18 Eylül 2011 Pazar

Sinir Bozucu TAKIM


Geçen sezonun 29.haftasında 16 Nisan 2011 tarihinde Gaziantepspor ile sezonun en kritik maçlarından birisini Kadıköy’de oynamıştık. Hafta içinde kupa maçı olmasına rağmen aşırı hırslı rakibe ve özellikle hakeme karşı verilen müthiş mücadelenin sonucunda hak edilen galibiyet 90+4’te gelmiş ve bu galibiyet tribünlerde hepimizi sevince boğmuştu. O gece Ankara’ya dönerken şampiyonluğa inanmıştım. Geçen yıl, pek bir iddiası olmamasına, hatta dört gün sonra çok daha önemli kupa yarı finali oynayacak olmalarına rağmen  inanılmaz hırsla mücadele eden Gaziantepspor kadrosu bir iki değişiklik dışında dün akşam ki kadronun neredeyse aynısıydı. Hürriyet’in yerine yeni transfer Gilles Binya, Murat Ceylan’ın yerine Orhan Gülle ve El Yasa’nın yerine de Serdar Kurtuluş oynuyordu. Fakat dün akşamki takımda geçen yıl Kadıköy’de gösterilen hırs, sinir ve isteği görmek imkansızdı. Son saniyede yenilen gol sonrası çimenlere yığılarak ağlayan futbolcular için dünkü maç sanki hazırlık maçı havasındaydı.  (yazı bu linkten okunabilir)

Gaziantepspor ilk 20 dakikayı atlattıktan sonra etkili olmaya başladı. 2. devrede her iki takımın da galibiyet şansının olduğunu düşünürken ev sahibi ekip 2. devrede oyundan tamamen düştü. Oyuna İ. Sosa’yı sokabilmek adına Wagner’i çıkarmak Tolunay Kafkas tarafından yapılan büyük hataydı bence.


Fenerbahçe Gaziantep’e yine oldukça eksik bir kadroyla geldi. Buna rağmen Aykut Hoca, sadece bir (1) sol bekinin oynayamadığı maçta alınan mağlubiyeti eksiklere bağlayan bir büyüğünü örnek almayarak doğru yolda ilerlemeye devam etmekte. Maça geçecek olursak; Fenerbahçe geçen haftanın aksine maça hızlı ve istekli başladı. 23. dakikada Danny’nin açık koluna rağmen verilemeyen penaltı pozisyonundan sonra oyundaki hakimiyetini kaybeder gibi oldu. Bu arada 2. haftada herkesin hem fikir olduğu verilmeyen 2. penaltımız oldu. Alex bu pozisyondan sonra bir de sarı kart gördü. Alex ile ilgili bir istatistik oldukça dikkat çekici ; oynadığı Avrupa Kupası maçlarında ortalama 11.4 maçta bir kart görürken Türkiye Liginde 5.7 maçta bir görüyor. Bu dakikalarda Gaziantep uzaktan şutlarla gol bulmaya çalıştı ve nitekim 27. dakikada Olcan’ın güzel serbest vuruş golüyle öne geçti. Mehmet Topuz’un sakatlığı sonrası sağ tarafa beklenmeyen şekilde Uğur Boral girdi. Beklenmeyen diyorum çünkü sahada 5 yabancı vardı ve 1-0 mağlup durumdaydık. Herkes gibi ben de Stoch yada Dia’nın hatta Bienvenu’nun gireceğini düşünmüştüm. Fakat Aykut Hoca’nın bu değişikliğinin ne kadar doğru olduğunu hemen bir dakika sonra gelen golün pasını Uğur verince anladık. Devrenin geri kalan bölümünde de Uğur hızıyla sağ tarafı oldukça etkili kullandı. 2. yarının neredeyse tamamında oyuna Fenerbahçe hakimdi. Özellikle Alex’in 2. golünden sonra Gaziantepspor maçı neredeyse bıraktı. Fenerbahçe’de kötü oynayan oyuncu yoktu fakat özellikle Caner performansıyla formayı vermem diyordu. Geçen yıl Caner bu tür maçlarda (kadrosu daha güçlü takımlara karşı deplasmanlarda oynanan) başarılı olabiliyordu. Geçen yıl bunu Eskişehir deplasmanında da görmüştük. Bir sonraki hafta Kadıköy'deki maçta etkisiz kalmıştı. Fakat bu maçta Caner geçen yıla göre oldukça farklı bir görüntüdeydi. 1. golde Ziegler’e verdiği asist pası, 2. yarı Semih’e verdiği ara pas geçen yıldan üzerine çok şey koyduğunu gösteriyordu. Baroni de geçen yıla göre takım oyuncusu olmuş durumda. Çok daha hırslı ve sorumluluk alıyor. Bilica daha olgun, sakin ve daha ciddi. Selçuk bir kısım taraftara kendini kabul ettiremese de takımın en eskisi, en uyumlusu ve en taraftarı belki de. Maçta en zayıf halka görümündeki isim takıma yeni katılan Yobo. O da tecrübesi ve futbol karakteriyle ilerleyen haftalarda form tutacaktır. Takım 3-1 önde her şey yolunda iken LİG TV yönetmeni tarafından sürekli Stoch’un  yakın çekim görüntülenmesi bana çok iyi niyetli gibi gelmedi. Oynayamayan futbolcu üzülür, zaten üzülmüyorsa sorun daha büyük demektir.

Bu maçta Mehmet Topuz ve Uğur Boral da, Serdar Kesimal, Gökhan Gönül, Orhan Şam, Özer Hurmacı, Emre Belezoğlu gibi sakatlar listesine eklendiler. Gökhan Gönül’ün sakatlığıyla ilgili olarak yönetim kurulumuz TFF’nin yaptığı skandalın takipçisi olacaktır diye düşünüyorum. Fenerbahçe aleyhine alınan kararlar ve uygulamalar misafir olarak rica minnet Türkiye ligine alınmış sanki bir Girit takımı izlenimi yaratıyor. Şampiyonluk yarışındaki rakiplerimiz 15 günde 4 maç oynayacakken, bizim 11 günde aynı sayıda maç oynayacak olmamızın nasıl bir açıklaması olabilir. Fakat oynanan oyunlar ve yapılan haksızlıklara karşı takımda oluşan müthiş arkadaşlık ve kenetlenme bütün eksikleri örtüyor ve galibiyet serisi devam ediyor. Eminim ki bu durum, yaz aylarında Fenerbahçe’nin dağılacağını düşünüp sevindirik hastalığına tutulanların sinirlerini bozmaya başlamıştır.

Bu arada büyük insan, büyük kaptan "ALEX’in her maçın herhangi bir dakikasında penaltı kaçırma hakkı” vardır. O’nu izleyebildiğimiz için çok şanslıyız.

 Sevgiler, Saygılar…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder