11 Mart 2014 Salı

Delikanlı Fener Nerdesin Haney..


3 Temmuz operasyonundan sonra, savunması alınmadan, son gün men edilen Fenerbahçe’nin yerine Şampiyonlar Liginde oynadılar, kasalarını da buradan gelen paralarla doldurdular. Aslında, söz konusu camia şampiyonluğun gerçek getirilerinden hak etmediği halde yararlandı. Demem şu ki; haksızlığa isyan etmesi gereken camia Fenerbahçe iken, bu şehrin insanları Fenerbahçe’ye karşı anlamsız bir saldırganlık ve düşmanlık içerisindeler. 
Aslına bakarsanız yaratılmaya çalışılan algının aksine, malum camianın saldırganlığı sahada kazanamayınca, saha dışı siyasi oyunlarla 3 yıldır peşinde oldukları “kupa” ile başlamış değildir. 1995-1996 sezonu malum deplasmanda maç öncesi yaşananlar futbol tarihimizde sabittir. Ama ben size başka bir maçı hatırlatmak istiyorum, bu şehirde tamamlanamayan bir başka maç:

11 Nisan 1988 tarihli Milliyet Gazetesi


Tarih 10 Nisan 1988. Galatasaray ve Beşiktaş 66 puanla kıyasıya zirve yarışındalar. Malum takım 45 puanla şampiyonluk yarışının 21 puan gerisindedir(bugüne yakın bir durum). Maça hızlı başlayan ev sahibi Hasan Şengün (Dobi) ile 1-0 öne geçer. Beşiktaş 17.dakikada penaltı atışında Rıza Çalımbay ile durumu eşitler. Golden 3 dakika sonra tribünlerden taş yağmaya başlar ve yaklaşık 8 dakika sonra başlayabilir. Burada malum takımın futbolcusu Serdar Bali’nin penaltı atışı öncesinde ve sonrasında tribünleri galeyana getirdiği bizzat Ergun Ata tarafından 11 Nisan 1988 tarihli Milliyet gazetesinde kaleme alınır. Beşiktaş 34.dakikada Ali Gültiken ile 2-1 öne geçer. 54. dakikada bu kez Feyyaz Uçar'ın golüyle skor 1-3 olur. Maçın 56.dakikasında oyun sahaya atılan taş ve diğer yabancı maddeler ile yardımcı hakem Vahap Beyaz’ın yaralanması sonucu 2.kez yaklaşık 9 dakikalığına durur. 70. dakikada Lemi Çelik skoru 2-3'e getiren golü atar. Müsabaka bu skorla devam ederken 72.dakikada Toroğlu, Aykut Canik'in Ali Gültiken'e müdahalesini penaltı olarak değerlendirir ve tribünlerden sahaya yine taş yağar. Hakem Erman Toroğlu 2-3 devam etmekte olan maçı 74. dakikada tatil ettiğini ilan eder.  
Şampiyonluk veya herhangi bir iddiası olmayan bir takımın oyuncularının ve taraftarlarının bu saldırganlığının sebebi ne olabilir ki? Bir sezon önce Beşiktaş  tarafından kupası elinden alınmış, federasyon tarafından kendilerine verilmemiş olabilir mi? Hayır tabi ki. Sebep yenilgiye tahammülsüzlük, rakibi düşman görmek.

20 Ocak 2002 tarihinde oynanan yine malum takımın Beşiktaş ile oynadığı bir başka müsabaka 0-5 deplasman takımının lehine devam ederken 85. Dakikada tribün olayları ve atılan yabancı maddeler sebebiyle bu defa hakem Serdar Tatlı tarafından tatil edilir. 

21 Ocak 2002 tarihli Milliyet Gazetesi

Dün akşamın en önemli enstantanelerinden birisi maç 0-0 devam ederken Mehmet Topal ile Mustafa Akbaş arasında yaşandı. Topal, topu faulsüz şekilde kapmasına rağmen, rakibinin yerde kaldığını görünce oyuna devam etmedi, önü boşalmasına rağmen topu centilmence taca bıraktı. Isınmaya çıktıkları andan itibaren sahaya atılan kaldırım taşlarına, kapı kollarına, ses bombalarına, edilen galiz küfürlere rağmen! Bu kadar çirkinliğin içinde maç yarıda kalmasa da Fenerbahçe'ye galibiyeti getirecek sporcu ruhu. Öteki tarafta, Tribünden atılan cisimle yerde kalan Emenike’yi hışımla kaldırmaya çalışan Aykut Demir’e ne demeli? 2011’de Gençlerbirliği forması giyerken Fenerbahçe maçından sonra “bugün Trabzon için oynadık” diyebilen Aykut Demir’e? Kafasına her türlü cisim atıldığı için köşe vuruşunu kullanamayan Caner’i sürükleyerek o bölgeye götüren Özer’e, Ersun hocaya küfür etme terbiyesini gösteren Özer’e ne demeli? 

Ortak söylem; “Volkan gol sevinciyle tahrik etti.” 

Geçen hafta ceza almamak için Konya deplasmanına taraftar götürmeyerek, Galatasaray’ın şampiyonluğu için her şeyi yapmaya hazır olduklarını ifade edebilen, şehre girişte, ısınırken her türlü çirkinliği yapmayı hak gören bir takıma karşı, şampiyonluk yolunda cehennem gibi bir deplasmanta atılan gole sevinmiş Volkan. Ama abartılı sevinmiş. Ben evin içinde olmama rağmen Volkan’dan daha abartılı sevindim be!! 

Caner köşe vuruşlarında tahrik etmiş. Amaç tahrik olsaydı köşe vuruşlarını, taraftarın bilendiği Emre Belezoğlu yapardı. 

Sonuç olarak bizim adımıza güzel bir hafta oldu. Alper'in giderek artan formu, Emenike'nin geçen haftaki tutumundan sonra takımın bir parçası olmaya karar vermesi, Kadlec'in geldiğinden bu yana en iyi 54 dakikalık performansı sevindirici.  Baroni'nin cezası sona erdi. Sakatlık sorunları olan Webo ve Egemen bir hafta daha kazandılar. En önemlisi İstanbul dışında 3 deplasmanımız (Gaziantep, Akhisar, Kayseri) kaldı.

3 Temmuz 2011’den bugüne malum takımla oynanan toplam dokuzuncu maçtı. Malum takımın bu 9 maçta galibiyet sayısı 0 (SIFIR), attığı gol sadece 2 (İKİ). İkinci olarak 82 puan almayı başardıkları (!) 2010-2011 sezonu hariç son 6 sezondaki puan ortalamaları ise yalnızca 54.

Yaşanan çirkinkler sonrası hakemin kararıyla takımımızın soyunma odasına girmesiyle "...delikanlı Fener nerdesin haney" tezahuratı yapan muhtemel hükmen mağlubiyetin sorumlusu taraftar gurubu gerçekten fıkralık. Ben güldüm ama şehrin aklı başında insanları oturup düşünmeliler.

18 pas sonunda Alper'in muhteşem asistinde Emenike’nin o golü var ya, Onur’un göremediği; işte gecenin posteri o goldü!!

Saygılar, sevgiler..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder