14 Şubat 2011 Pazartesi

21. hafta değerlendirme


Türkiye liginin sürprizlere en açık liglerden birisi olduğunu bu hafta gördük. Tahminlerimde başarısızdım. Maçları kısaca değerlendirecek olursak:


Buca-Konya: Buca maça ileride baskıyla iyi başladı ve golü de erken buldu. Konya’nın ilk yarıda bana göre nizami bir golü hakem Cüneyt Çakır tarafından iptal edildi. Koray’ın gördüğü kırmızı karttan sonra Samet Aybaba oyuna çok iyi müdahale etti ve en uçtaki Beto’nun yerine Ediz’i oyuna alıp sağ tarafta başlayan Mendy’i en uca gönderdi. 10 kişiyken 2-0’ı yakalayan Buca rehavete kapılınca Rabak’tan üst üste iki gol geldi. Konya 3.golü atacak fırsatı bulsa da maçın adamı Leko’nun şık golü Buca’ya çok önemli bir galibiyet getirdi ve takımını haftalar sonra düşme potasının üstüne çıkardı. Az gol ve beraberlik tahmin ettiğim maçta tamamen yanıldım.

Sivas-Trabzon: Bu maçı izleme şansım olmadı. Gollü bir maç sonunda Trabzon’un zorlanacağı ve bir beraberlik olacağını tahmin etmiştim. Özet görüntülerden Rıza Çalımbay’ın her hafta yaptığı yorumun bu hafta gerçekleştiğini gördüm. Özellikle 2-2’nin santrasından yedikleri basit gol II. Yarıda oynadıkları 4. maçlarından da puansız ayrılıp 16.sıraya inmelerine sebep oldu. Üst tahminim gerçekleşirken, beraberlik öngörüm gerçekleşmedi.

İstanbul BB - Gençlerbirliği: Ev sahibi takımın galibiyetini öngörüsünde bulunurken, Belediyenin her maça aynı konsantrasyonu gösterememe hastalığını dikkate almamıştım. Gençlerbirliği gol pozisyonu üretemedi belki ama Belediyenin orta sahaya hakim olmasını engelleyerek maça iyi başladı. Maçtan önceki yazımda övdüğüm Mahmut Tekdemir’in yanlış tercihle bence gol olma şansı olmayan bir pozisyonda Serkan’ı indirerek kırmızı görmesi maçın sonucunu direk etkiledi. Gençlerbirliği rakibi 10 kişi kaldıktan sonra da etkili olamadı. Dengede giden maçın son dakikasında gelen gol maçın skorunu belirledi.

Gaziantep-Galatasaray: Maça her iki takımda hemen hemen aynı saha dizilişiyle (4-3-3) başladı. Gaziantepspor golü erken bulunca biraz geriye çekildi. Galatasaray maç boyunca net bir gol pozisyona giremezken kaleyi bulan bir isabetli şutu oldu. En uçta Dilaver (2.yarı Baros) kanatlarda Kazım ve Stancu üçlüsü üretken olamadı, Sabri, Neill, Culio orta sahası da ileriye destek olamayınca Galtasaray’ın gol atması tesadüflere kaldı. Premier ligde yıllarca sağ bek ve stoper oynayan Neill’ın orta sahanın ortasında, aynı ligde ve Fransa’da sürekli orta sahada oynayan Cana’nın stoperde oynatılmasındaki amacı anlayamadım. Gaziantepspor golden sonra etkili karşı ataklar geliştiremese de rakibine pozisyon vermeyerek bence rahat bir galibiyet aldı. En uçta oynayan Cenk çok etkili olmazken kanatlardan ona destek olan Sosa ve Popov daha etkililerdi. Yeni transfer Wagner orta sahada topun Gaziantep’te kalmasına yardım etti ve iyi bir transfer izlenimi verdi.

Karabük-Kasımpaşa: Kasımpaşa maça Karabük’ten çok daha iyi başladı ilk golü kalesinde görmesine rağmen Gökhan Güleç ve Halil Çolak’ın golleriyle öne geçti. Kasımpaşa orta sahada ayağa iyi pas yaparak oyunun hiçbir anında orta saha üstünlüğünü rakibe vermedi. Sarmov, Hüseyin Kala orta sahanın etkili oyuncularıydı. Emenike’nin olmaması Karabük hücumları için büyük handikap. Kanatlarda İlhan Parlak ve Bülent Kocabey ortada da Angelov hiç etkili olamadılar. 2.yarı oyuna giren sakatlıktan yeni dönen Cernat da etkili olamayınca Kasımpaşa haklı bir galibiyet aldı.

Eskişehir-Bursaspor:  Maçı son 20 dakikası hariç izleyemedim.  70.dakikaya kadar maç oldukça durgun orta saha mücadelesi şeklinde seyrediyormuş.  Batuhan’ın atılmasıyla 10 kişi oynayan Eskişehir kazandığı penaltıyla skoru 1-1 yaptıktan sonra üst üste etkili ataklar yaptı. Son dakikalarda 2 takımın da orta sahaları oyundan düşünce maç spikerlerin çok sevdiği “top bir o kalede bir bu kalede” oyununa döndü. İki takımında beraberliğe razı olmayan görüntüsü son 7-8 dakikayı ilginç hale getirdi. Bu dakikalarda çok iyi oynayan Volkan’ın geliştirdiği ataklar çok tehlike yarattı. Eskişehir’in maçın sonundaki hali temkinli, kontrollü oyunu seven Bülent Uygun takımına benzemiyordu. Skor olarak doğru tahmin ettiğimiz maçlardan birisi.
Antalya-Manisa: İzleyemediğim bir başka maçtı. Bence Manisa’nın sürpriz galibiyetlerinden biri daha gerçekleşti. Manisa bu galibiyetle 10 mağlubiyeti olmasına rağmen yere göğe sığdırılamayan Beşiktaş’ın 1 puan gerisinde 7.sıraya yerleşti. Hikmet Karaman elindeki zengin forvet hattını çok iyi kullanarak ligin en renkli takımlarından birisini yaratmış durumda. Bundan önceki maçlarının ölçü olmayacağını düşündüğüm için kazanacağını öngördüğüm Antayaspor öne geçmesine rağmen farklı mağlup olarak düşüşünü sürdürdü.
Ankaragücü-Beşiktaş: Beşiktaş maça gol yiyerek başlayınca moral olarak çöktü. Maça Almeida en uçta, Nobre hemen arkasında, Hilbert ve Simao kanatlarda başladı. Orta sahada da Marco ve Fernandez görev yaptı. Almeida’nın sahada olduğunu oyundan alınırken fark ettim diyebilirim. Beşiktaş maç boyunca oyunda üstün gözükse de hemen hemen hiç pozisyona giremedi. Beşiktaş’ın orta sahada Ernst’i tercih etmiyor olmasının yanlış bir seçim olduğunu düşünüyorum. Çünkü, sürekli olarak oynatıldığı dönemde Beşiktaş’ta oyunun iki yönünü de oynayabilen tek oyuncuydu. Ankaragücü Fenerbahçe’nin 4-2-3-1 sistemine yakın bir dizilişle oyuna başladı. En uçta Sestak oldukça etkisiz bir günündeydi. Arkasında Sapara kenarlarda Gabric ve Serdar istedikleri boş alanlar oluşmasına rağmen çok etkili ataklar geliştiremediler. Fakat çok koşarak savunma anlamında takımlarına yardımcı oldular. Orta sahada görev yapan Adem Koçak bence Ankaragücü’nün ve sahanın en iyi oyuncusuydu.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder