Siyaset, meclis sıralarına sığamamaya
başlayınca hayatın her noktasına sirayet etmeye başladı. Halk arasında, yazılı
ve görsel basında, karşılıklı iki gurup oluşmuş durumda. İlgili, ilgisiz her
toplumsal olayın arkasında bir komplo teorisi aranıyor. Münferit bir olayı iki
farklı basın kuruluşundan izlediğimde “aynı olay mı, nasıl yani?”…şeklinde dumura
uğruyorum. Tarafsız yayıncılık ilkesine uyan, yakınından geçen bir basın
kuruluşu bulmak neredeyse imkansız. Bir taraf olup, bel altı bel üstü bir
şekilde karşı tarafa vurmak ortak tek amaç olmuş durumda. Bu iki gurup içinde herhangi
objektif bir yoruma tahammül yok. Hemen “öteki” taraftan olmakla itham
ediliyorsunuz. Kısaca toplum olarak psikolojimiz bozuldu. Bu sene Kadıköy’de
oynanan iki maçta (Eskişehir, Sivas) karşılıklı atılan sloganlara tabiri caizse
“sinir olmuştum”. Kendi görüşüm bu işlerin yerinin kesinlikle stadyumlar
olmadığı yönünde. Tribün toplumun en kozmopolit oluşumlarından birisi olduğu
için bu tartışmalara girmek sahadaki takımına hiçbir yönden yarar sağlamayacaktır.
Atılan sloganla hiçbir taraftar görüşünü değiştirmeyecektir. Bu tartışmaya
girerek yapılan tek şey, o an orada bulunma sebebinin aksine hizmet etmek
olacaktır.
Pazar akşam her sonucun bize
yarayacağı düşüncesinin verdiği keyifle televizyon karşısına geçtim. Fakat
maçın sonu maalesef gelmedi. Beşiktaş taraftarları sahaya daldığı anda sosyal
medyaya düşen iki farklı görüş; “Çarşı’ya komplo”… “Çarşı derbiyi terörize etti”
şeklinde idi. Öncelikle şunu söylemeliyim, futbolu bilen, takımını gerçek anlamda seven taraftar sahaya girmez. Yani sahaya atlayanların çoğunluğunun herhangi bir tribün gurubu üyesi olduğunu sanmıyorum. Büyük çoğunluğunun münferit ve çok maça gitmeyen ilk girenlerin ise fevri karakterler olduklarını düşünüyorum. Öte yandan Çarşıya bir komplo kurulduğu iddiası ise çok uç bir komplo teorisi. Bu yorumları yapanların hiç
birisinin tribün kültürünü bilmedikleri açıktır. Neymiş efendim sahaya girenler
“Ya Allah Bismillah Allahuekber” sloganı atarak girmişler.” “Çarşı böyle bir
slogan atmazmış”. Bu cahilce yorum maç akşamından beri twitter fenomenlerinin
dilinde, hatta bazı TV kanallarının haber bültenlerinde. Çok komik. Zira, tribün
jargonunda bu ifade; savulun, saldırıyoruz, sahaya iniyoruz, korkun bizden”
anlamındadır. Bunu tribünü birazcık bilen hangi siyasi görüşten insana
sorarsanız sorun, değişmez. Çarşı da bir tribün gurubudur ve diğer guruplar gibi içerisinde her türden insan bulunur.
Peki taraftar sahaya neden girdi?
4’te 4 ile 76 bin seyircinin önüne çıkılmış. 1-0 öne geçip iyi de oynuyorsun.
Aptalca iki savunma hatası ile geriye düşüyorsun, buna hakem hataları ekleniyor.
Bu durumda güvenlik zafiyeti olan bir statta saha iki kişinin atlaması bu
sayının bine çıkması için yeterli. Sahaya ilk girenlerden hakeme, x oyuncuya
sinirlenerek giren olduğu gibi, herkes atlıyor diye eğlencesine atlayanlar
büyük çoğunluktur. Galip gelmen halinde rakibini kaosa itecekken sahaya atlayarak kendi takımına kendi elinle zarar verdin.
Öte yandan tahrik edenin hep aynı
oyuncu gurubu ve takım olması, lobinin hep bu takımdan yana çalışıyor olması da
üzerinde durulması gereken bir başka konu. Şampiyonluğun ilan edilmesinden
sonraki hafta Kadıköy’de yenilgiye rağmen orta sahada yaşananlar hala
hafızalarımızda. O gün de bir izdiham olabilirdi ama FB taraftarı sahada galip
gelen oyuncularını alkışlamayı tercih etti.
Pazar akşamki derbi ile ilgili
olarak aklıma takılan 2 soru var. Birincisi, LİG TV’de defalarca tekrar edilen,
bir federasyon yetkilisinin söylediğini ifade ettikleri; “hakem içeri girdi,
artık çıkamaz, talimatlar böyle”. Peki meşhur sulu derbide hakem kaç defa
soyunma odasına girip çıkmıştı ve o ortamda maç nasıl tamamlanmıştı?
Bir diğeri; maçın devam edip
etmeyeceğini beklerken LİG TV muhabiri, GS yöneticisi Lütfi Arıboğan’ın hakem
ve gözlemcilerle birlikte hakem odasında olduğunu ifade etti. Bir süre sonra da
spor camiası maçın sonucunu GS yöneticisinden öğrendi. Merak ettiğim başka
kimsenin alınmadığı hakem odasına söz konusu yönetici hangi sıfatla girmişti? Gerçi
Türk futbolunda son dönemde her taşın altından aynı adam çıkıyor ve bu durum değerli
basınımız tarafından nedense hiç sorgulanmıyor.
Fenerbahçemize gelirsek; yarın açıklanacak
derbi sonucuna göre yeni lideriz. Giderek takım havasına giriyoruz. Umarım yarın
resmen şekillenecek puan durumu sezon sonuna kadar değişmez. Taraftarımızın
siyasi çatışmalara girmeyerek, ortak hedefte bir araya gelmeleri bunun ilk
şartı diye düşünüyorum.
Saygılarımla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder