Ligimizde neredeyse bütün takımlar iki ön liberonun önüne ikisi kanatlarda üçlü orta saha ve tek forvetle sahaya çıkıyorlar. Farklılık sadece orta alandaki oyuncu tercihlerinin hücuma ya da savunmaya yönelik olmasından kaynaklanıyor. Erciyes de geçen milli maç arasından önce karşılaştığımız Trabzon'un defansif taktiğiyle sahadaydı. Fuat Çapa'nın ekibi 11 kişi topun arkasına geçip üçlünün kanatlarında oynayan oyuncularla da beklerimizi kovalayıp, alan daraltarak oyunu karambole dönüştürmeye çalıştı. Genelde bu taktikle sahaya çıkan rakiplere karşı; 10 oyuncumuzun da hücum anlamında katkı vermesi ve iki golde de olduğu gibi topu en çabuk şekilde doğru adamla buluşturmamız gerekiyor. Ayrıca, Egemen-Webo arasındaki mesafeyi mümkün olduğunca daraltarak rakibe baskıyı daha önde yapmamız gerekiyor.
Dün,
Fenerbahçe 11’inde en göze çarpan şey tamamen farklı isimlerden oluşan orta
saha üçlümüzdü. 8 maç bize şunu gösterdi ki; Ersun Hoca, savunma önünde mutlaka
Mehmet Topal -Selçuk Şahin ikilisinden birini oynatıyor. Bu iki isim de sezon
başından beri bu güveni boşa çıkarmıyorlar ve oldukça başarılılar. Diğer iki
isim için aday sayısı epey fazla gibi gözükse de, hoca için ilk tercih Raul
Meireles gibi görünüyor. Dün akşam sıkışan oyunda, topun hızlı şekilde yön
değiştirilemeyişi, orta sahanın ileriye yeterince sert basamaması Raul’u diğer
orta saha oyuncuları arasından öne çıkarıyor. Zira, Baroni-Emre ikilisi ortada
biraz yumuşak kaldılar. Dün akşamın başarılı oyuncularından birisi de
haftalardır kötü durumdaki Gökhan Gönül’ün yerine oynayan Mehmet Topuz’du. Garip
olacak belki ama ben bu süreçte Gökhan’ın sakatlığının çok da kötü olmadığı fikrindeyim. Bu kadar sık sakatlanması ve son dönemdeki formsuz hali takım arkadaşlarının Gökhan hakkında basına da yansıyan ortak kanısı mı acaba diye düşünüyor insan. Haftalardır kusursuz oynayan Egemen son saniyede gelen çok kritik 3 puanın
kahramanlarından birisiydi. Hem olası bir gol pozisyonunu engelledi, hem de
hakemin maçı bitirmesine fırsat vermeden çok seri şekilde topla öne çıkararak
en doğru anda pasını Baroni’ye aktardı. Ayrıca, milli takım için ilk tercih
edilmesi gereken stoper olduğunu da göstermeye devam etti.
Kayseri’de
klasik deplasman durgunluğunun aksine maça hızlı girip 9. dakikada öne geçtik.
Bu dakikadan rakibin ilk şutta golü bulduğu 22.dakikaya kadar da iyi oyunu
sürdürdük. Bu dakikadan devre sonuna kadar ise oldukça etkisiz kaldık. 22.dakikada
yediğimiz bu serbest vuruş golünün Volkan Demirel hatası olduğunu düşünüyorum.
26-27m. mesafeden yapılan bir vuruşta 3 kişilik barajla kaleyi ortalayarak
pozisyon alan standart bir kaleci, ayak içi sert yapılan o vuruşa müdahale
edebilirdi. O mesafeden yapılan bir vuruşta, bir tarafa barajı alıp, diğer
tarafta pozisyon alırsan, baraj üzerinden atılacak sert bir topa yetişme şansın
azalır. Son dönemde yediğimiz serbest vuruş golü sayımız biraz fazla gibi
sanki. Bu sebeple, Avrupa’nın sayılı kalecilerinden olan Volkan Demirel ve kaleci
antrenörümüz Murat Öztürk bu konu üzerinde durmalılar düşüncesindeyim.
Hakem
Halis Özkahya, geçen yılki GS maçından sonra ilk kez Fenerbahçe maçındaydı ve
kolay sayılabilecek bir maçta dahi vahim hatalar yaparak MHK’ya Fenerbahçe
maçları için doğru tercih olmadığını gösterdi. Sow’un diz bölgesine atılan tekmeye
faul dahi çalmayışı, Caner’e ikili mücadele sonucu düştüğü pozisyonda
gösterdiği anlamsız sarı kart, devamında Caner’in acemice hareketlerine 2.
Sarıyı gösterememesi aklının karışık olunduğunu gösteriyordu. O pozisyonda
Caner’i anında oyundan alarak, Türk hakemini tanıdığını gösteren Ersun Hocaya
da tebrikler. Çünkü, hakemin, söz konusu pozisyondaki hatasını telefi etmek için
alakasız bir başka pozisyonda oyuncusunu atacağını öngördü. Oyuncusunu da hatasından
dolayı cezalandırarak bir taşla iki kuş vurmuş oldu.
Emenike’nin
attığı maçın golü 94:29’da gelince Lig Tv’de Şansal Büyüka ve ekibi saniye hesabına girdiler, golde ofsayt aradılar ama nafile...Özellikle, İstanbul milletvekilimiz defalarca yaptığı "Caner atılmalıydı" ama.. serzenişleriyle duygularını gizleyemedi.
Kasımpaşa
maçından sonra son anda gelen ikinci üç puan ve oyuncuların gol sonrası
sevinçleri, her ne kadar Türkiye’nin ¾’ünün canını fazlasıyla sıktıysa da, 9
günlük tatilin son Pazarında tüm çubuklu sevdalılarına bir bayram daha
yaşattı.
Saygılar,
sevgiler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder