15 Eylül 2014 Pazartesi

Kayıp 2 Puan





Milli maç arasından sonra Trabzon deplasmanından alınan 1 puan ilk bakışta kötü gözükmese de mevcut şartlar göz önüne alındığında benim için 2 kayıp puan.  Trabzon takımı hocası ve 11 oyuncu ile tamamen yeni bir takım. Bunun yanında Fenerbahçe’de Diego hariç her şey aynı denilebilir. 

Fenerbahçe 90 dakika boyunca oyunun tek hâkimiydi fakat bu üstünlüğünü üretkenliğe dönüştüremedi.  Buna, Trabzon’un 8 oyuncuyla savunma yapmasından ziyade önde oynayan oyuncularımızın hareketsizliği sebep oldu. Bugün okuduğum bazı yazarlar,  Trabzon’un akıllıca, oyunu kilitlediğini ve 1 puanı hak ettiğini yazmışlar. 90 öncesi Anadolu takımlarının futbollarını özlemiş olmalılar! Fakat ne ilginçtir ki; aynı yazarlarımız “total futbolun” da en hararetli hayranıdırlar. Özetle; skorun 0-0’da kalma sebebi, Trabzon ve gergin hocasının başarısı değil, Fenerbahçe’nin etkin olmayan oyunudur. Bu arada, Vahid Halilhodzic geçmişte de Trabzon’da görev almış olmasına rağmen bu sene spor basınımızın kendisine gösterdiği özel ilgiyi, yapılan övgüleri anlayabilmiş değilim. 

Özellikle 5.dakikadan su molasına kadar geçen süre oldukça ilginçti. Ev sahibi takım 11 kişi ile kendi sahasında değil ceza alanı içerisinde veya civarındaydı. Hakemin verdiği su molası (çok gerekli miydi emin değilim) bana, basketbolda üst üste basketler yiyen takımın hocasının aldığı teknik molayı hatırlattı. Fenerbahçe’nin hızlı taç atışını bile engelleyerek, yardımcı hakeme olan tavırlarıyla nasıl bir ruh halinde olduğunu belli eden Halilhodzic su molasını, elinde taktik tahtası olmasa da basketbol koçu edasıyla geçirdi. Bu moladan sonra oyun üstünlüğümüz azalsa da top kontrolü hep bizdeydi fakat devre arasına pozisyonsuz girildi. 

Arada en az 1 değişiklik gerekiyordu diye düşünüyorum. Şöyle ki; Sow ve Emenike’den her ikisi de hareketsiz oynayınca birinin fazla olduğu açıkça görünüyordu. İsmail Hocanın kadroda yaptığı tek önemli değişiklik Emenike’yi sağ kanatta Sow’u en önde kullanmasıydı.  Fakat müsabaka Trabzon’nun oyun anlayışından dolayı sanki 14’er kişi oynuyormuş gibi geçtiği için bu durum herhangi bir farklılık getirmedi. Her iki isim de istenilen form düzeyinde olmadıkları ve santrafor özellikleri de taşımadıkları için, ilk devre oynanan oyun görüldükten sonra bir tanesi Webo ile değişmeliydi. Sanırım İsmail Hoca’nın bunda sonra da yaşayacağı en büyük sorun tam olarak bu! Eminim ki iki isimden birini değiştirmeyi O da düşünmüştür fakat bir de oyuncu kriziyle uğraşmayı göze alamamış olabilir. Hatırlarsanız Sow ve Emenike geçen sezona da benzer şekilde başlamış ama ilk haftaları kulübede geçirmişlerdi (Geçen sezon Sow Konya deplasmanından sonra Eskişehir maçında 7 dakika oynamış, sonraki 2 hafta kadroda yer almamıştı. Emenike ise 6, 7, 8, 11 ve 12. haftalarında oyuna 2.yarılarda girebilmişti) Sezonun devamında ise bu iki isim 11’in değişmezleri olmuşlar ve şampiyonluğa büyük katkı sağlamışlardı.

Durağan oyunda dikine oynayabilecek Alper ve kalabalık Trabzon savunması arasında etkili olabilecek Webo oyuna oldukça geç girdiler. Gökhan ve Caner’in etkisiz oyunları ile kanatlardan etkili olamadık, kapalı savunmayı aşmanın diğer yolu olan uzaktan şutu ise çok az denedik. Denediğimiz anlar da zaten gole en fazla yaklaştığımız anlar oldu. 

Takımımızda görevini yerine getiren oyuncular Emre ve Alves'ti. Emre dün akşam iyi futbolunun yanında sakin kalmayı da başardı. Alves kendi görevini yaptığı gibi Bekir’in de eksiklerini kapatmaya çalıştı. Zira Bekir fazlasını yapmak isterken, gereksiz hatalar yapıyor. Topal, 2 başarılı denemesiyle belki de galibiyeti getiren golü yapabilirdi fakat dönen topları toplama ve kesicilik bakımından eski günlerinin gerisindeydi. Gökhan Gönül aynı formsuz görüntüsüne devam etti. Hücumda etkin olamadığı gibi, karşısında oynayan Waris de maçın en göze batan oyuncusu oldu. Bu mevkide geçtiğimiz sezon olduğu gibi M.Topuz da düşünülmeli.

Kadroyu gerektiği zamanda etkin bir biçimde kullanabilirsek hedefe her takımdan çok daha yakın olduğumuzu düşünüyorum. Fakat çok üstün olduğumuz GS maçından sonra benzer bir üstünlük kurduğumuz Trabzon’a karşı da gol bulamamamız mutlaka teknik ekibin üzerinde çalıştığı bir konudur. 

Bu beraberliğe ben dahil bir çok Fenerbahçeli üzüldü evet ama duruma bir de karşı taraftan bakalım; 3 Temmuz sonrasında "düşman"ına karşı oynadığın 10. karşılaşmada galibiyet sayın 0 (SIFIR). Son 6 maçta yaşadığın gol sevinci sayın yine 0 (SIFIR)! Sinir bozucu olmalı.

Sevgiler, saygılar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder