11 Şubat 2011 Cuma

Dün, Bugün

DÜN:

Durum:
Fenerbahçe üst üste 2 sezonu şampiyon tamamlamıştır fakat 2005-2006 sezonuna Anakara’da Gençlerbirliği ve Kadıköy’de seyircisiz oynanan maçta Diyarbakır beraberlikleriyle başlamıştır. Sonrasında 5 maçlık (Rize, Samsun, Ankaraspor, Beşikktaş ve Kayserispor) galibiyet serisiyle 7 maç sonunda 19 puanla lider GS’nin 2 puan gerisinde, Trabzonspor 11, BJK ise sadece 8 puandadır.

GS hafta içersinde Trömsö’ye, Beşiktaş da İsveç ekibi Malmö’yü elemişlerdir. FB ise şampiyonlar liginde PSV’yi 3-0 yenerek 2. maçlar sonunda 3 puandadır.

O hafta:
8. haftada Fenerbahçe Konya deplasmanında ilk 35 dakika sonunda iki eski Fenerbahçeli, Ceyhun Eriş ve Murat Hacıoğlu’ndan yediği gollerle 2-0 yenik duruma düşmüştür. Fenerbahçe, 2. devreye aynı kadroyla başlamış fakat hemen devre başında sağ bek Serkan’ın yerine Mehmet Yozgatlı, Selçuk’un yerine de Olcan’ı alarak ilk yarıda yapamadıklarını yapmaya başlamış ve rakibine baskı kurmuştur. 

O meşhur gol ise bitime yaklaşık 20 dakika kala gelir. Anelka’nın eliyle değil ama Konya kalecisi Özden’in topa uzanmış havadaki elini iterek faulle attığı golü hakem geçerli saymıştır. Bu golden beş dakika sonra Nobre ile eşitliği yakalamıştır. 84. dakikada Anelka 3 Konyalıyı geçtikten sonra ceza sahası içinde net bir faulle yere indirilmiş fakat o meşhur golün etkisiyle hakem penaltıyı es geçmiştir. Bu pozisyondan 3-4 dakika sonra Alex’in ortasında Nobre’nin golüyle durum 2-3 olur, uzatma dakikalarında Anelka’nın golüyle Fenerbahçe maçı 4-2 kazanmış ve maç fazlasıyla liderliğe yükselmiştir. Maç sonunda maçın hakemine karşı öfkeli açıklamalar yapılır ve Fenerbahçe soyunma odası taraftarlar tarafından taşlanır. Anelka ise maç sonunda “Ben topa dokunmadım kaleciye şarj yaptım” demecini vermiştir.

Temizlig
Ertesi gün BJK-Samsun ve GS-Trabzon maçları vardır. Beşiktaş 3-2 GS ise 4-1 kazanırlar. Skorlardan ziyade 3 takımın birbirinin aynısı pankartlarla maçlara çıkması daha çarpıcı olmuştur. Maç sonunda yöneticiler de kendi maçlarından ziyade Anelka’nın eli ve “rakiplerinin kollandığı” konularıyla ilgilenmişler hafta arasında da benzer basın açıklamaları yapmışlardır.

Bir sonraki hafta Ankaragücü maçında Fenerbahçeli taraftarlar, Konyaspor maçında Anelka'nın elle attığı golle ve rakiplerin ortak tavrı ile ilgili bazı pankartlar açarlar: “Kıskananlar Çatlasın”, “Biz tek, siz hepiniz”, "Hiçbir el sizin pisliğinizi temizleyemez. Ankaragücü: 0 - Galatasaray: 8", Galatasaray Trömsö maçına gönderme olarak da,"Sözünüzü tutun ve ülkeyi terk edin".

Bundan sonraki haftalarda; yarış Fenerbahçe ve Galatasaray arasında geçmiş 14.haftada ASY’de Fenerbahçe’nin 1-0 kazanmasıyla devreyi Fenerbahçe lider kapatmıştır. Fakat GS, BJK ve Trabzonspor yöneticilerinin aklı 8. haftadaki Konya maçında kalmıştır.


2. devre
İlhan Cavcav, Yıldırım Demirören, Adnan Polat’ın ve çeşitli yöneticilerin aynı takımı hedef alan açıklamaları gündem yaratmıştır.

Şubat ayında Fatih Gökşen; “Oyuncularımız; hakem hatalarını, kayırmayı ve parasızlığı bir kenara bırakarak şampiyon olacaklardır” açıklamasını yaparak birinci devrenin sonlarından itibaren başlatılan mağdur, fakir edebiyatına devam etmiştir.

Cavcav; Mart ayında Fenerbahçe’yi PKK’ya benzetirken Nisan ayında tüm kulüplerin Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’a karşı birleşmeleri gerektiğini savunmuştur. 

Nisan başında oynan Gençlerbirliği-Galatasaray maçından sonra kaleci Gökhan polemiklere neden olan penaltı için maçtan sonra; “Benim kanım bozuk değil, şike yaptı diyorlar Galatasaray’ın zaten parası yok, ayrıca bizim de iddiamız var. Adamlar da(GS) alınların aklarıyla bu yokluk içersinde tüm güçlüklerle mücadele edip şampiyonluğa gidiyorlar” özetinde bir açıklama yaparak o günkü durumu çok güzel özetlemiştir.

15 Nisan’da oynanan ve Manisaspor’un 5-3 galibiyetiyle sonuçlanan maç önemli bir dönüm noktası olmuştu o sezon. Maçtan sonra stat hoparlöründen "Lay lay Fenerbahçe, olamazsın şampiyon" diye tahrik edici bir anons yapılınca ortalık savaş alanına döndü. Sarı lacivertli taraftarlar polisle çatıştı, çok sayıda kişi yaralandı. Çıkan olaylar nedeniyle Fenerbahçe’ye bir maç seyircisiz oynama cezası verildi.

Bir sonraki hafta Fenerbahçe şampiyonluktaki tek rakibi Galatasaray’ı çok rahat bir oyunla 4-0 yener ve bitime 3 hafta kala liderliği ele geçirir. Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Adnan Polat, "Üç hafta sonra şampiyonluk kupasını kim kaldıracak, bütün Fenerbahçeliler görecek, puan farkıyla mutlu sona ulaşacağız” açıklamasını yapar.

Yıldırım Demirören de Nisan ayı içerisinde bugünkü duruşuyla oldukça uyumlu açıklamalarda bulundu. Özetle; yabancı sayısının altıyı geçmemesi gerektiği, bu konuda Anadolu kulüplerinin yanında olduğu, aksi bir kararın Türk futboluna zararlar vereceğini ifade etti. Lig şampiyonluğu için de “Tüm Beşiktaşlılar gibi Galatasaray’ın şampiyon olmasını isterim” açıklamasında bulundu. (Ligin sondan 1 önceki haftasındaki rakipleri(!) ) Ayrıca federasyon seçimleri ve 2004’de kaçan şampiyonlukları için: Sayın Ulusoy’un birebir kaçan şampiyonlukta bir ilgisi yok. Ulusoy’u desteklememin nedeni, çıkan adaylar içinde Türk futbolunu iyi idare edeceğine inanmamdır. Ayrıca akrabamdır, desteklememden daha normal bir şey olamaz” demiştir.

Kupa Saafet Amca’ya
Nisan ayı sonunda kupa finalinden hemen önce Polat: “Beşiktaş’ın Türkiye kupasını almasını çok istiyoruz” açıklamasını yapar.

Polat ve Demirören 1 Mayıs günü Papermoon’da dostluk yemeği yerler. Yıldırım Demirören kupayı kazanacaklarını ve kupayı ilk olarak hastaneden yatan Saffet amcasına götüreceklerini söyler.
 
3 Mayıs’ta oynanan Türkiye Kupası finalini Beşiktaş 3-2 kazanır. Fenerbahçe cephesi maçtan sonra hakem Bülent Demirlek’e ve federasyona sert eleştirilerde bulunurken cevap ilginç şekilde Polat’dan gelir: “Fenerbahçe hakem hatalarıyla 20 puan kazandı, hakemi eleştirmeye hakları yok”

8 Mayıs’da Avrupa bahis şirketlerinin listelerinden çıkardığı maçta GS son dakika golüyle Beşiktaş’ı 2-1 yener ve iddiasını son haftaya taşır. Polat” Fenerbahçe’nin Denizli’ye takılacağını ve şampiyon olacaklarına emin olduğu açıklamasını yapar.

14 Mayıs 2006’da Fenerbahçe, dünyada 17 dakika uzatmayla bir ilkin yaşandığı maçta Denizli ile 1-1 berabere kalarak şampiyonluğu ezeli rakibine kaptırır. Böylece bütün Türkiye mutlu olur ve Türk futbolu kurtulur!




Gökşen, Galatasaray olarak şampiyon olurken tüm kesimlerin desteğini aldıklarını ifade ederek, ”Şampiyonluk kutlamalarında çok sayıda Trabzonsporlu ve Beşiktaşlı vardı. Demek ki biz hem şampiyon olduk, hem gönüllerin şampiyonu olduk açıklamasını yapar.





BUGÜN:
Trabzon ilk yarı sonunda arayı açar ve şampiyon ilan edilir. Herkes mutludur. Hakemlerden, Fenerbahçe’den başka rahatsızlık duyan yoktur. Kamuoyuna göre hakemler çok başarılı bir sezon geçirmektedirler. İlk yarının sonlarında Aziz Yıldırım soyunma odasında hakemlere hakaret eder ve ceza alır. Aykut Kocaman hakem kararlarında ve penaltılarda bir standardın olmadığı konusunda  açıklama yapar. Bu çıkışlar o günlerde çok yankı bulmaz.

2. devre başında Trabzon Ankaragücü’ne puan kaybeder. Trabzon seyricisi  takımı ve özellikle Burak'ı ıslıklar. Beşiktaş farklı galiptir ve her şey yolundadır. GS TT Arena’da Sivas’ı yener ve her şey yoluna girmiştir!

2.hafta Fenerbahçe iyi oyun ve net skorla Trabzon’u mağlup eder. Bünyamin Gezer maçta verdiği ve vermediği kararlarla Fenerbahçe seyircisinin çok tepkisin alır ve Fenerbahçe taraftarı  önce hakemin orasının burasının kımıldadığını haykırır devamında da uzun zamandır ilk defa organize şekilde küfürlü protestoda bulunur. Şenol Güneş maç sonunda "sahanın en iyisi Bünyamin Gezer’di" açıklamasını yapar.

Beşiktaş Fırat Aydınus’un iyi denilebilecek yönetiminde İstanbul BB’ye 2-1 kaybeder. Maç 1-1 devam ederken Belediyenin kaçırdığı çok net 4 gol pozisyonu vardır. Hakemin tepki çeken kararı rakibine kasti tekme atan Marco’yu direk kırmızı kartla atması olmuştur ki, doğru karardır.

Galatasaray Bursa’dan puansız dönerken Miller’ın atığı golde hem el hem de ofsayt vardır.
3-2 kaybedilen Gaziantep kupa maçından sonra GS cephesinden, “ince ince doğrandık” şeklinde bir açıklama gelir . Ligde hakem hatalarından 20 puan kaybettiklerini ifade ederler. Oysa sonuca etki edecek tek hata son dakikada G.Antep lehine verilmeyen net penaltıdır.

Bir sonraki hafta  Fenerbahçe rakiplerinden önce oynar. 2. yarıda mağlup duruma düştüğü maçta, sinir bozucu bir şekilde hem de lehine hakem hatası olmadan kazanır. Konuşulabilecek tek şey “bu hakem  bu yıl Fenerbahçe’nin maçlarına çok veriliyor ve onlar da hep kazanıyorlar” dır. Fenerbahçe Beşiktaş ile puan farkını 10’a çıkarır, Trabzon ile farkı ise farkı 1 puana indirir.

Beşiktaş Kardemir Karabükspor'u ağırlarken Karabükspor'un bir net penaltısı verilmez, kırmızı kart görmesi gereken iki Beşiktaşlı oyuncu sahada kalır, Beşiktaş'ın da çizgiyi net bir şekilde geçen golü ve bir penaltısı verilmez. Maç sonrasında Beşiktaşlı yöneticiler basın toplantısı düzenleyip "Soyunma odasını en iyi biz basarız" diye açıklamada bulunurlar.
Antalyaspor ile berabere kalarak yine puan kaybeden Trabzonspor’un hocası Şenol Güneş, maç sonunda hala lider olduklarını ve bunun hileyle hurdayla olmadığını açıklar. Hileden hurdadan bahsederken o hafta net el ile alıp net ofsayttan gol atan rakiplerini mi yoksa 2 puan arkadaki rakiplerini mi kastettiği çok açıktır (!)

Bir önceki açıklamasından 21 gün hak mahrumiyeti alan Polat, Eskişehir galibiyeti sonrası “Soyunma odası mı bastım ki” şeklinde bir açıklama yapar.

Ligin ilk yarısında Fenerbahçe 9 puan gerideyken gerçekleşen soyunma odası olayının, Aykut Kocaman’ın yapmış olduğu doğru bir standart karar tespitinin bugün gündeme geliyor olması şüphesiz çok anlamlı.

Bu hafta Fenerbahçe-Kayseri maçının hakemi 2 hafta önce haksızca çok eleştirilen ve kendi tuttuğu takım camiası tarafından hedef gösterilen hakemimizdir.

Yine mi ?!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder