3 Mayıs 2011 Salı

"2-0 yenmiş olalım"


Centilmen başkanımız geçen Pazar’dan sonra bir haftalığına esprilerine ara verip sert açıklamalar yapmış, Fenerbahçe’nin Buca karşısında 3-1 gerideyken kazandığı penaltıyı acımasızca eleştirmiş, Gökhan Gönül’ün oyundan atılması gerektiğini iddia etmişti. Fenerbahçe’nin 5-3 kazandığı maçtan sonra gelen liderlik belli ki germiş başkanı ve tabii Türkiye’nin en beyefendi (!) teknik direktörünü.

2.yarı boyunca aldığımız 13 galibiyette, Buca maçı 3-1 iken lehimize verilen penaltı dışında elle tutulur bir dayanağı olmayan rakibimiz önceki haftalarda, rakip takım kalecilerini zan altında bıraktı, yardımcı hakemlerin memleketlerini inceledi ama her söylediklerini en geç iki hafta sonra kendileri yaşadı. Bu 13 maçın 6 tanesi deplasmanda geri düştükten sonra kazanılmış, 6 tanesi de Kadıköy’de gol yemeden kazanılmış maçlar. 14 maçtan berabere kaldığımız Bursa maçı dahil kötü oynadığımız sadece 2 maç gösterilebilir. (Kasımpaşa, Buca) Oysa ki rakibimizin iyi oynayarak kazandığı maç sayısı üçü geçmez. Bu haftaya kadar son dakikalarda gelen tek farklı galibiyetler. Net bir pozisyon söylemek yerine genellemeyle “hakem mağduruyuz” edebiyatını işlediler hep. Hafta içersinde sürekli Aykut Kocaman’ın açıklamalarından bu yana penaltı atamadıklarını ve bunun ilginç olduğunu belirttiler ama “şu maçta”, “şu pozisyonda” diyemediler. Halbuki rakiplerinin daha 2 hafta önce oynanan maçta otoritelere göre 3 bana göre 2 net penaltısı verilmemişti. Hırsın ve inanmışlığın sonucunda son dakika golüyle gelmişti o galibiyet. O son saniyede galibiyet gelmese bugün herkes mutluydu ya da Buca maçında penaltıya rağmen Buca maçı 3-2 kazansaydı her şey yolundaydı. Halbuki bütün Türkiye şu gerçeği unutuyor; ilk yarıda Trabzon’da oynanan maçta Mert Günok, Colman’ın penaltısını kurtarmasaydı, ikili averaj ve avantaj Trabzon’daydı. Ayrıca, şunu net olarak söyleyebilirim ki  bugün rakibimiz İstanbul’un diğer iki takımından birisi olsaydı yarış çoktan lehimize sona ermiş olurdu.

Pazar günü sahalarında oynadıkları maçta açtıkları pankart, rakibimizin duygularını, gerçek yüzünü ortaya koyuyordu aslında.

“Günahların Takımı Fenerbahçe”…Türkiye’de bu konuda itham edilecek son takım Fenerbahçe’dir. Son 5 yılda 2 defa son maçta şampiyonluğu bırakan FENERBAHÇE…Son hafta o şekilde Fenerbahçe’den başka bir takımın şampiyonluğu bırakacağına ihtimal vermiyorum. Söz konusu iki 2.liği GURURUMUZ, alnımızın akı olarak görüyorum ve iyi ki FENERBAHÇELİYİM diyorum…

Bu hafta yaptıkları açıklamalar, geçen haftaki acaba mı düşüncelerine sünger çekti. Başkan, Sabiha Gökçen havalimanında, Trabzonspor’un haksız yere kazandığı penaltı ve akabinde rakiplerinin 10 kişi kalmasını, daha net bir pozisyonda ise rakiplerinin haksızlığa uğramasını nasıl değerlendirdiğini soran gazetecilere dikkat edin maç 3-0 bitti, “çıkarın penaltıyı 2-0 yenmiş oluruz” diye nüktedan bir yanıt veriyordu sevimli ve sempatik başkan. Hemen her maçtan sonra hakem diyerek mazlum edebiyatı yapan hocamız da tartışmalı pozisyonlardan ziyade 11 ve 10 rakamlarıyla kelime oyunu oynuyordu. Aslında Fenerbahçe’nin şampiyonluk yarışında yer aldığı son 3 mücadelede mazlum edebiyatının ne kadar işe yaradığını görerek aslında son derece stratejik davranmaktalar. Centilmen hocamızın, Burak Yılmaz’ın ceza alanının 2 metre dışında hafif bir dokunuşla kendini yere bırakmasıyla kazanılan penaltı sonucunda gelen gol sonrası yaşadığı sevinç gerçekten görülmeye değerdi. Basınımızın centilmenlik abidesi ilan ettiği hocamızın bu resmi bütün karizmasını bitirmiştir. Bu arada ilk yarıdaki Gaziantep-Trabzon maçı berabere devam ederken maç ilginç bir penaltı ve kırmızı kart kararıyla sonuçlanmış, maçın hakemi Bünyamin Gezer ev sahibi takımın büyük tepkisini çekmişti.

Belediye maçından bahsedemedim bile. Maça müthiş başlayıp, kusursuz bir 30 dakika oynadık ve bence rahat bir galibiyet aldık. Büyük kaptan Alex’in önderliğinde, bütün takımın müthiş isteği ve hırsıyla bir maçı daha kazandık. Baroni’yi izlerken tüylerim diken diken oldu. Artık o bile hırslı, güçlü ve sorumluluk alıyor.

Teknik heyet, yedek, as bütün oyuncular ve taraftar herkes şampiyonluğa inanmış durumda. Mücadele büyük, şu çirkin ortamda gelecek şampiyonluk bence tarihimizin en önemli şampiyonluğu olacak. Önümüzde 3 hafta var ve rakibimizin daha ne kadar çirkinleşebileceğini bekleyip göreceğiz. Şampiyonluk büyük olasılıkla yine son maça kalacak, Takımda hiç birisini diğerinden ayırmadan hepsine güveniyorum. Ama şunu da düşünmeden edemiyorum; yürekler üçüncüyü kaldırabilir mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder