14 Nisan 2014 Pazartesi

Son 4


Antalyaspor maçına kadroda görmeye alıştığımız 6 oyuncudan yoksun çıktık. Buna rağmen Kulübemiz genç takım oyuncularımız ağırlıklı olsa da sahaya çıkan 11 oldukça iyiydi.

Rakip Antalyaspor, son galibiyetini 2.yarının ilk haftasında almış ve son 15 haftada sadece 1 galibiyet alarak kendini düşme potasının içinde bulmuştu. Dolayısıyla Kadıköy’de kazanmak istiyorlardı. Bu düşünce paralelinde çift forvet (Isaac, Diarra) ve sol önde ama oyun kurucu gibi oynayan Tita ile sahadaydı. İlk 45 dakikada duran toptan buldukları pozisyon haricinde silik bir futbol ortaya koydular. Bunda Fenerbahçe orta sahasında oynayan Selçuk-Raul ikilisinin savunma anlamında iyi oyunu etkiliydi. Fut Çapa, Gökhan Gönül’ün yokluğunda Fenerbahçe hücumlarının genelde soldan geleceğini tahmin ederek o kanadı Serkan ve asıl mevkii sağ bek olmasına rağmen bu maç özelinde önde oynayan Koray ile kapatmaya çalıştı. Bu sebeple ilk yarıda Fenerbahçe atakları nispeten boş kalan sağ taraftan Mehmet Topuz ile gelişti. Caner’in attığı enfes serbest vuruş golünde de, yediğimiz golde de faullerin kahramanı Salih Uçan oldu. Salih’i Kadıköy taraftarı çok seviyor, yaşı 35 civarı olanlar onu izlerken topu alışı-verişi ile muhtemelen Oğuz Çetin’i hatırlıyorlardır. Salih, sezonun son 5 maçına 11’de başlayarak maç eksikliğini bir nebze olsun kapatmalı. 

2.devrede maç 2-1’e bağlanmış gibi gözükürken gecenin yıldızı Kadlec bir diğer duran top golüyle Fenerbahçe’yi rahatlattı ve tarihimizin belki de en anlamlı şampiyonluğuna bizi bir adım daha yaklaştırdı. 

“Tarihin en anlamlı şampiyonluğu” diyorum çünkü kadrodaki tüm futbolcularımız şampiyonluğun en önemli getirisi olan CL’de (Şampiyonlar Ligi) olamayacaklarını bildikleri halde büyük bir azim ve hırsla mücadele ettiler. Bu süreçte özellikle 2.yarının başındaki maçlarda bugüne kadar görmediğimiz oyunlar oynandı. Rakiplerimizden birisinin önü her platformda ve saha içerisinde açılmaya çalışıldı. Biz CL gelirlerinden haksızca mahrum bırakılırken, hakkımız olan bu paralar rakiplerimize bir anlamda peşkeş çekildi.  Buna rağmen belki de lig tarihinin şampiyonluğunu en erken ilan eden takımı olacağız.

Bu sezonki ezici üstünlüğümüzün sebeplerinden birisi 3 sene Aykut Kocaman ile başlayan doğru transfer politikamız. Lafta değil gerçekten tekmeye kafa koyan Kuyt, kaçırdığı kritik gollerden sonra hırsından ağlayan Sow, saha içi ve dışındaki tavırları ile Topal, Webo, Egemen gibi karakterli oyuncular kadroya kazandırıldı. Bunun yanında, yine son 3-4 yılda transfer edilen Caner (1988), Alper (1991), Salih (1994) gibi özel oyuncularla şampiyonlukların devamı gelecektir.

Doğru transferlerin yanında  sezon başında göreve gelen Ersun Yanal da kadronun hakkını vererek ve her oyuncusundan en üst seviyede yararlanmayı başardı. Bunu bir örneğini dün Kadlec ile gördük. Sezon başında Sow daha sonra Emenike olayları sorun olmadan hocamızın liderliğinde aşıldı. Ersun hoca kadromuzun en önemli oyuncularından olan Raul’u da dışlamayıp, kritik haftalarda futbolcusundan son derece olumlu şekilde yararlandı.

Haftaya Bjk maçını kazanırsak şampiyonluğumuzu matematiksel olarak ilan ediyoruz. Bunun için diğer maçların sonucuna göre beraberlik de yeterli olabilir. Kaybettiğimizi dahi düşünsek büyük bayram için artık son 4 puan.

Bu hafta boyunca olimpiyat stadındaki bu maç ile ilgili çeşitli spekülasyonlar olacaktır. Burada kamuoyunun unutmaması gereken bir husus var; Fenerbahçe, sahaya rakibi kim olursa olsun kazanmak için çıkar! Hiçbir zaman “kupa sizin, lig bizim” yemeklerinde yer almamıştır, almayacaktır. 

Son 10 yılda farklı takımların şampiyonluk kutlamalarında sarı-lacivert dışında birçok rengi gördük. Fakat Fenerbahçeli yalnızca kendi takımının şampiyonluğuna sevinir.

Saygılar, Sevgiler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder