Fenerbahçe dün akşamki Kasımpaşa maçına 5 as oyuncusundan
yoksun çıktı. 11 oyuncu ile çıkıyorsan eksik sayılmazsın klişesi vardır. Bu
çoğu zaman kabul edilebilir. Fakat bu 5 eksik; takımımızın gol yükünü çeken 3
forveti (Sow, Emenike, Webo-24 gol), ve 20 lig maçında sadece 1 ve 2 maç
kaçırmış defans bloğunun en formda iki oyuncusu (Egemen ve Caner) ise takımın
kimyasının bozulması kaçınılmaz oluyor.
Fenerbahçe maça geçen hafta çalınan puanlarına isyan
edercesine agresif ve istekli başladı. Sahanın tartışmasız en iyi oyuncusu
Alper Potuk ve Holmen anlaşmazlığı ile ilk dakikalarda çok net bir pozisyondan
da yararlanamadı. Fakat o andan itibaren oyuncu profili topa sahip olma
kapasitesinde olmadığı için o müthiş arzunun karşılığı olan pozisyonlar ve gol
gelmedi. Ersun Hoca, Baroni yerine Holmen’i tercih ederek önde kuracağı baskı
ile sonuca gidebileceğini düşünmüş olmalı. Fakat görüldü ki; çok koşmak her
zaman sonucu getirmiyor. İlk yarı için işler hiç de iyi görünmüyordu. Devre
arası tribündeki hemen herkesin aklındaki değişiklik Holmen-Baroni idi ve hoca da
bas bas bağıran bu değişikliği çok huyu olmasa da devre arası yaptı.
Baroni’nin girişi ile pas kabiliyeti artan Fenerbahçe 2. yarı
ile beraber iyi görüntü vermeye başladı. 57.dakikada Kerem Şeraz’ın 2.sarı
karttan ihracı sonrası oyunun tamamen hâkimi olan takımımız sahanın en
kötülerinden Kadlec’in soldan bindirmesinde Mehmet Topuz’un pası ve Emre’nin
şık golü ile öne geçmeyi başardı. Fakat 79. dakikada son haftaların klasikleşen
Alves-Volkan ortaklaşa hatası ile gelen gol 55 bin kişiyi şok etti. 1 dakikalık
korkutucu sessizliği Bekir’in takipçiliği bozdu. O gol, maç öncesi yaşanan güzel
atmosferin ve şampiyonluk büyüsünün bozulmasının da önüne geçti.
Bir paragrafta da olsa kazandığımız maç olmasına rağmen, son
haftalarda dikkat çekmeye başlayan 3 oyuncumuzdan bahsetmek istiyorum.
Birincisi, en güvendiğimiz isimlerden biri olan 2. kaptanımız Volkan Demirel.
Gamsız diye eleştirdiğimiz Baroni dahi son haftalarda Volkan ile
kıyaslandığında Volkan’ın yanında "Müjdat Yetkiner" gibi duruyor. Dolayısıyla Volkan’ın genel
görüntüsü gelecek haftalar için oldukça düşündürücü. Biraz dinlendirilebilir
düşüncesindeyim. Zira oyuna kendisini verdiğinde Avrupa’nın en iyi
kalecilerinden birisi olduğunu biliyoruz. İkinci isim, birinci devrenin iyi
oyuncularından birisi olan Alves. Alves’e devre arası kampından sonra bir
haller oldu. Kasımpaşa’dan yediğimiz golü statta izlediğimde sol taraftan
süzülerek gelen topu rahatça Adem’e aldıran Kadlec ve klasik gollerinden birini
daha yiyen Volkan’a kızmıştım. Özeti izlediğimde ise Alves’in pozisyon hatasına
inanamadım. Bu formsuzluğu devam ederse formayı kaptırması çok uzak görünmüyor.
Son isim ise çapraz bağ ameliyatı sonrası eski formunun çok gerisinde olmasına
rağmen yüksek bir meblağa transfer edilen Kadlec. Kadlec’in iyi niyetini teknik
ekibimizin açıklamalarından biliyoruz. Fakat Kadlec’in diğer iki isimden farklı
olarak şu anki kapasitesi maalesef bu. Stoper mevkiinde, dün akşam oynadığı
bölge kadar sırıtmıyor. Fenerbahçe kazanmak zorunda olduğu için sürekli hücum
eden bir takım. Dolayısıyla kanat bekleri oldukça önemli. Sezon başında da
dediğim gibi Fenerbahçe’ye lig maçlarında stoper de oynayabilen bek değil
sol-sağ açık da oynayabilen bekler lazım. Geçen sezon 41 maçta ilk 11’de oynayan
ve bana göre hücum anlamında Kadlec’in çok önünde olan Hasan Ali, Caner’in ilk
alternatifi olmalıdır. Bu yorumu idman durumlarını bilmeden yapmak belki yanlış
ama saha performanslarına bakıldığında benim düşüncem bu yönde.
Alper Potuk’un müthiş futbolu ise dün akşamın güzelliklerinden
biriydi. Açıkçası uzayan transferine hiç sıcak bakmadığım Alper’in özgüvenli delici
futbolu takımımız için “yaşlı” diyenlere inat Topal-Salih-Alper orta saha
üçlüsü hayalimizi bana tekrar anımsattı. Kuyt dün akşam 5 ya da 6 defa ofsaytta
yakalandı. Ekran başında izleyenler bu duruma kızmış olabilirler. Fakat çok istiyor
ve sorumluluk alma çabasında. Bu durum da Feyenoord günlerinden beri çok nadir
oynadığı pozisyonda biraz zorlanmasına sebep oldu. Fakat mücadele azmini ayakta
alkışlamamak gerçekten haksızlık olur. Dün akşam hücumdaki her aksiyonun içinde
mutlaka Kuyt’ı gördük. Attığımız 2.golde de Emre’nin ortasına ilk vuruşu
yapan yine Kuyt oldu. Ve hemen her yazımızda eleştirdiğimiz Gökhan Gönül; dün
Alper’den sonra belki de takımın en iyi ismiydi. Bunda, önünde birlikte oynamaya
alışık olduğu Topuz’un da katkısı vardı diye düşünüyorum.
Bir dönem şampiyonluğu dillendirmeye başlayan Kasımpaşa 10 maçtır kazanamıyor. Akşam da hocasıyla oyuncusuyla kazanmaya değil, kazanmak isteyeni ve taraftarını germek için sahadaydılar. Maç sonunda hocalarının aceleci açıklaması ise ruh hallerinin özeti gibiydi.
Gece yarısı boğazın karşı tarafınan gelen "komik" basın açıklaması gösterdi ki, galibiyeti getiren ikinci golümüz sadece Kasımpaşa filelerine girmemiş. "Karşı" tarafın yöneticileri, ya futbol kurallarını
bilmiyorlar ya da klasik çirkin yöntemlerini devreye sokma peşindeler. Ofsayt diye açıklama
yaparak gülünç duruma düştükleri pozisyon 1995 yılındaki
“aktif-pasif adam” kuralı değişikliğinden bu yana ofsayt değil. Bu sezon benim hatırladığım 5 adet açık ofsayttan (Antalya, Kayseri,
Eskişehir, Erciyes ve Gaziantep) buldukları ve birçoğu da skor değiştiren golleri
hafızalarımızda. Buna karşın Fenerbahçe’ye, Beşiktaş ve Sivas maçında
verilmeyen net penaltılar, puan kaybettiğimiz yine Beşiktaş ve Karabük maçlarında
ofsayt gerekçesi ile verilmeyen nizami gollerimiz aklıma ilk gelenler.
Son söz; "Korkmadan Yürüyoruz Şampiyon Olacağız"
Son söz; "Korkmadan Yürüyoruz Şampiyon Olacağız"
Saygılar, sevgiler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder