Fenerbahçe, dün akşam G.Antep önünde de GS, Karabük ve
Trabzon maçlarında olduğu gibi topa sahip olarak ve oyuna hükmederek başladı. Fakat ilk 45’te aklımızda kalan tek pozisyon
sağdan Gökhan’ın getirip, Emenike’nin yakın mesafeden kaleci Eray'a nişanladığı
şut. Ceza alanı içerisine kanatlardan Caner, Kuyt ve Gökhan ile sayısız orta
yapılmasına rağmen tehlike yaratılamadı. Bunda rakibin kendi ceza alanında
kalabalık olması yanında zaten hareketsiz oynayan Emenike ve Sow’un geriden
yeterince desteklenememesi de etkili oldu. Emre, Diego ve Topal’ı rakip ceza
alanında neredeyse hiç göremedik. Hâlbuki orta üçlüden en az ikisinin skora katkı
sağlaması için rakip 18’de daha sık bulunması gerekmekte. Maç sonunda çeşitli
kanatlarda yorumcuların ve hatta Okan Buruk’un G.Antep’in cesur futbolundan
bahsetmesi şaşırtıcıydı. Sahaya kâğıt
üzerinde 3 forvetle çıkabilirsin fakat o forvetlerden ikisi bek gibi
oynuyorlarsa “oyunu güzelleştirmekten” bahsetmemelisiniz. Gerçi ligimizde şu
anda hücum etmek değil savunmak revaçta. Örneğin Trabzon henüz golü olmamasına
rağmen 2 puanı var. Oynadığı üç maçta da 2 gol ortalamasını tutturan tek takım
Gekas farkıyla Akhisar Belediyespor.
Yapılan ortalar ve uzaktan denemeler sonuç vermeyince
2.yarıya elimizdeki en iyi ceza sahası golcüsü Webo ile başlanacağından
emindim. Fakat İsmail Kartal oyuna müdahale gereği duymadı. Dakikalar 55’i
gösterdiğinde ise, müdahale en olmaması gereken yerden geldi. Bir pozisyonda
kaptanın eleştirisine karşılık veren Emenike taraftarın çok sert tepkisiyle
karşılaştı ve O da kendince taraftara tepki verdi. Taraftarın bu ıslıklı tepkisi, Emenike
özelinde forma adaletini ve takım disiplinini sağlayamayan, zamanında oyuncu
değişikliğini yapamayan teknik ekibe, son yılların en önemli sezonunda
geçmişteki hocaların emeklerini hiçe sayarak, oyuncuların paralarını vererek
başarının geleceğini düşünenlereydi sanki! 55.dakikadaki bu hadiseye kadar süper
ligin çok üzerindeki temposuyla, pozisyon sayısı az olsa da oyunun tek hâkimi
Fenerbahçeydi. Bu andan itibaren moraller bozuldu ve Kadıköy'e 0-0’a için
gelmiş rakibe pozisyonlar verdik. Bu arada, bu pozisyonlardan en önemlisinde
G.Antepli Oğulcan'ın ofsayt pozisyonunda olduğu da atlanmamalı. 79.dakikada
Gökhan’ın arkadan itilmesi-çekilmesi (ama az(!))sonunda 3 puanı hanemize
yazdık. Tabi ki bu penaltı ile kazanılan 3 puan tüm gündemin önüne geçmeyi
başardı. En son bir rakibi penaltı golüyle 1-0 yendiğimizden bugüne (29 Ekim
2005) 9 yıl geçtiğini düşünürsek, hele 2010-11 sezonundaki G.Antep maçında
çalınmayan penaltılar düşünüldüğünde Fenerbahçe düşmanlarının bu tepkisini
normal karşılamak lazım. Maç sonunda etikten bahseden G.Antep başkanı geçen
sene çapraz bağ ameliyatı olmuş Bruma’yı hangi etik değerlere istinaden
kiralamıştı acaba? Bunlar normal, söz
konusu Fenerbahçe’ye vurmak ise hepsi bir araya gelebilirler. Benim
anlamadığım, objektif görünümlü, çarşı-pazar hayranı tatlı su Fenerlileri. Bu,
başka bir yazının ana konusu olabilir.
İç meselemize dönecek olursak; Süper Kupa maçı ve 2 lig
maçında görüldü ki, Sow ve Emenike henüz istenilen seviyede değiller ve bir
arada oynadıklarında birisinin fazlalığı belli oluyordu. Bu durum hafta içinde
basına “İsmail Hoca Sow’u kulübeye oturtacak” haberleri ile yansıdı. Fakat hoca
muhtemelen küsecek ve sorun çıkaracak oyuncu ile uğraşmamak adına yine kadroyu
bozmadı ve muhtemelen daha büyük bir soruna sebep oldu. Futbol karmaşık, zor
bir oyun değil. Eğer takımınızın oturmuş bir sistemi var ise "teknik" anlamda
hocanın etkisi çok fazla olmayacaktır. Dolayısıyla teknik direktörlük işi, tam
da dün akşamki olayın yaşanmaması adına olay öncesinde alacağı önlemler noktasında önem arz ediyordu. Umarım bu konuyu önümüzdeki haftalarda
tekrar konuşmak zorunda kalmayız. Rakiplerimizin durumu ortadayken, yine Nisan
ayında atacağımız şampiyonluk turu çok muhtemel görünürken bu sorunlar
oyuncuların bizzat kendileri tarafından çözülmeli. Zira mevcut şartlarda
sorunları çözmesi gerekenler bu yeterlilikte görünmüyorlar.
Bir başka önemli konu ise, tribünlerimizin durumu.
Fenerbahçe, 2.ligden bir ekiple hafta içinde soğuk kış günlerinde oynadığı kupa müsabakalarında dahi taraftarından bu kadar mahrum kalmamıştı. Yönetimin
öncelikli konusu bu olmalı ve pasolig, kombine sebep her ne ise sorun bir an
evvel çözülmeli, tribünlere küsen, çeşitli nedenlerle kombine satılmayan
taraftar guruplarıyla Fenerbahçelilik ortak noktasında buluşulmalıdır.
3 haftada alınan 7 puan gayet iyi bir başlangıç olmasına
rağmen zirveden 5 puan gerideymişiz gibi oluşan hava lehimize olabilir.
Yönetim, teknik ekip ve taraftar gurupları gibi önemli sorunlarımız olsa da
oturmuş kadrosu ile şampiyonluğun en büyük favorisi yine Fenerbahçe’dir.
Not: Bu blogda, son iki sezon güncellemesiyapılmamasınarağmen 2002-2003’den itibaren 10 sezondaki penaltı sayıları ileilgili yazımızı hatırlatmak isterim. Malum, gündem penaltı!
Sevgiler, saygılar…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder