4 Eylül 2011 Pazar

TEMİZ LİG ŞİKESİ

Fenerbahçe Türk futbol tarihinin en büyük haksızlığı ile karşı karşıya ve acı olan bu haksızlık için ülke içersinde başvurabileceği, hakkını arayabileceği bir kurumun olmaması. Bu süreçte alınan-alınamayan kararlar, yapılan açıklamalar şike soruşturması operasyonunun kendisini şaibeli hale getirmiştir.

Gizlilik adı altında devam eden soruşturmada bazı bilgi ve konuşmaların Mehmet Baransu, Rasim Ozan Kütahyalı, Sanem Altan gibi değerli(!) gazetecilere servis edilmesi şikenin kendisi değil midir? Bu tarz gazetecilerin ve “taraf”lı basının dayatmasıyla, savunması alınmadan kamuoyu nazarında bir kulübün şike yaptığının kabul ettirilmeye çalışılması hangi ahlakla bağdaşır?19 maçta şike tespit etmeyi başaran (!) İstanbul emniyeti, basınımızda kilit maç olarak öne çıkarılan Buca-Fenerbahçe maçıyla ilgili olarak 4-5 futbolcunun ifadesini almış fakat hepsini serbest bırakmak zorunda kalmıştır. Bu maçta şikeyi hakemler ve futbolcular yapmadığına göre haddini aşarak yargılayıp karara bağlama densizliğini gösteren İstanbul Emniyetinden bunun hesabını kim soracaktır?

Fenerbahçe’nin hemen hemen her şampiyonluğundan sonra klasikleşen TFF başkanının değiştirilmesi sürecinde hatırlarsanız oldukça ilginç gelişmeler yaşanmıştı. Aziz Yıldırım zaten arasının iyi olmadığı M. Ali Aydınlar’a ısrarla karşı çıkmış fakat Fenerbahçeli Aydınlar, diğer 3 büyük takımın desteğiyle tek aday olarak seçilmişti.

TFF başkanının Fenerbahçe’nin ŞL’den men edildiğinin ertesi akşamı bir TV programındaki hali gerçekten içler acısıydı. Gözlerindeki korku ve çaresizlik bütün açıklamalarına yansıyordu. Beşiktaş ve Trabzon’un Avrupa Kupalarına devam etmelerini “gösterdikleri iyi niyete” bağladı. Beşiktaş’ın 4-5 maç oynayarak aldığı kupayı iade etmesi iyi niyet göstergesiydi. (gerçi yeni sezon formaları kupa şampiyonuna verilen ay-yıldız ile sunuldu ve tabii Avrupa liginde de oynadılar). Aslında iade edilen sadece tenekeydi. Trabzonspor’un başkanının kefaletle serbest kalıp, yurt dışı yasağı ile birlikte tutuksuz yargılanmakta iken ŞL katılması ise operasyonun “temiz lig hedefi” taşımadığının kanıtı olmuştur. Trabzonspor’un yönetim bazında sessiz kalıp, basının Fenerbahçe’yi bombardımanı arttırdığı dönemlerdeki taraftar guruplarının “şampiyonluğumuz istiyoruz” açıklaması TFF tarafından oldukça iyi niyetle karşılandı. Aydınlar’a göre Fenerbahçe olağan üstü genel kurula giderek başkan seçmiş olsaydı men edilmeyecekti. Yani argo tabirle Aziz Yıldırım'ı satsaydı.

Şampiyonluğumuz TFF tarafından tescil ediliyor ama bundan yaklaşık 10 gün sonra ve çok ilginç bir tarihte kura çekiminden 24 saat önce yine TFF tarafından şampiyonlar liginden men ediliyor. Fenerbahçe yönetim kurulunun “tedbirli olarak küme düşürün” teklifi ise “yazılı belge ile müracaat edip, tüm savunma ve tazminat haklarınızdan vazgeçtiğinizi kabul edin” yanıtıyla bir bakıma reddediliyor. (Beşiktaş’tan da bu istendi mi ki acaba iyi niyetle kupasını iade ederken?!) Olaya finansal yönden bakınca görünen gerçek şu; 20 milyon Fenerbahçe’den alınıp rakibine veriliyor ama yayın geliri korkusuyla küme düşürülemiyor.

Men kararının alındığı gün değerli basınımızda çok yer bulmayan iki ilginç gelişme yaşandı. Sabah saatlerinde Aydınlar, Ankara’da Cumhurbaşkanını ziyaret etti ve büyük olasılık kendilerinin onayını aldı. Ziyaretin hemen sonrasında, ölümle sonuçlanan olaylar nedeniyle 5 maç saha kapatma cezası alan Bursaspor’un cezası Tahkim Kurulundan dönmüş olmasına rağmen ilginç bir şekilde affedildi. (Not: Fenerbahçe hazırlık maçında taraftarları sahaya girdiği için ilk 2 maçı seyircisiz oynayacak) Bu af Fenerbahçe’nin men edilmesiyle ŞL ön eleme hakkı doğan Bursa’ya sus payıydı tabi ki. Trabzonspor’un Fenerbahçe yerine kupaya dahil edilmesinden 1 gün sonra Sadri Şener’in yurt dışı yasağı kaldırılması ise tam bir skandal aslında. Bu yaşananlar kötü bir film senaryosu bile olamayacakken, hepsini hatta daha saçmalarını ortada delil, iddianame vs. yokken Fenerbahçe’nin yaşamak zorunda kaldıkları gerçekten acıdır.

Fenerbahçe taraftarı organize bir şekilde kulübüne 1 milyon TL gelir sağlayabilmek için lisanslı ürünler almaya koşuyor. Ülke genelindeki Fenerium mağazaları, dağılıp, kulübünü yalnız bırakacağı düşünülen fakat tam tersi birbiriyle ve kulübüyle kenetlenen Fenerbahçelilerle dolmuş durumda bugün. Değerli medyamız(!) tarafından her defasında örnek taraftar denilerek şişirilen Beşiktaş taraftarı ve İstanbul’un ulaşımı en kolay yerinde bedava stat sağlanan Galatasaray taraftarının toplamından daha fazla kombine almış durumda o büyük taraftar. Hem de kaçıncı lig maçını izleyeceklerini dahi bilmeden.

Sonucu ne olursa olsun eğilmeyen, kaçmayan, dik duruşuna devam eden ve TFF başkanı M. Ali Aydınlar'ın Tv programında rahatsız olduğunu açıkça ifade ettiği "direnişi" gösteren büyük taraftarı önderliğindeki Fenerbahçe Spor Kulübünden, muhalefet partilerinin (işlenen hukuk skandalına hiçbir tepki koyamayan partilerden ne kadar muhalefet olursa), sivil toplum kuruluşlarının, diğer kulüplerin ... almaları gereken dersler olduğunu düşünüyorum.

Fenerbahçe Yönetimi artık taraftarına layık bir dik duruş ortaya koyarak, süreç sonuna kadar TFF, Kulüpler Birliği ve hükümet ile aynı masaya oturmamalıdır. Bunun başlangıç adımı olarak “gidemezsiniz” dedikleri CAS’a (Avrupa Spor Mahkemeleri) başvurumuzu yaptık. Yönetim burada oldukça dikkatli davranmalıdır. TFF içersinden ve özellikle GS'li eski bir basketbolcu, Türkiye Basketbol Federasyonu eski başkan adayı malum şahsın ve benzerlerinin aleyhte lobi faaliyetlerinin olacağını operasyon süreci bize net olarak göstermiştir.

Süreç sonunda aklanarak “temiz futbol” yalanının arkasına sığınan omurgasızları hüsrana uğratacağımıza tüm kalbimle inanıyorum. 25 Temmuz’daki o tarihi açıklamayı yapan Ali Koç’un ve o açıklama sırasında milyonlarca Fenerbahçe taraftarının gözlerindeki yaş Fenerbahçe düşmanlarının kabusu olacaktır…

1 yorum:

  1. Trabizon inter maçına neden göğsünde ay-yıldız arma olan formalarla çıkmadı. bu konuda bilgisi olan var mı?

    YanıtlaSil