21 Nisan 2014 Pazartesi

Olimpiyat Stadı





Atatürk Olimpiyat Stadı açık ara en sevmediğim stat. Futbol havası yok, seyirci yok, oyunu etkileyen rüzgar ise her daim mevcut. Hooijdonk’lu ilk sezondaki GS-FB derbisi ve İstanbul bağımsız milletvekilinin sırtına çarparak rüzgârın şiddetiyle yediğimiz son yılların en ilginç golünü hatırlarsınız. Kışın değil, henüz Eylül ayında. O statta 1 Türkiye Kupası finali (GS), 1 Süper kupa finali (BJK), 1 Türkiye Kupası gurup maçı (Tokatspor) ve dün akşamla beraber 8 lig maçı oynamışız. Toplam 11 maçta aldığımız galibiyet sayısı sadece 3 (üç). 8 lig maçında ise tek bir galibiyetimiz var. Bu stadı sevmememiz için yeterli değil mi? O sebeple şampiyonluğun burada ilan edilememesine çok da üzülmedim.

Fenerbahçe kadrosunda benim için tek sürpriz; geçen haftanın başarılı oyuncusu Kadlec'in, Bekir'in cezası bitmiş olmasına rağmen 11'de olmasıydı. Kısaca Ersun hoca formayı adeletli dağıtıyor diyelim ve geçelim. 

Fenerbahçe oyuna iyi başladı ve Kuyt’un ince pasında Sow’un birinci sınıf santrafor golüyle öne geçti. Bu golün üstüne bundan sonra Sow’un kalitesini tartışmak anlamsız. İlk yarıda, Halis Özkahya sarı kartı olan Jones’u iki defa atamayarak maçın skorunu direk olarak etkiledi. Jones, Topal’ı topla alakasız pozisyonda arkasından çektiği pozisyona kart göstermemek hakem rezaletiydi. Özkahya, derbi gerilimi olmayan bir maçı dahi idare edemeyerek FİFA kokartını hiç hak etmediğini bir kez daha gösterdi. Devre sonunda, Almeida iki defa ofsayt pozisyonunda olmasına rağmen oyun devam edince, bir türlü geçiştirilemeyen Beşiktaş atağı sonucunda Motta’nın şutu ile skora denge geldi. Bu sene aleyhimize yapılan bariz hakem hataları ile kaybettiğimiz puanlara neyse ki ihtiyacımız yok!

Berabere biten ilk yarının ardından ikinci devre oldukça durağan geçti. Jones yerine mecburen oyundan ihraç edilen Motta’ya rağmen Fenerbahçe oyuna ağırlığını koyamadı. Artık her maç üzerine oynanan Emre’nin yerine oyuna giren Alper de yeteri kadar üretken olamadı. Emenike ve Sow’un geçmiş maçlara oranla daha hareketsiz oynamaları ileride üretken olamamamıza neden oldu. Son haftaların en iyisi Meireles ise dün akşam takımın kötülerindendi.  

Maçın sonundaki pozisyon oldukça ilginçti. Sakatlık sebebiyle oyunun durmasının ardından hakem atışı sonrası Dany, topu ayağından dizine alıp kafasıyla kalecisine aktarınca hakem oyunu durdurup, çift vuruşa karar verdi ve Dany’e sarı kart gösterdi. O an sanırım kimse ne olduğunu anlayamadı. Fakat en basit futbol kurallarını uygulayamayıp, yönettiği maçların bir çoğunu çığrından çıkaran Özkahya futbolcuların dahi kuralı bilmediği bu pozisyonda kural kitabına göre doğru karar vermişti. Hakemlerimiz keşke kitapta yazan kuralları ezbere bildikleri kadar “futbolu” da bilseler. İdmanlarında aralarında çift kale yapsalar, maç izleseler, maç taktikleri falan olsa. Bu pozisyon için 2 yorumum daha olacak; 1-Tolga topu eline almadığı için çift vuruş kararı saçma bir kural. 2-Dany’nin yaptığı cinliğe rağmen, kalecinin topu eline alamayacağını bilmemesi ilginç bir detay.

 “12 puan önde olduğu için topu auta attı” yorumunu yapanlara; şampiyonluğu garantilediği maçta küme düşen rakibine karşı penaltıyı kalecisine attıranları, kırmızı kart gören rakibine dilini çıkararak onunla dalga geçmeye çalışanları hatırlatmak isterim. Diyelim ki 12 puan değil 30 puan önde olalım,  burada maksat; rakibe saygı! Bu sezon boyu, hem oynadıkları futbol hem de saha içindeki duruşları ile rakip takım hocasının dahi övgülerini alan yüksek karakterli oyunculardan oluşan takımımla bir kez daha gurur duydum.

Şampiyonluk turunu devre arasında yaptığım tahminden bir hafta önce bu hafta Rize maçında atıyoruz. Yıllardır tribünlerde söylenen tezahüratlar nedeni ile sahamız bu hafta yine anlamsız şekilde erkek taraftarlarımıza kapalı. Hiçbir taşkınlığın olmadığı, yabancı madenin atılmadığı, Fenerbahçe-Antalya maçı için seyircisiz cezası verilebiliyorsa, ülkede seyircili okul maçı bile oynanmamalı! Gerçi biz, daha önceki dönemlerde kuruyemiş poşeti ile bile sahamızın kapandığını da biliriz! Kapamaya sebep olan tezahüratların veya benzerlerinin son 3 yılda TT Arena’da sadece 1 defa gerçekleştiğine PFDK üyeleri dahi inanmıyorlardır. Fakat böylesine kararlar nasıl çıkabiliyor, cidden aklım almıyor.

Sonuç olarak tahkimde karar bozulmaz ise bu güzel ana Fenerbahçeli kadınlar ile çocuklar tanıklık edecekler. En zor zamanlarda tribünleri doldurup, takımlarının yanında olarak aslında bunu hak ettiler. Ne yapalım, biz de kaldırımdan destek oluruz!

Sevgiler, saygılar..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder