Hafta sonu rakiplerimizin puan kaybı sonrası zor geçecek
Eskişehir ve Sivas deplasmanları öncesi puan farkını açma şansımızı iyi
değerlendirdik.
Konya maçı kağıt üzerinde kolay görünse de bu sezon
Kadıköy’de oynadığımız ve puan kaybettiğimiz Beşiktaş ve Trabzon maçları da
dahil en sıkıntılı karşılaşmaydı. Basından okuduğum kadarıyla futbol
üstatlarımız bunu Konya’nın önde basarak Fenerbahçe’ye top yaptırmamasına
bağlamışlar. Bundan sonraki maçların da Fenerbahçe için zorlu geçeceğini buyurmuşlar. Fenerbahçe sahasında, Alves, Egemen Topal'a pres yap, Baroni ve Raul'a top aldırma, Fenerbahçe'yi yen(!) Ben ise bunun sırrının o kadar da kolay olduğunu düşünmüyorum.
Mesut Bakkal, Denizlispor, Gençlerbirliği, Ankaragücü ve milli takım maceralarında
Ersun Yanal’ın yardımcısıydı. Yani, Hocayı ülkede tanıyan bir kişi varsa o isim
Mesut Bakkal’dır. Dolayısıyla elindeki kadro çok daha kaliteli olsa da seni bu
kadar iyi tanıyan bir hocanın takımına karşı oynamak elbette ki zor olacaktır.
Belki bu faktörden daha önemlisi ise; devre arasında ağır idman yiyen takımımızın,
sert kamp temposunun etkisiyle rakiplerine karşı en büyük artısı olan fizik-kondisyon üstünlüğünü bir
türlü ortaya koyamamasıydı. Tam aksine rakibimiz bu anlamda daha üstün
gözüktü. Dün akşam hepimiz izledik ki, takımın en iyilerinden Mehmet
Topal dahil 1.devredeki gücüne ya da performansına yaklaşan oyuncumuz yoktu. Bu
durum da ikinci topları çoğunlukla bizden fizik olarak daha iyi durumdaki
rakibimize kaptırmamıza ve ikili mücadeleleri kaybetmemize sebep oldu. Böylece maçın belli bölümleri haricinde oyunun kontrolünü ele geçiremedik. Gollerimizin 2 stoperimiz Egemen ve Alves'ten gelmesi dünkü
maçın ne kadar zor geçtiğinin buna karşın 3 puan için ne denli istekli olduğumuzun ispatıdır aslında. Oyuncularımız maç temposuna girdikçe rakiplerin, oyunu kurdurmamak
için önde basmaları düşünüldüğü kadar etkili
olmayacaktır. Hatta bu durum arka taraflarını boşalatacakları için Sow ve Emenike gibi süratli oyuncularımızla lehimize bile dönebilecektir. Dün akşamın belki de 3 puandan
daha önemli görüntüsü takımın kazanma arzusunun ve şampiyonluk hırsının
aynen devam ediyor olmasıydı.
İzlediğimiz 18. Hafta maçlarının ardından Konyaspor’un ikinci
devre için en hazır takımlardan birisi olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca devre
arasının ligimizdeki en iyi transferini (Hleb) yaptılar. Mesut Bakkal ile düşme
korkusu yaşamayacaklardır. Konyaspor’da 3 sezondur düzenli olarak forma şansı
bulan 22 yaşındaki Selim Ay ve geçen sezon Porto’dan Kasımpaşa’ya gelen bu
sezon Konya’da izlediğimiz Djalma dün akşam dikkat çeken isimlerdi.
Maçın hemen başında, kulübemizin savunma oyuncuları ağırlıklı olması
dikkat çekiciydi. Kulübede en azından yaratıcılığından faydalanabilecek Salih
olabilirdi. Maçın devamında, rakip yorulunca koz olabilecek 3 oyuncunun en az
ilk 11 kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Örneğin geçen yıllarda Baroni’nin bu
şekilde sonradan oyuna girerek çok daha etkili olduğunu gördük. Bir şekilde
11’deki yabancı sayısını beşe düşürüp dört yabancı forvetimizden birini mutlaka
kulübede tutmalıyız.
Yediğimiz golün çok açık ofsayt olması dışında hakemler çok
kötü değillerdi. Bunu kazandığımız için söylemiyorum, bu gözler o statta ne
FİFA kokartlı hakemler seyretti. Bu tarz hataları ve farklı başka senaryoları önümüzdeki
haftalarda sıkça yaşayacağız. Kırmızı kart gören bir oyuncunun ertesi hafta
sahaya çıktığını gördükten sonra her şeye hazırlıklı olmalıyız.
Şu an itibarıyla kabaca bir hesapla, rakiplerimizin her hafta
kazanması durumunda bile 2 mağlubiyet 2 beraberlik yedeğimiz var. Başka bir
deyişle biz ilk yarıdaki performansımızın aynısını önümüzdeki 16 maçta yakalarsak
rakiplerimizin tüm maçlarını kazanması dahi onlara yetmeyecek. Aslında bu
hesaplara girmeden maç-maç ilerleyerek kendi işimize bakmamız en doğrusu. Alınacak
her puanın değerli olduğu çok kritik 2 deplasmana gidiyoruz. Bence 2 puan kötü
değil, 4 puan çok iyi, 6 puan ise ligi yüzde 80 bitirecektir.
Tribün ve güncel olaylarla ilgili naçizane kendi düşüncemi
paylaşmak istiyorum. Fenerbahçe tribünü Türkiye’den farklı değildir, her siyasi
düşünceden insan mevcuttur. Bütün gurupların kişisel ve tek taraflı bakmadan
FENERBAHÇE üst kimliğinde birleşmesi gerekir. Fenerbahçe tribününün işi koşulsuz
Fenerbahçe’yi desteklemektir. Bu sezon şampiyonluk hiç olmadığı kadar önemli,
dolayısıyla sahada olduğu gibi tribünlerde de BİR olunmalı ve hedefe bir an
önce ulaşılmalıdır.
Çocukluğumuzda Salı gününün gazetelerinden haftanın
takımını, kare asını falan okurduk. Bence bu hafta haftanın oyuncusu; yaklaşık
30 milyon TL’ye sezon başında Sporting Lizbon’dan transfer edilen, geçirdiği talihsiz sakatlığı sonrası elden çıkarılmaya çalışılan Bruma’dır.
Saygılar, sevgiler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder