22 Ocak 2012 Pazar

Bilica'yı Seviyorum


LEFTER'in vefatı sebebiyle yönetimimizden beklediğimiz basın açıklaması önce Cuma günü sayın Nihat Ödemir ve Ali Koç'tan geldi. Bu açıklamalar bugünkü divan kurulunda da devam etti.  Kulübümüz  Aziz Başkan'ın düşüncelerinin kulübün resmi görüşü olduğunu kamuoyuna ilan etmiş oldu. 58.maddenin aynen korunması gerektiği, puan silinmesinin kabul edilemeyeceği şeklindeki açıklamalar kamuoyunu şaşkına çevirmiş durumda. Şu anda en çok suçlanan ve zan altındaki kulüp, 58. maddenin değişmemesi gerektiğini en açık şekilde savunan kulüp durumunda. Her fırsatta ağlayarak kupa isteyen ve "iade" duruşu sergileyen camiaların sessizliklerini koruyor olmaları da oldukça manidar!

Yöneticimiz Nihat Özdemir'in "medya, sistematik bir linç kampanyası üretiyor" şeklindeki açıklaması ve açıkça TRT'yi taraf olmakla itham etmesi oldukça önemliydi. Çünkü bu tespitler aslında taraftarın sesiydi. Zira odatv'de "hasır altı edilen deliller" başlığıyla yayınlanan Trabzonspor ile ilgili önemli belgeler ulusal gazetelerimizde yer bulamadı.  "Tarafsız olmasını beklenen bazı siyasetçilerin Fenerbahçe camiasına karşı yaklaşımlarını da şaşkınlıkla karşılamaktatız. Bakanlar ve milletvekilleri de bu linç kampanyasına bilinçli ya da bilinçsiz dahil oldu"  çıkışı da sanırım gerekli yerlere ulaşmıştır. Taraftarın sürekli dillendirdiği bu düşüncelerin yönetim kurulumuz tarafından bu kadar cesurca tüm Türkiye'ye ilan edilmesini şahsen ben beklemiyordum ve bu açıklamalardan son derece memnun kaldım. Bir defa daha şunu söylemeliyim ki; tarftarı, takımı, yönetimi tek yürek olmuş FENERBAHÇE'yi kimse YIKAMAZ!!

Her maç yazının önünde, saha dışından bu kadar bahsettiğimiz düşünülürse, teknik ekibimiz ve oyuncu gurubumuz ne kadar büyük bir yükün altında ve zor durumdalar. Bu sezon şampiyonluk değil onur mücadelesi veriyoruz. En küçük bir fikir ayrılığına düşmemeli, tek ses olmalıyız. 3 Temmuz planlanırken atlanan tek nokta buydu aslında. Bizim AZİZ Başkan'a sırtımızı döneceğimizi sandılar. YANILDILAR!! İşte bu yüzden Bilica'yı bile çok seviyoruz...

Maça gelirsek;

Fenerbahçe  çok önemli iki forvetini satmak zorunda bırakıldı. Eldeki forvetler de formsuz ve sakat olunca Aykut Hoca maça 4-6-0 düzeniyle başladı. Alex en uçta gözükse de aslında eski göreviyle sahadaydı. Geriye geldi, oyun kurdu, araya pas attı vs. Sağda Mehmet Topuz, solda Caner ve hemen yanında Stoch kaptana çok uzak oynamadılar. İlk 30 dakikadaki hızlı pas trafiği ve önde baskı golü erken bulmamızı sağladı. Devrenin son 15 dakikası Kayseri etkili görünse de pozisyona girmekte oldukça zorlandı. Fenerbahçe'de Alex, Baroni ve özellikle Stoch öne çıkan oyunculardı. Alex'in kaleciye baskı uğrayarak attığı akıl dolu gol bazı rakiplerimizin ve esprili bir başkanımızın kaleciyle ilgili şüphe duymalarını sağlamış olabilir. Kayserispor'da arka göbekte oynayan ikiliden Eren'in ileride başarılı olacak bir savunma oyuncusu olacağını düşünüyorum. Hakemin vasat bir yönetim gösterdiği fikrindeyim. Lehimize verdiği penaltı kararında bence hatalıydı. Çünkü top oyuncunun vücudundan ele geldi. Maçtan sonra Volkan Demirel'in açıklamaları  nasıl asil bir oyuncu gurubuna sahip olduğumuzu ortaya koyuyordu.

Geçen hafta çok iyi oyun ve son saniyede gelen galibiyet, bu hafta ki kolay galibiyetle birlikte ritm bulmaya başladık. Dia ve Sow döndükten sonra hücum gücümüz de artacak ve her zorluğa rağmen şampiyonluğun en önemli adaylarından birisi olacağımıza şüphe yok.

Fenerbahçemiz, yaklaşık 2 yıldan bu yana (22.02.2010) tam 33 maçtır Kadıköy'de yenilgi yüzü görmüyor. Ayrıca, son 5 yılda 5 ana branşta boğazın karşı yakasındaki diğer büyük takımların  BİRER şampiyonluğu varken Fenerbahçe'nin 17 (ON YEDİ) şampiyonluğu bulunmaktadır. Ve bu başarının mimarı Aziz Yıldırım'dır. Bir an önce O'na kavuşmak dileğiyle...

Saygılar, sevgiler...

18 Ocak 2012 Çarşamba

Lefter & 90+6



Cuma günü  "Ordinaryüs" Lefter'i kaybettik. O Cemil Turan için de benim için de, minik bir Fenerbahçeli  için de LEFTER! Çünkü efsaneler yaşlanmaz ve ölmez... Son mektubunda Başkandan "hakkını helal" etmesini istemişti. Başkanın ona mektubu ise ulaştırılmamıştı. Nitekim Pazar günü duygusal anların yaşandığı cenaze töreninde o mektup başkanımızın kardeşi Ali Yıldırım tarafından okundu. Büyük kaptan Alex'in cenaze başındaki görüntüsü ve göz yaşları çok anlamlıydı. Kaptan, futbolcular adına yaptığı konuşmada da hayatındaki en önemli günün Büyükada'ya Lefter'e yaptığı ziyaret olduğunu ifade etti. Cenaze töreninde Lefter'in torunları da oldukça anlamlı konuşmalar yaptılar. Bütün spor kamuoyu Lefter'den övgüyle bahsetti. Herkes oradaydı. Efsane başkanlardan 90 yaşındaki Faruk Ilgaz'ın da orada olması çok anlamlıydı. Fakat Lefter'in helallik istediği TEK kişi cenaze töreninde yoktu. Neme lazım tutuklu yargılanıyor, cenaze töreni bahanesiyle kaçabilir, delil karartabilir vs.

Herkes oradaydı dedik ama en büyük Fenerbahçelinin cenazesinde olamayan bazı Fenerbahçeliler(!) de vardı.  Sanırım bu tören vasıtasıyla ilk kez acı gerçeklerle yüzleştiler. Onlar bir daha Fenerbahçe camiasında yer bulamayacaklar. Bir zamanlar Aziz Başkan'ın yerine geçeceği kaliteli Türk medyası tarafından pompalanan mevcut TFF başkanı Türk futbolunun en önemli isminin cenaze töreninde yoktu. Şu zor durumumuzdan nemalanmaya çalışan bir çok tatlı su Fenerlisi de yoktu. Gelemediler!! Lefter toprağa girerken efsaneleşmiş, onlar ise yaşarlarken ölmüşlerdi.

Siyasilerden; daha önceden "Lefter" hayranı olduğunu ifade eden başbakan her türlü protestoyu göze alarak oradayken, muhalefet olduğunu iddia eden iki partinin genel başkanı veya üst düzey hiç bir yöneticisi bu büyük insanın cenaze törenine katılma zahmetinde bulunmamışlardı. Aziz başkana gösterilen sevgi gösterileri  ve yapılan konuşmalar başbakanın bulunduğu bir ortamda verilebilecek en iyi mesajlardı. 


Efsane kaptan ile tanışabilme şansına sahip olanlardanım. Bundan 16 sene önce 1996 Mart'ında 2-0 kaybettiğimiz GS derbisi sonrası 128 numaranın son seferinde Kadıköy'e kadar sohbet etmiştik. Maç kalabalığı çoktan dağıldığı için 3-5 yolcu vardı otobüste. Koca kaptan, Oğuz Çetin'e, Bülent Uygun'a ve "kara çocuk" dediği Atkinson'a çok kızıyordu. Yenilginin verdiği sinirle "bunlar fitbolcu falan değil" diyordu. Mekanın cennet olsun LEFTER...

Maça gelirsek;

"Bugün fenerinmaçıvar" dediğimde "ne maçı bu hafta içi!?" tepkisini artık almıyorum etrafımdan. Bu duruma herkes alıştı. Zira, 7. pazartesi maçımızı oynadık. (4 tane de Cuma maçı oynadığımızı hatırlatalım)
21. hafta sonunda cumartesi-pazar oynadığımız maç sayısı toplam 5 (beş). Bu tablonun adil olmadığını sanırım aklı başında her takım taraftarı kabul edecektir. İstanbul dışından maça gitmek isteyen çubuklu sevdalıları, kombine kart sahipleri için artık sadece gülerek tepki verebildiğimiz haftalık maç programları ile karşılaşıyoruz. Buna rağmen Perşembe akşamı 2. lig ekiplerinden Konya Torku ile oynadığımız kupa maçımıza, ligin şu andaki liderinin Cuma akşamı oynadığı süper lig maçından daha fazla seyirci gelebiliyor. Bu malum takımın şu ana kadar sadece 2 defa cuma 1 defa da pazartesi maçı oynadığını notlarımıza ekleyelim.

İlk 45 dakikada Alex'in yokluğuna rağmen muhteşem bir Fenerbahçe vardı. Solda Caner, ortada Stoch ve arkalarında oynayan Baroni çok etkiliydiler. Önde oynayan Bienvenu çok eleştirilmesine, acemice goller kaçırmasına rağmen savunmayı sağa sola taşıma, alan açma konusunda takıma katkı sağladı. Emre'nin son haftalardaki etkisiz oyununun bu maçta da devam etmesi dikkat çekiciydi. Ama bir forvetin asıl görevi olan gol konusunda oldukça zayıf. Maçın son bölümünde 95 doğumlu Recep'in oyuna girmesinden sonra oynadığımız 4-6-0 taktiği forvet transferi gerçekleşmez ise sıkça başvuracağımız bir diziliş olabilir. Zira, Aykut Hoca bunu Ankaraspor'da sıklıkla denemişti. Kanatlarda defansın önünde Mehmet, Emre(Baroni), kanatlarda Dia, stoch ve ortada Alex, Caner'li bir diziliş ile de bu ligi götürebileceğimizi düşünüyorum.

Fazlasıyla hak ettiğimiz galibiyeti uzatmanın son saniyesinde alınca başta yayıncı kuruluş olmak üzere spor programlarında uzatma dakikaları hesaplandı ince ince.. Tabi o son saniye golünün oldukça rahatsızlık yarattığı yorumcuların yüz ifadelerinde kendini gösteriyordu. Uzatmanın başlarında yerde kıvranarak zaman çalmaya çalışan Yiğit İncedemir'in ters kafasıyla gelen gol adaletin tecellisiydi aslında.

2 Temmuz günü ligdeki şu tabloya bir liseli bile inanmazdı herhalde...Ve bu yaşatılanın adı kısaca SPORTİF DARBE!!

Yaşanan her şeye rağmen, her türlü desteği ve gücü arkasına alan takımdan sadece 4 puan gerideyiz.

Saygılar, Sevgiler..

6 Ocak 2012 Cuma

"58. Madde Değişmesin"


3 Temmuzdan beri yaşanan sürecin ilk anından bu yana Fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğu gibi "bir şey varsa düşelim" tavrını 'FBloggers' oluşumu olarak da benimsedik. Son günlerde kamuoyunda, soruşturmanın kulüpleri ilgilendiren sonuçlarını belirleyecek olan TFF Disiplin Talimatnamesi'nin 58. maddesinde değişiklik yapılması ile ilgili bir algı yaratılmıştır. Söz konusu maddenin içerik bakımından ele alındığında iddianamedeki suçlamalar baz alınırsa sadece Fenerbahçe'ye değil, adı geçen diğer kulüplere de cezai yaptırımları olacağı aşikardır. Kamuoyunda oluşturulan bu değişim algısı ve akabinde TFF tarafından Genel Kurul kararı alınması neticesinde -her ne kadar önem verilmese de- konunun en önemli muhatabı olarak biz Fenerbahçeliler de düşüncelerimizi belirtmek isteriz.

(Sürecin ilk gününden bu yana Fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğu gibi biz 'FBloggers" olarak da her şartta kulübümüzün yanında durduk. Kulübümüze yönelik yürütülen linç kampanyasına karşı durduk. Haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı takımımızın sahada akıttığı alın terine sahip çıkmak için Topuk Yaylası'na, Bağdat Caddesi'ne, Taksim'e koştuk. Moda'yı fenerlerle ışıldattık, Uzunçayır'da biber gazı yedik. Kulübümüze maddi destek sağlamak uğruna Fenerbahçe Kart'a, Feneriumlara koştuk. )

Biz "FBloggers" oluşumu olarak Fenerbahçemizin geçen seneki şampiyonluğunun tamamen hocamız ve futbolcularımızın emeği ve alın teri ile kazanıldığına sonuna kadar inanıyoruz. Sahadaki mücadeleden, Alex'in hırsından, Guiza'nın gözyaşlarından, Stoch'un o içten çabasından, Gökhan'ın arzusundan, Aykut Kocaman'ın alın terinden zerre kuşkumuz yok. Adil bir yargılama neticesinde Fenerbahçemizin ve yöneticilerimizin bu süreçten aklanacağı beklentisi ve umudunu taşıyoruz. Ancak soruşturma süreci boyunca kulübümüze yönelik haksızlıklara nasıl isyan edip karşısında dimdik durdu isek, soruşturmanın sonucunda beklentilerimizin aksine Fenerbahçemizin yöneticileri vasıtasıyla hukuksuz işlere bulaştığına kanaat getirilirse mevcut yaptırımların uygulanması beklentisi içerisindeyiz. Şunun bilinmesi isteriz ki "halkın takımı" olarak addedilen bir camianın mensupları olarak biz Fenerbahçelilerin haksızlıkların, hukuksuzlukların yanında olmamız mümkün olamaz.

Fenerbahçe Yönetim Kurulu, kulübün soruşturmadan aklanarak çıkacağına inanıyorsa bu süreci lekeleyecek, kafa karıştıracak çabalara ortak olmaktan kaçınmalıdır. Disiplin talimatnamesinin 58. maddesi adil bir yargılanma sonucunda harfiyen uygulanmalı ve Fenerbahçe suçlu bulunursa küme düşürülmelidir.

Saygılarımızla...
FBloggers