25 Şubat 2014 Salı

Hakemler Formsuz(!)




Öncelikle futbol analizi okumak için yazıyı açanlardan özür diliyorum. Zira bu deplasmandan sonra da futbol yazmayacağım.


Güzel kızım, okul öncesi eğitim çağındayken yaşadığımız sorunlardan birisi her şeyden önde tuttuğu “kazanma, başarma hırsıydı”. Yanlış bir tutum olsa da ilerleyen yaşlarda bu duygusunun törpüleneceğini düşündüğümüzden o anlık mutsuz olmasının önüne geçmek amacıyla oynadığımız oyunda her seferinde bilerek kazanmasını sağlardık. Nitekim ilkokula başladıktan sonra düzenli devam ettiği voleybolun da etkisiyle bu olumsuzluğu yendik. Şimdi ise onun için önemli duygulardan birisi “adalet” ve eşit şartlarda yarışılması. En küçük iltiması dahi kabul etmiyor. Bu durum sadece benim kızımın değil 9-10 yaşına gelmiş hemen her çocuğun duygusudur. İlkokul çağındaki bir çocuğun dahi kabul edemediği iltimas ve eşitsizlik koca koca adamları ise nasıl oluyor da rahatsız etmiyor. 


Futbolu çok seviyorum, 1984-85 şampiyonluğumuzdan bu yana Fenerbahçe’yi severek takip ediyorum. 1990’lı yıllarda Cumartesi 5-6 saat bilet kuyruğunda, Pazar yine 5-6 saat Maraton tribünü önünde maç kuyruğunda beklemeyi, Perşembe öğleden sonra izin alarak Kadıköy’e yola çıkıp, sabah mesaiye yetişmek için hemen maç bitiminde Ankara’ya dönmeyi göze alacak kadar Fenerbahçeliyim. Ama son yaşananlar ve belki de yaşadıklarımızın sadece yüzde birini bilen kızımın akşamki gözyaşlarından sonra Türk futbolundan soğumak üzereyim. 1996-2000 yılları arasında yaşanan adaletsizliğin çok benzerini son 3 yıldır yaşıyorduk. Son haftalarda ise artık iyice zıvanadan çıktı.  En basitinden, takımımızın en formda oyuncusu, Egemen yapmadığı faul sonrası 2 haftadır oynayamıyor, bir başka oyuncu ise herkesin ve yardımcı hakemin gözü önünde attığı dirseğe, hakemlerin gözünün içine baka baka ettiği küfürlere rağmen sahada…


Dün akşam LİG TV’nin hakem yorumcusuna göre Fenerbahçe’nin 2 penaltısı verilmedi. Baroni’ye gösterilen kırmızı kart ise yüzde yüz hatalıydı. TRT’nin hakem yorumcusuna (kendisi 21.09.2011 tarihinde Karabük’te oynanan bir maçta haklı olarak bir kaleciye kırmızı gösterdiği için hakemliği bırakmak zorunda kalmıştı) göre Fenerbahçe’nin farklı iki pozisyonda penaltısı verilmedi ve kırmızı kart yüzde yüz hatalıydı. Sonuç; tartışılan 4 penaltı pozisyonu ve bir haksız kırmızı kart. Yediğimiz golün öncesindeki el pozisyonunu saymıyorum bile.


Evet,

Fenerbahçe kötü oynuyor…

Ersun Yanal’ın takımları hep böyle…

4 deplasmandır galibiyeti yok…

Maalesef hakemler formsuz ama art niyet yok herkese kötüler…

Bunlarla vicdanınızı rahatlatın “temiz-lig “çiler. Hatta ortak pankart da yaptırın!


Merkez Hakem Kurulu hangi kıstaslara göre hakem ataması yapıyor gerçekten şaşkınlık içeresindeyim. Fenerbahçe taraftarının damarına basarcasına üst üste yapılan hakem görevlendirmeleri bugün gelinen durumun ilk sebebidir. Gören, okuyan olur mu bilmiyorum ama futbolu yönetenleri yöneten(!) bu kurula bir-kaç soru yöneltmek istiyorum:


1-Sosyal medyada tuttuğu takımın formalı resimleri boy boy gezen ve geçmişte yaptıklarıyla (16.04.2011 tarihindeki Fenerbahçe-G.Antep maçının meşhur hakemi) Fenerbahçe taraftarının hiç haz etmediği bir hakemi elinizdeki onca hakeme rağmen bu maça atamaktaki amaç nedir? 

Serkan Çınar

2-29 Eylül 2013 tarihindeki Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçını kamuoyunun geneline göre başarıyla yöneten Serkan Çınar’ın söz konusu maçta aldığı puan nedir? O tarihten bu yana bir daha Fenerbahçe maçına çıkamadığı gibi, neden yalnızca 1(BİR) süper lig maçında görev alabilmiştir? Söz konusu maçta veya daha sonra çıktığı tek süper lig maçında (23.12.2012 Akhisar-Sivas) hangi vahim hatayı yaptığı için kara listeye alınmıştır?


3- MHK başkanı Zekariya Alp’e göre, Fenerbahçe’nin son iki deplasman maçında yaşanan hakem rezaleti, kendisinin bir takım aleyhine yapılan basit bir hakem hatasından sonra özür dilemek zorunda kaldığı durumdan daha mı kabul edilebilir bir durumdur? Kendisi yine kanal kanal gezip en çok mağdur edilen takımı ilan edecek midir?


Son soru; Şampiyonluk yolunda önleri kesilmeye çalışılan(!) bir kulübün Fenerbahçe-Kasımpaşa maçından hemen sonra yaptığı basın açıklamasındaki “Fenerbahçe zirvede yalnız mı bırakılmak isteniyor” sorusuna bir TFF veya MHK yetkilisi cevap vermeyi düşünüyor mu, yoksa gereği yapıldı mı?


Bir paragrafta yönetim kurulumumuza, Caner’i, “hangisini vereceksin lan” dediğini sanarak oyundan atabilen hayalpereste, tükürük halüsinasyonu görüp hakem raporunu değiştirme cüretinde bulanan zavallıya, Egemen’in faul dahi yapmadığı pozisyonda hışımla üzerine koşan voleybol hakemine düdüğünü astıramadınız ya, eski basketçi dün akşam o penaltıları o yüzden vermedi, Kemal Yılmaz isimli yardımcı o yüzden Baroni’nin rakibinden kurtulma çabasını tekme olarak gördü. Artık kamuoyuna duyurmayın, lütfen gereğini yapın!!

İyi yanından bakalım; Fenerbahçe 4.deplasman sonunda hakemlere yenilmemeyi öğrendi!


Son söz; Dün akşam, 90+3’te Gökhan Gönül kaleye giren topu çizgiden çıkardı ya, işte o an, Santos’un 90+4’te attığı golü hatırladım. Hakem aynı zat olduğu için değil!


Saygılar, sevgiler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder