3 Temmuz operasyonundan sonra, savunması alınmadan, son gün men
edilen Fenerbahçe’nin yerine Şampiyonlar Liginde oynadılar, kasalarını da buradan
gelen paralarla doldurdular. Aslında, söz konusu camia şampiyonluğun gerçek
getirilerinden hak etmediği halde yararlandı. Demem şu ki; haksızlığa isyan etmesi gereken camia
Fenerbahçe iken, bu şehrin insanları Fenerbahçe’ye karşı anlamsız bir
saldırganlık ve düşmanlık içerisindeler.
Aslına bakarsanız yaratılmaya çalışılan algının aksine, malum
camianın saldırganlığı sahada kazanamayınca, saha dışı siyasi oyunlarla 3
yıldır peşinde oldukları “kupa” ile başlamış değildir. 1995-1996 sezonu malum
deplasmanda maç öncesi yaşananlar futbol tarihimizde sabittir. Ama ben size başka
bir maçı hatırlatmak istiyorum, bu şehirde tamamlanamayan bir başka maç:
11 Nisan 1988 tarihli Milliyet Gazetesi |
Tarih 10 Nisan 1988. Galatasaray ve
Beşiktaş 66 puanla kıyasıya zirve yarışındalar. Malum takım 45 puanla şampiyonluk
yarışının 21 puan gerisindedir(bugüne yakın bir durum). Maça hızlı başlayan ev
sahibi Hasan Şengün (Dobi) ile 1-0 öne geçer. Beşiktaş 17.dakikada penaltı atışında Rıza Çalımbay ile durumu eşitler. Golden 3 dakika sonra tribünlerden taş yağmaya başlar ve yaklaşık 8 dakika
sonra başlayabilir. Burada malum takımın futbolcusu Serdar Bali’nin penaltı
atışı öncesinde ve sonrasında tribünleri galeyana getirdiği bizzat Ergun Ata tarafından 11
Nisan 1988 tarihli Milliyet gazetesinde kaleme alınır. Beşiktaş 34.dakikada Ali
Gültiken ile 2-1 öne geçer. 54. dakikada bu kez Feyyaz Uçar'ın golüyle skor 1-3 olur. Maçın 56.dakikasında oyun sahaya atılan taş ve diğer yabancı maddeler ile
yardımcı hakem Vahap Beyaz’ın yaralanması sonucu 2.kez yaklaşık 9 dakikalığına
durur. 70. dakikada Lemi Çelik skoru 2-3'e getiren golü atar. Müsabaka bu skorla devam ederken 72.dakikada Toroğlu, Aykut Canik'in Ali Gültiken'e müdahalesini penaltı olarak
değerlendirir ve tribünlerden sahaya yine taş yağar. Hakem Erman
Toroğlu 2-3 devam etmekte olan maçı 74. dakikada tatil ettiğini ilan eder.
Şampiyonluk veya herhangi bir iddiası
olmayan bir takımın oyuncularının ve taraftarlarının bu saldırganlığının sebebi
ne olabilir ki? Bir sezon önce Beşiktaş
tarafından kupası elinden alınmış, federasyon tarafından kendilerine
verilmemiş olabilir mi? Hayır tabi ki. Sebep yenilgiye tahammülsüzlük, rakibi düşman görmek.
20 Ocak 2002 tarihinde oynanan yine
malum takımın Beşiktaş ile oynadığı bir başka müsabaka 0-5 deplasman takımının
lehine devam ederken 85. Dakikada tribün olayları ve atılan yabancı maddeler sebebiyle
bu defa hakem Serdar Tatlı tarafından tatil edilir.
21 Ocak 2002 tarihli Milliyet Gazetesi |
Dün akşamın en önemli enstantanelerinden
birisi maç 0-0 devam ederken Mehmet Topal ile Mustafa Akbaş arasında yaşandı. Topal,
topu faulsüz şekilde kapmasına rağmen, rakibinin yerde kaldığını görünce oyuna
devam etmedi, önü boşalmasına rağmen topu centilmence taca bıraktı. Isınmaya çıktıkları andan itibaren sahaya atılan
kaldırım taşlarına, kapı kollarına, ses bombalarına, edilen galiz küfürlere rağmen! Bu kadar çirkinliğin içinde maç yarıda kalmasa da Fenerbahçe'ye galibiyeti getirecek sporcu ruhu. Öteki tarafta, Tribünden
atılan cisimle yerde kalan Emenike’yi hışımla kaldırmaya çalışan Aykut Demir’e
ne demeli? 2011’de Gençlerbirliği forması giyerken Fenerbahçe maçından sonra “bugün
Trabzon için oynadık” diyebilen Aykut Demir’e? Kafasına her türlü cisim
atıldığı için köşe vuruşunu kullanamayan Caner’i sürükleyerek o bölgeye götüren
Özer’e, Ersun hocaya küfür etme terbiyesini gösteren Özer’e ne demeli?
Ortak söylem; “Volkan gol sevinciyle
tahrik etti.”
Geçen hafta ceza almamak için Konya
deplasmanına taraftar götürmeyerek, Galatasaray’ın şampiyonluğu için her şeyi
yapmaya hazır olduklarını ifade edebilen, şehre girişte, ısınırken her türlü
çirkinliği yapmayı hak gören bir takıma karşı, şampiyonluk yolunda cehennem gibi bir deplasmanta atılan gole sevinmiş Volkan. Ama abartılı
sevinmiş. Ben evin içinde olmama rağmen Volkan’dan daha abartılı sevindim be!!
Caner köşe vuruşlarında tahrik etmiş. Amaç tahrik olsaydı köşe vuruşlarını, taraftarın bilendiği Emre Belezoğlu yapardı.
Sonuç olarak bizim adımıza güzel bir hafta oldu. Alper'in giderek artan formu, Emenike'nin geçen haftaki tutumundan sonra takımın bir parçası olmaya karar vermesi, Kadlec'in geldiğinden bu yana en iyi 54 dakikalık performansı sevindirici. Baroni'nin cezası sona erdi. Sakatlık sorunları olan Webo ve Egemen bir hafta daha kazandılar. En önemlisi İstanbul dışında 3 deplasmanımız (Gaziantep, Akhisar, Kayseri) kaldı.
Caner köşe vuruşlarında tahrik etmiş. Amaç tahrik olsaydı köşe vuruşlarını, taraftarın bilendiği Emre Belezoğlu yapardı.
Sonuç olarak bizim adımıza güzel bir hafta oldu. Alper'in giderek artan formu, Emenike'nin geçen haftaki tutumundan sonra takımın bir parçası olmaya karar vermesi, Kadlec'in geldiğinden bu yana en iyi 54 dakikalık performansı sevindirici. Baroni'nin cezası sona erdi. Sakatlık sorunları olan Webo ve Egemen bir hafta daha kazandılar. En önemlisi İstanbul dışında 3 deplasmanımız (Gaziantep, Akhisar, Kayseri) kaldı.
3 Temmuz 2011’den bugüne malum takımla oynanan
toplam dokuzuncu maçtı. Malum takımın bu 9 maçta galibiyet sayısı 0 (SIFIR), attığı gol
sadece 2 (İKİ). İkinci olarak 82 puan almayı
başardıkları (!) 2010-2011 sezonu hariç son 6 sezondaki puan ortalamaları ise yalnızca 54.
Yaşanan çirkinkler sonrası hakemin kararıyla
takımımızın soyunma odasına girmesiyle "...delikanlı Fener nerdesin
haney" tezahuratı yapan muhtemel hükmen mağlubiyetin sorumlusu taraftar gurubu gerçekten fıkralık. Ben güldüm ama şehrin aklı başında insanları oturup düşünmeliler.
18 pas sonunda Alper'in muhteşem asistinde Emenike’nin o golü var ya, Onur’un
göremediği; işte gecenin posteri o goldü!!
Saygılar, sevgiler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder