1 Aralık 2013 Pazar

NEREYE Tarık Ongun?


 
Bu da mı değil?!

Beşiktaş, Kadıköy'e Galatasaray ve Trabzon gibi korkak değil, futbol oynamak için gelmişti. Bu oyun anlayışı da hareketli ve zevkli bir maç izlememizi sağladı. Kadrolarda sürpriz sayılabilecek değişiklik; Ersun hocanın Webo yerine Emenike'yi tercih etmeseydi. Beşiktaş’ta ise geçen haftaki gibi Atiba'yı orta sahada değil Mota'nın yerine sol bekte izledik.


Kazanmak için ya da en azından 1 puan için gol atması gerektiği bilinciyle başlayan Beşiktaş, henüz 9. dakikada Almeida’nın Gökhan-Alves arasına attığı ara pasta Olcay'ın golüyle öne de geçtiler. Fenerbahçe'nin bu gole cevabı 3 dakika sonra soldan Caner'in pasına hareketlenen Sow'un şutunu tamamlayan Emenike ile geldi. Bu dakikadan itibaren iki tarafta gol aramaya devam etti. Takımımız Emenike ile net fırsattan yararlanamazken Beşiktaş orta sahada istekli görünmesine rağmen pozisyon üretemedi. Emenike’nin bu pozisyonda Atiba’yı sırtına alarak kaleye gitmeye çalışması, penaltı vb. arayışlar içinde olmayışı takımımızın futbol felsefesinin özetiydi aslında. Bence penaltı olan bu pozisyonun gündeme dahi gelmemesi de futbol basınımızın ayıbı. Fenerbahçe takım olarak önde basmaya çalışıyor ve rakibini çıkarmıyordu. Bu pozisyonların birinde Raul rakibinin baldırına basınca hakem kırmızı kartını tereddütsüz çıkardı. Maçın önüne geçmeyi çok seven bu elit hakemimizin durumunu bile bile Raul'un bu yaptığı affedilmez. Kariyeri boyunca üst düzey takımlarda başarıyla oynayıp (4 Premier Lig şampiyonluğu, CL şampiyonluğu, kıtalar arası şampiyonluk…) kırmızı kart görmeyip, Fenerbahçe’de 1 yıl içinde 3 kırmızı kart görmesi sadece kendisinin hatası olmasa gerek. Psikolojisi bozulmuş durumda. Bu duruma, olmayan tükürüğü rapor edebilen, olmayan “lan”ı duyabilen ama gözünün önündeki smaçı göremeyen başarılı hakemlerimizin de katkıları vardır herhalde.  
Eksik kalmamıza rağmen takımımız geri adım atmadı ve Emenike'nin asistinde Sow ile öne geçtik. Devre biterken yediğimiz 2 gol dün gece oynadığımız harika futbolun kusurlu 3-4 dakikasıydı. Yediğimiz 3 golde de ofsaytı bozan Gökhan'dı. Attıgı toplam 3 şut ile soyunma odasına rakibi eksik ve 3-2 galip giren Beşiktaş adına ilk devrenin öne çıkan isimleri Oğuzhan, Fernandez, Gökhan Töre degil Veli ve Almedia oldular.

2.devre başlarken durum bizim adımıza hiç iç açıcı değildi. Fakat ikinci devre sahada rakibini sürüklese eden 10 kahraman vardı. Uzatma bölümleri hariç kameralarda kaleci Volkan'ı görmedik desek aslında durumu özetlemiş oluruz. 70'te oyuna Veli'nin yerine giren Necmi'nin 2.sarıdan atılmasıyla,  Fenerbahçe rakibini sağlı sollu bunaltmaya  başladı. Kuyt'un 83'teki beraberlik golüne fazladan 40 dakika bir kişi eksik oynayan Fenerbahçe'nin yaptığı tempo inanılmazdı. Bir ara Beşiktaşlı oyuncular ayakta duramayacak hale geldiler. Öte yandan Fenerbahçe'de Alves ve Egemen dahi organize ataklara katılıp gol girişimlerinde bulundular. 60 dakika eksik oyanayan bir takımın 18 şut atması ve rakibine de yalnızca 6 şut imkanı tanıması sadece alkışlanır. Fizik kalite farkını maç sonunda Bilic dahi itiraf etti ki, Mehmet Topal, Alper Potuk, Kuyt başta olmak üzere ortaya koyulan futbola saygı duymayacak gerçek “futbolsever” olduğunu düşünmüyorum.

Futbolsever dedim zira sahadaki müthiş futbolumuza, oyuncuların emeğine saygı duymayan bir kişi vardı. Bütün tartışmalı pozisyonlardan bahsedecek olsak sayfalarca yazmamız gerekir. Hepsini geçtim, son dakikada maç 3-3 devam ederken Caner’in köşe vuruşunda, Mustafa Pektemek’in eller açık şekilde topun geçişini önlediği pozisyona penaltı çalamayan bir hakem Avrupa’da elit olsa ne yazar. Benim gözümde bir zavallı bundan sonra. Bu arada maç 2-3 devam ediyor olsa o pozisyona penaltı vereceğine de eminim. 93’te serbest vuruş düdüğünü bitiş düdüğü sanarak yanına koşan yardımcısı Tarık Ongun “yeter, rezil olduk bir an önce kaçalım” mı diyordu, yoksa niyeti mi belli ediyordu? 

Futbolun güzelliklerini konuşalım diyerek programa başlayan ve bence bunda başarılı olan hatta ötesine de geçebilen Maraton programını tebrik etmemiz gerekiyor. Maçta karşılıklı o kadar çok hakem hatası var ki; pozisyonlara tek taraflı bakarak neredeyse “Beşiktaş hakem mağduru oldu” algısını yaratmak kolay iş değil! Alves’in Ersan'a hava topundaki faulüne kırmızı yorumunu yapıp, Veli’nin kırmızı kartından hemen sonraki Oğuzhan’ın 2. sarıyı görmesi gereken faulü tartışmalı pozisyonların içine dahi sokmamak, Lig Tv’nin puan farkının lehimize açılmaya başladıktan sonraki yayın politikasının göstergesidir. Ayrıca, maçın spikeri Melih Gümüşbıçak, Veli’nin atıldığı pozisyon için “kim kimi çekiyor yorum sizin” yorumunu yaparken Pektemek’in smacı sonrası dilini yuttu. Almeida’nın attığı 3. Golde ise bize Neuchatel Xamax maçını ve sevgili İlker Yasin’i hatırlattı.


Raul haricindeki oyuncularımız dün akşam gösterdikleri mücadele ile eminim ki tüm taraftarlarımızı gururlandırmıştır.

Hababam temalı koreografi hoş bir düşünceydi. 


Aç kapıyı Veysel Efendi ŞAMPİYON geliyor!   

Saygılar, sevgiler…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder