25 Nisan 2011 Pazartesi

Gözyaşları - Liderlik



Trabzonspor Cuma günü geçen haftalarda yazdığımız  gibi Eskişehir karşısında 2 puan kaybetti. Bu kaybı bekliyorduk, çünkü Trabzon iyi oynamıyor, zayıf rakiplerini güçlükle son dakikalardaki şans golleriyle yeniyordu, üst sıradaki rakipleri de maçlara çok fazla konsantre olamadığından tek farklı kolay galibiyetler alıyordu. Ama Bülent Uygun’lu Eskişehir maça asıldı ve kazanabileceği maçtan 1 puanla ayrıldı…

Gün harika başlamıştı. Öğlen erkek voleybol takımımız Arkas serisini bitirerek şampiyonluğu uzandı. Açıkçası bu sene erkek voleybol takımızın şampiyon olabileceğini düşünmüyordum. Güne harika başlamıştık. 2’de 2 olduk takım sporlarında. Akşam üstü bu defa erkek basket takımımız onca eksiğe rağmen Efes’i mağlup etti liderliği garantiledi ve olası eşleşmeye 1-0 önde başlama avantajını yakaladı. 5 branşta da şampiyon olabilmenin hayali bile çok güzel ve bu hayal çok uzak değil…

Haftanın ilk maçı istediğimiz gibi sonuçlanınca İzmir’e liderliği almaya gittik. Maçtan önce LİG TV kameraları, tıklım tıklım sarı-lacivert çubuklu formalı tribünleri ve güzel İzmir’i gösterirken aklıma son şampiyonluğumuzu burada Deivid’in golüyle kazandığımızı hatırladım…

Kadro:

Benim için tek sürpriz Stoch’un yerine Caner’in oynuyor olmasıydı. Zira Niang’ın cezası sebebiyle yabancı kontenjanı açılmıştı.

Volkan Demirel (6): Yenilen gollerde hatası yoktu. Maç 2-1 devam ederken başarılı bir kurtarışı var.
Diego Lugano (5): Bugün kritik bir atağı kesmesine rağmen başarılı bir gününde değildi. Arkaya adam kaçırdı.
Joseph Yobo (5): 2.golde ağır kaldı. Arkaya adam kaçırdı.
Gökhan Gönül (8): 2.yarıda takımı adeta sürükledi. Sağ taraftan sayısız bindirme yaptı.
Andre Santos (7): Bu hafta da golünü atarak, orta sahanın kanat adamlarının yapamadığını yapmaya devam ediyor. Savunma anlamında olmasa da hücuma iyi destek oluyor.
Christian Baroni (5): Çok iyi bir maç çıkarmadı. Riske girmiyor ve oynadığı bölgeye rağmen çok fazla koşmuyor. Formayı kaybedebilir.
Emre Belezoğlu (7): Mükemmel bir gol attı. Eski gücünde olmasa da orta sahanın en başarılı oyuncularındandı.
Mehmet Topuz (7): Çok mücadele ediyor, takımı için her şeyini ortaya koyuyor. Fakat üretkenlik sağlayamıyor. Alex’in attığı beraberlik golünün hazırlaycısıydı.
Caner Erkin (6): İyi niyetliydi ve çıkana kadar çok koştu. Çok başarılı bir maç çıkaramayınca ikinci yarıda oyundan alındı.
Alex de Souza (8): Klasik Alex. İlk yarıda hiç yoktu sahada. 2.yarıda 2 golle maçı çevirdi. Kafa golü mükemmeldi.
Semih Şentürk (6): Guiza’ya yaptığı mükemmel asist dışında olumlu bir hareketi yoktu. O pas da günü kurtarmaya yetti.
Miroslav Stoch: Son maçlarda oyuna sonradan girmesine rağmen belirleyici olabiliyor. Girdikten sonra sol tarafa hareket geldi. Formayı kapabilir.
Daniel Guiza: Girdikten 30 saniye sonra galibiyeti getiren golü attı. Savunma arkasına en iyi sarkan forvetlerden.
Özer Hurmacı: Son dakikalarda maçı tutmak için oyuna girdi.



Bucaspor maça oyunu geride kabul ederek ama alan daraltmaya çalışarak başladı. 4-5-1 şeklinde bir diziliş söz konusuydu. Sol önde görmeye alıştığız Erkan Taşkıran sol bekte, yılların stoperi Erman sağ bek, ön libero Onur Tuncer ise Ediz ile birlikte stoper mevkiindeydi. Önlerindeki Ragıp, Leko, Jebrin üçlüsü ile de orta sahayı kapatmaya çalıştılar. Soldan Mendy, sağdan Musa en uçta oynayan Abdulkadir’e destek olmaya çalıştılar. Ev sahibi adına maçın en iyi oyuncusu kuşkusuz 2 gol 1 asist yapan Abdulkadir’di. Bucaspor artık bir dahaki yılın planlarını yapmaya başlamalı. Ligimizde seneye yine İzmir takımı olmayacak olması üzücü. Bu sonuçla birlikte Galatasaray’ın ligde kalması matematiksel olarak da kesinleşti. Ezeli(!) rakibimizi tebrik ediyoruz…

Fenerbahçe’nin liderlik hırsıyla baskılı başlayacağını düşünüyordu büyük çoğunluk benim gibi. Takım, kaptanları gibi durgundu. Pas yapılıyor, fakat top bir türlü etkili olunabilecek bölgeye aktarılamıyordu. 14. dakikada Musa ile soldan etkili gelmeye çalışan Buca kazandığı köşe vuruşunun devamında yine Musa ile sürpriz bir gol buldu. Golün dönüşünde Emre mükemmel bir golle takımını hayata skor olarak döndürse de oyunun gidişatı çok parlak değildi. Pozisyon yoktu, galibiyet için 2. yarıyı beklemeye hazırlanırken, Ragıp savunmanın arkasına çok akıllıca bir pas attı, bu pozisyonu Abdulkadir iyi bir vuruş ve golle sonuçlandırınca tüm Fenerbahçeliler acaba mı demeye başlamışlardır heralde…

Devre arasında Baroni-Stoch değişikliği bekliyordum. Fakat Akut Hoca aynı kadroyla devam etmeyi tercih etti. Oyun da kadro gibi aynıydı 2. yarı başında. Semih top eziyor ve Niang’ı anmamıza yol açıyordu. Jebrin’in 2.golün hemen hemen aynısı pasında Abdulkadir 3. golü atınca “bitti” demeyen Fener taraftarı yoktur herhalde. “Bari beraberliği yakalayalım” dedim sinirle. Çünkü farkın 3 puan olması demek, 2 beraberlik beklemek anlamına geliyordu. Ama bu forma, 1989’da, 2001’de imkansızları yapmış, gitti denilen maçları çevirmişti. 57’de Stoch-Caner değişikliği ve hemen ardından gelen penaltı golü, ümitlendirdi.  Penaltıyı değerlendirecek olursak; Tarafsız hakem yorumcularının penaltı yorumu yapacaklarını düşünüyorum. Çünkü Ediz’in kasıtlı oynaması olmasa da ellerinin vücudundan ayrı olması kural gereği penaltıyı gerektiriyor. Bu maçta, rakip kaleciyi konuşamayacaklarına göre bu pozisyonu konuşacaklardır. Umarım bunu konuşurlarken, geçen haftaki Gaziantep ve daha önceki Bursa maçlarındaki penaltı pozisyonlarını da konuşurlar.

61.dakikada gelen Mehmet Topuz-Alex yapımı gol galibiyetin habercisiydi aslında. Kaptan bu sene kafa gollerine de alıştırdı. Havada bekleyip topu o güzel kafasıyla buluşturup topu tam gitmesi gereken yere yolladı. 70. dakikada oyuna giren Guiza, sadece 32 saniye sonra, en iyi yaptığı şeyi yapıp savunmanın arkasına sarkarak öldürücü vuruşunu yaptı ve şampiyonluğu müjdeledi belki de göz yaşlarıyla…

Galibiyet çok önemliydi hele ki 3-1’den sonra. Üst üste 6. deplasmanda da yenik durumdan maç çeviriyoruz. Bu haftadan itibaren maçlar aynı anda oynanacak ve bu durumun Trabzon’da strese yol açacağını düşünüyorum. Kulağı sürekli bizim maçta olacak. Haftaya iki takımın da rakipleri tehlikeli. Gaziantep’in 2 hafta önceki performansını görebilecek miyiz merakla bekliyorum.

Artık 4 maç kaldı, her şey bizim elimizde. Ama 4 maçı da kazanmak demek 17’de 16 yapmak demek. Böyle bir performansın daha önce görüldüğünü sanmıyorum. Takımın bu hırsıyla da puan kaybedeceğini düşünmek de pek mantıklı değil.

Bugün Türkiye’nin ¾’ünü, voleybol ve  basketbolden sonra futbolda da fazlasıyla üzdük. Halbuki ne kadar da umutlanmışlardı…

İzmir’den lider dönüyoruz, umarım Sivas’tan da ŞAMPİYON olarak döneriz…




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder