İçimden yazmak gelmiyor ama bu defa sebep, hakemler, TFF veya
dış mihraklar değil, bizzat takımın hali. Rakip takımın rahatça top
dolaştırarak taraftarının “oley” çekmesi 6 sezondur karşılaştığımız bir durum
değil. Akhisar Belediyespor, geçen sezon Nisan ayında şampiyonluğunu ilan eden Fenerbahçe’ye
karşı o kadar rahat bir galibiyet aldı ki, inanmak güç. Rakiplerini boğan,
içerde dışarda oyunun üstünlüğünü sürekli elinde tutan bir takımın 4 ayda bu
hale gelmesini taktik, oyuncu sakatlıkları, kadro seçimi vs. gibi saha içi
nedenlerle açıklayamazsınız. Fakat CL’ye direk katılma şansımızın olduğu sezon
öncesi geçmişe dönüp vah tüh demenin, göz göre göre yapılan yanlışları tekrar
konuşmanın anlamı yok.
Akhisar maçına lider olmak için çıktık fakat hafta bittiğinde
6 puan 0 averaj ile 6.sıradayız. Lig oldukça kısır bir görüntü sergiliyor. Hemen
hemen tüm takımlar önceliği savunmaya veriyorlar ve kolay mağlup olmuyorlar. Şampiyonluk
adaylarının durumu da ortadayken zirve yarışının 70’li puanlara ulaşmayacağı
düşünülebilir. Bu mantıkla, bazı deplasmanlarda yenilmemek şampiyonluk yarışında önemli olacaktır.
Umutsuzluğa kapılmayayım diyorum ama görünen durum hiç de iç
açıcı değil. Süper kupa maçından bu yana iyiye gitmesi gereken takım, haftalar
geçtikçe tanınmaz hale geliyor. Bundan daha kötüsü ise İsmail Kartal’ın maç
sonu açıklamaları. Hoca, takımın oyununun geliştiğini, istatistiksel verilerin
her hafta daha iyiye gittiğini söyleyebildi. Maçın hiçbir anında oyuna ortak
olamayan, son 3 haftada penaltı hariç golü olmayan takımı için “polyanacılık” yapabildi.
En sevmediğim ve başarılı olma şansı olmayan hoca tipi. Hoca sahadaki
rezaleti görmezden gelirse, oyuncu da bir şeyleri değiştirme gereği duymaz.
İsmail Kartal, suya sabuna dokunmadan, sorunlara günlük geçici çözümler veya
bahaneler bulmak yerine artık elini taşın altına sokmalı. Kendisine en önemli
sezonumuzda bu sorumluluk verildiyse gereğini yerine getirmeli. Geçen sezon
başında süper kupadaki GS mağlubiyeti, Konya’da 2-0 galipken alınan mağlubiyet
sonrası, yardımcılığını yaptığı hocasının “biz şampiyon olacağız, diğerleri
sıralamayı belirler” kararlılığını göstermeli. Bu sezon dışarıdan birinin gelip
takımı toparlayıp, hedefe varması çok zor. Zaten son dönemde sorunsuz
ayrıldığımız bir antrenör de olmadığından hoca değişikliği ile başarı olasılık
dışı. O halde İsmail Kartal, kulübedeki,
Samandıra’daki mevcut tedirgin, güvensiz görüntüsünden kurtulup, 1987 Samsun
deplasmanındaki Arap İsmail’i hatırlamalı! Biz kenarda çaresizce, olanları izleyen İsmail Kartal'ı değil, kavganın göbeğindeki Abdulkerim Durmaz ve Müjdat Yetkiner için sonunu düşünmeden yardıma koşan Arap İsmail'i bekliyoruz.
İsmail Kartal'ın elinde temelleri Aykut Kocaman
zamanında atılmış oturmuş bir kadro ve geçen yıl Ersun Yanal’ın geliştirdiği hücum
futbolu ile kazanmaya alışmış bir takım mevcut.
Bu sezonun telafisi olmadığı için iç sorunlarımızı erteleyip taraftarlar,
oyuncular, teknik ekip ve yönetim olarak hedefe odaklanmalıyız.
Geçen sezon bizim için Konya maçı sonrası başlamıştı, bu
sezon da Konya maçı ile başlasın!
Sevgiler, saygılar..