökhan Töre degil Veli ve Almedia oldular.

2.devre başlarken durum bizim adımıza hiç iç açıcı değildi. Fakat ikinci devre sahada rakibini sürüklese eden 10 kahraman vardı. Uzatma bölümleri hariç kameralarda kaleci Volkan'ı görmedik desek aslında durumu özetlemiş oluruz. 70'te oyuna Veli'nin yerine giren Necmi'nin 2.sarıdan atılmasıyla,  Fenerbahçe rakibini sağlı sollu bunaltmaya  başladı. Kuyt'un 83'teki beraberlik golüne fazladan 40 dakika bir kişi eksik oynayan Fenerbahçe'nin yaptığı tempo inanılmazdı. Bir ara Beşiktaşlı oyuncular ayakta duramayacak hale geldiler. Öte yandan Fenerbahçe'de Alves ve Egemen dahi organize ataklara katılıp gol girişimlerinde bulundular. 60 dakika eksik oyanayan bir takımın 18 şut atması ve rakibine de yalnızca 6 şut imkanı tanıması sadece alkışlanır. Fizik kalite farkını maç sonunda Bilic dahi itiraf etti ki, Mehmet Topal, Alper Potuk, Kuyt başta olmak üzere ortaya koyulan futbola saygı duymayacak gerçek “futbolsever” olduğunu düşünmüyorum.

Futbolsever dedim zira sahadaki müthiş futbolumuza, oyuncuların emeğine saygı duymayan bir kişi vardı. Bütün tartışmalı pozisyonlardan bahsedecek olsak sayfalarca yazmamız gerekir. Hepsini geçtim, son dakikada maç 3-3 devam ederken Caner’in köşe vuruşunda, Mustafa Pektemek’in eller açık şekilde topun geçişini önlediği pozisyona penaltı çalamayan bir hakem Avrupa’da elit olsa ne yazar. Benim gözümde bir zavallı bundan sonra. Bu arada maç 2-3 devam ediyor olsa o pozisyona penaltı vereceğine de eminim. 93’te serbest vuruş düdüğünü bitiş düdüğü sanarak yanına koşan yardımcısı Tarık Ongun “yeter, rezil olduk bir an önce kaçalım” mı diyordu, yoksa niyeti mi belli ediyordu? 

Futbolun güzelliklerini konuşalım diyerek programa başlayan ve bence bunda başarılı olan hatta ötesine de geçebilen Maraton programını tebrik etmemiz gerekiyor. Maçta karşılıklı o kadar çok hakem hatası var ki; pozisyonlara tek taraflı bakarak neredeyse “Beşiktaş hakem mağduru oldu” algısını yaratmak kolay iş değil! Alves’in Ersan'a hava topundaki faulüne kırmızı yorumunu yapıp, Veli’nin kırmızı kartından hemen sonraki Oğuzhan’ın 2. sarıyı görmesi gereken faulü tartışmalı pozisyonların içine dahi sokmamak, Lig Tv’nin puan farkının lehimize açılmaya başladıktan sonraki yayın politikasının göstergesidir. Ayrıca, maçın spikeri Melih Gümüşbıçak, Veli’nin atıldığı pozisyon için “kim kimi çekiyor yorum sizin” yorumunu yaparken Pektemek’in smacı sonrası dilini yuttu. Almeida’nın attığı 3. Golde ise bize Neuchatel Xamax maçını ve sevgili İlker Yasin’i hatırlattı.


Raul haricindeki oyuncularımız dün akşam gösterdikleri mücadele ile eminim ki tüm taraftarlarımızı gururlandırmıştır.

Hababam temalı koreografi hoş bir düşünceydi. 


Aç kapıyı Veysel Efendi ŞAMPİYON geliyor!   

Saygılar, sevgiler…