Antalyaspor maçına kadroda görmeye alıştığımız 6 oyuncudan yoksun çıktık. Buna rağmen Kulübemiz genç takım oyuncularımız ağırlıklı olsa da sahaya çıkan 11 oldukça iyiydi.
Rakip Antalyaspor, son
galibiyetini 2.yarının ilk haftasında almış ve son 15 haftada sadece 1
galibiyet alarak kendini düşme potasının içinde bulmuştu. Dolayısıyla
Kadıköy’de kazanmak istiyorlardı. Bu düşünce paralelinde çift forvet (Isaac,
Diarra) ve sol önde ama oyun kurucu gibi oynayan Tita ile sahadaydı. İlk 45
dakikada duran toptan buldukları pozisyon haricinde silik bir futbol ortaya
koydular. Bunda Fenerbahçe orta sahasında oynayan Selçuk-Raul ikilisinin
savunma anlamında iyi oyunu etkiliydi. Fut Çapa, Gökhan Gönül’ün yokluğunda
Fenerbahçe hücumlarının genelde soldan geleceğini tahmin ederek o kanadı Serkan
ve asıl mevkii sağ bek olmasına rağmen bu maç özelinde önde oynayan Koray ile
kapatmaya çalıştı. Bu sebeple ilk yarıda Fenerbahçe atakları nispeten boş kalan
sağ taraftan Mehmet Topuz ile gelişti. Caner’in attığı enfes serbest vuruş
golünde de, yediğimiz golde de faullerin kahramanı Salih Uçan oldu. Salih’i
Kadıköy taraftarı çok seviyor, yaşı 35 civarı olanlar onu izlerken topu
alışı-verişi ile muhtemelen Oğuz Çetin’i hatırlıyorlardır. Salih, sezonun son 5
maçına 11’de başlayarak maç eksikliğini bir nebze olsun kapatmalı.
2.devrede maç 2-1’e
bağlanmış gibi gözükürken gecenin yıldızı Kadlec bir diğer duran top golüyle
Fenerbahçe’yi rahatlattı ve tarihimizin belki de en anlamlı şampiyonluğuna bizi
bir adım daha yaklaştırdı.
“Tarihin en anlamlı
şampiyonluğu” diyorum çünkü kadrodaki tüm futbolcularımız şampiyonluğun en
önemli getirisi olan CL’de (Şampiyonlar Ligi) olamayacaklarını bildikleri halde büyük bir azim ve
hırsla mücadele ettiler. Bu süreçte özellikle 2.yarının başındaki maçlarda
bugüne kadar görmediğimiz oyunlar oynandı. Rakiplerimizden birisinin önü her
platformda ve saha içerisinde açılmaya çalışıldı. Biz CL gelirlerinden haksızca
mahrum bırakılırken, hakkımız olan bu paralar rakiplerimize bir anlamda peşkeş
çekildi. Buna rağmen belki de lig
tarihinin şampiyonluğunu en erken ilan eden takımı olacağız.
Bu sezonki ezici
üstünlüğümüzün sebeplerinden birisi 3 sene Aykut Kocaman ile başlayan
doğru transfer politikamız. Lafta değil gerçekten tekmeye kafa koyan Kuyt,
kaçırdığı kritik gollerden sonra
hırsından ağlayan Sow, saha içi ve dışındaki tavırları ile Topal, Webo, Egemen
gibi karakterli oyuncular kadroya kazandırıldı. Bunun yanında, yine son 3-4 yılda transfer edilen Caner (1988), Alper (1991), Salih (1994) gibi özel oyuncularla şampiyonlukların devamı gelecektir.
Doğru transferlerin yanında sezon başında göreve gelen Ersun Yanal da
kadronun hakkını vererek ve her oyuncusundan en üst seviyede yararlanmayı
başardı. Bunu bir örneğini dün Kadlec ile gördük. Sezon başında Sow daha sonra
Emenike olayları sorun olmadan hocamızın liderliğinde aşıldı. Ersun hoca kadromuzun
en önemli oyuncularından olan Raul’u da dışlamayıp, kritik haftalarda
futbolcusundan son derece olumlu şekilde yararlandı.
Haftaya Bjk maçını kazanırsak
şampiyonluğumuzu matematiksel olarak ilan ediyoruz. Bunun için diğer maçların
sonucuna göre beraberlik de yeterli olabilir. Kaybettiğimizi dahi düşünsek
büyük bayram için artık son 4 puan.
Bu hafta boyunca
olimpiyat stadındaki bu maç ile ilgili çeşitli spekülasyonlar olacaktır. Burada
kamuoyunun unutmaması gereken bir husus var; Fenerbahçe, sahaya rakibi kim
olursa olsun kazanmak için çıkar! Hiçbir zaman “kupa sizin, lig bizim” yemeklerinde yer almamıştır, almayacaktır.
Son 10 yılda farklı takımların
şampiyonluk kutlamalarında sarı-lacivert dışında birçok rengi gördük. Fakat Fenerbahçeli yalnızca kendi takımının şampiyonluğuna
sevinir.
Saygılar, Sevgiler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder