21 Ekim 2013 Pazartesi

90+5


Ligimizde neredeyse bütün takımlar iki ön liberonun önüne ikisi kanatlarda üçlü orta saha ve tek forvetle sahaya çıkıyorlar. Farklılık sadece orta alandaki oyuncu tercihlerinin hücuma ya da savunmaya yönelik olmasından kaynaklanıyor. Erciyes de geçen milli maç arasından önce karşılaştığımız Trabzon'un defansif taktiğiyle sahadaydı. Fuat Çapa'nın ekibi 11 kişi topun arkasına geçip üçlünün kanatlarında oynayan oyuncularla da beklerimizi kovalayıp, alan daraltarak oyunu karambole dönüştürmeye çalıştı. Genelde bu taktikle sahaya çıkan rakiplere karşı; 10 oyuncumuzun da hücum anlamında katkı vermesi ve iki golde de olduğu gibi topu en çabuk şekilde doğru adamla buluşturmamız gerekiyor. Ayrıca, Egemen-Webo arasındaki mesafeyi mümkün olduğunca daraltarak rakibe baskıyı daha önde yapmamız gerekiyor. 

Dün, Fenerbahçe 11’inde en göze çarpan şey tamamen farklı isimlerden oluşan orta saha üçlümüzdü. 8 maç bize şunu gösterdi ki; Ersun Hoca, savunma önünde mutlaka Mehmet Topal -Selçuk Şahin ikilisinden birini oynatıyor. Bu iki isim de sezon başından beri bu güveni boşa çıkarmıyorlar ve oldukça başarılılar. Diğer iki isim için aday sayısı epey fazla gibi gözükse de, hoca için ilk tercih Raul Meireles gibi görünüyor. Dün akşam sıkışan oyunda, topun hızlı şekilde yön değiştirilemeyişi, orta sahanın ileriye yeterince sert basamaması Raul’u diğer orta saha oyuncuları arasından öne çıkarıyor. Zira, Baroni-Emre ikilisi ortada biraz yumuşak kaldılar. Dün akşamın başarılı oyuncularından birisi de haftalardır kötü durumdaki Gökhan Gönül’ün yerine oynayan Mehmet Topuz’du. Garip olacak belki ama ben bu süreçte Gökhan’ın sakatlığının çok da kötü olmadığı fikrindeyim. Bu kadar sık sakatlanması ve son dönemdeki formsuz hali takım arkadaşlarının Gökhan hakkında basına da yansıyan ortak kanısı mı acaba diye düşünüyor insan. Haftalardır kusursuz oynayan Egemen son saniyede gelen çok kritik 3 puanın kahramanlarından birisiydi. Hem olası bir gol pozisyonunu engelledi, hem de hakemin maçı bitirmesine fırsat vermeden çok seri şekilde topla öne çıkararak en doğru anda pasını Baroni’ye aktardı. Ayrıca, milli takım için ilk tercih edilmesi gereken stoper olduğunu da göstermeye devam etti.

Kayseri’de klasik deplasman durgunluğunun aksine maça hızlı girip 9. dakikada öne geçtik. Bu dakikadan rakibin ilk şutta golü bulduğu 22.dakikaya kadar da iyi oyunu sürdürdük. Bu dakikadan devre sonuna kadar ise oldukça etkisiz kaldık. 22.dakikada yediğimiz bu serbest vuruş golünün Volkan Demirel hatası olduğunu düşünüyorum. 26-27m. mesafeden yapılan bir vuruşta 3 kişilik barajla kaleyi ortalayarak pozisyon alan standart bir kaleci, ayak içi sert yapılan o vuruşa müdahale edebilirdi. O mesafeden yapılan bir vuruşta, bir tarafa barajı alıp, diğer tarafta pozisyon alırsan, baraj üzerinden atılacak sert bir topa yetişme şansın azalır. Son dönemde yediğimiz serbest vuruş golü sayımız biraz fazla gibi sanki. Bu sebeple, Avrupa’nın sayılı kalecilerinden olan Volkan Demirel ve kaleci antrenörümüz Murat Öztürk bu konu üzerinde durmalılar düşüncesindeyim.

Hakem Halis Özkahya, geçen yılki GS maçından sonra ilk kez Fenerbahçe maçındaydı ve kolay sayılabilecek bir maçta dahi vahim hatalar yaparak MHK’ya Fenerbahçe maçları için doğru tercih olmadığını gösterdi. Sow’un diz bölgesine atılan tekmeye faul dahi çalmayışı, Caner’e ikili mücadele sonucu düştüğü pozisyonda gösterdiği anlamsız sarı kart, devamında Caner’in acemice hareketlerine 2. Sarıyı gösterememesi aklının karışık olunduğunu gösteriyordu. O pozisyonda Caner’i anında oyundan alarak, Türk hakemini tanıdığını gösteren Ersun Hocaya da tebrikler. Çünkü, hakemin, söz konusu pozisyondaki hatasını telefi etmek için alakasız bir başka pozisyonda oyuncusunu atacağını öngördü. Oyuncusunu da hatasından dolayı cezalandırarak bir taşla iki kuş vurmuş oldu.

Emenike’nin attığı maçın golü 94:29’da gelince Lig Tv’de Şansal Büyüka ve ekibi saniye hesabına girdiler, golde ofsayt aradılar ama nafile...Özellikle, İstanbul milletvekilimiz defalarca yaptığı "Caner atılmalıydı" ama.. serzenişleriyle duygularını gizleyemedi.

Kasımpaşa maçından sonra son anda gelen ikinci üç puan ve oyuncuların gol sonrası sevinçleri, her ne kadar Türkiye’nin ¾’ünün canını fazlasıyla sıktıysa da, 9 günlük tatilin son Pazarında tüm çubuklu sevdalılarına bir bayram daha yaşattı.


Saygılar, sevgiler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder